Bölüm 9

30 3 8
                                    

Hayatım bilim kurgu serisi gibi. Etrafımda olan biteni anlayamıyorum. Sanki bir labirentteyim ve burada sıkışıp kaldım. Birinin yardım etmesini bekliyorum. Charlie ortada yok ve yapayalnızım. Ve şu gizemli numara. Tanrım, benimle nasıl bir oyun oynanıyor? Ve ben bu oyunun neresinde yer alıyorum. 

Rahatlamak adına gözümü 5 saniye kapatıp açtım. Ve derin bir nefes aldım. Verdiğim nefes toz duman olmuştu. Bu olan bitenler.. beni fena ürkütüyordu. Charles'ı bulacaktım. Ölmüş bile olabilir düşüncesi beni yiyip bitiriyordu. Ya da beynimin bana olan kuruntularıydı. Onu aramaktan  vazgeçmemeliyim. Yarın bunun icabına bakacaktım. Şimdi biraz uyumaya çalışmalıyım. Rahatla Bonnie... Charles bulunacak, Charles bulunacak... Bunu kendime tekrarlayıp durdum ve yavaşça uykuya daldım.

Sabah kalktığımda telefon sesiyle uyandım. Kalbimin deli gibi attığını hissediyordum. Yine o bilinmeyen numara olmasın lütfen, lütfen Tanrım. Telefonu elime aldığım gibi George amcanın sesini duydum. ''Bonnie baban Old House Woods'da bulundu. Şuan hastaneye götürülüyor. Durumu nasıl bilmiyoruz.'' Bu cümle bile durumunu anlamama yetti. Hemen üstümü değiştirip kabanımı giydim. Atkımı ve beremi de elime alarak hastaneye doğru gittim. Hastane sadece buradan 2 km uzaklıktaydı. Hem koşuyor hem de telefonumdan saate bakıyordum. Lütfen bir şey olmasın. Zamanında yetişeyim. Nefes alışverişim düzensiz bir şekilde devam ediyordu. Sonunda hastanenin yüzü göründü. Etrafta polis arabaları vardı. George amcayı bulamadan sekreterin yanına gittim. Charlie'nin yoğun bakımda olduğunu söylüyordu. Merdivenle yoğun bakıma ,2.kata, hızlı hızlı çıktım. Bekleme yerleri hep polislerle doluydu. Ve gözüme George amca gözüktü. Yüzünde sanki ağlayacakmış gibi bir ifade vardı. Yanına oturdum ve beklemeye başladım. Henüz içerden doktorlar çıkmamıştı. Bir anda kapı açıldı ve ağzında maskeyle doktor geldi. ''D-durumu na-nasıl?'' ah kekelemiştim. Doktor ağzından maskeyi çıkardı ve derin bir nefes verdi. ''Şimdilik durumu iyi fakat ilerleyen vakitlerde göreceğiz ne olacağını.'' İçeri  girmek istediğimi söyleyince, 5 dakika durmam gerektiğini söylediler. 5 dakika benim için yetmezdi ama babamı görmeliydim. 

İçerisi kalabalıktı. Her yerde hastalar ve burunlarında oksijen maskeleri vardı. Hemşire Charles'ın olduğu yeri gösterdi. Charles yara bere içindeydi ve karnında sargı bezleri vardı. Oksijen maskesini o da takıyordu. Neler olmuştu böyle? Charles kimin peşindeydi? Babamı böyle görmek beni kahrediyordu. Nefes alamıyordum yine. Sakin olmalıyım, Charles için güçlü durmalıyım. Dua etmekten başka çarem yoktu. Tanrım lütfen Charlie iyileşsin ve gözlerini açabilsin. 

Charles'ın yanında 2 dakika daha durduktan sonra yoğun bakımdan çıktım. Herkesin morali bozuktu. Kasabanın şerifi yoğun bakımdaydı. O sırada George amca arkası dönük telefonda konuşuyordu. Hemen yanına gittim. ''Neler oluyor?  Faili bulundu mu?'' George amca sıkıntıyla bana cevap verdi. ''Bonnie, babanı karnından bıçaklamışlar. Henüz bıçağı bulamadık ama babanın bedeninin bulunduğu yerde ayak izi bulduk. Fail bot giymiş ve 42 numara olduğu biliniyor. Belki biliyorsundur. Baban cinayetleri işleyen kişiyi arıyordu. O adamdan şüpheleniyoruz. Arama çalışmalarımız sürüyor. Lütfen kendini daha fazla harap etme ve eve git. Güzel bir uyku çek. Biz buradayız. Bir şey olursa direkt sana haber vereceğim, söz veriyorum'' diyerek bana sarıldı. Uzun zaman sonra birine sarılmak çok iyi gelmişti. Ben de George'un sözünü dinleyip eve doğru içimde bir sıkıntıyla gittim. 

Eve geldiğimde kanepe yattım. Boş boş tavana baktım. Artık ne yapacağımı da bilmiyordum. Düşüncelerimi bölen bir ses duydum. Telefon sesiydi. Yine bilinmeyen aramaydı. İyice merak etmeye başladım ve hemen açtım. ''Kimsin ve neden durduk yere arıyorsun?'' ve arkadan kahkaha sesi geldi. 

-Ahaha... Ah Bonnie, o kadar çok safsın ve kendinden bir habersin ki...'' 

Sen neyden bahsediyorsun diyerek iç çektim. ''Beni gerçekten hatırlamıyor musun?'' diyince sesini tanıdığımı hissettim. Bu polis merkezindeki Turner'dı. Manyak Turner. Benim numaramı nereden bulmuştu? 

-Turner bu sensin. Numaramı nereden buldun ve benden ne istiyorsun?

+Bonnie... beni hatırlamana çok sevindim. Şimdi seninle küçük bir anlaşma yapacağız. Babanı kimin yaraladığından haberin var mı?

Turner, Charles'a olanları nereden biliyordu? Şaşkınlıkla ağzım açıldı.

-Charles'ın durumunu nereden biliyorsun? 

+Bonnie ben her şeyi bilirim. Charles beni haksız yere hücreye attı. Ama Charlie'nin bu hale gelmesinde benim suçum olduğunu düşünüyorsan... haklısın (gülerek söyledi). Sinirimi çıkartmak için onu yaraladım. Charles aslında bilmeden hem beni hem de cinayetleri işleyeni arıyordu. Aslında benim suçum bir antika dükkandan bir şey çalmaktı. Çok özel bir şey... ve tabiki antika dükkanın sahibi şikayette bulundu. Aslına bakarsan cinayetleri işleyen de bendim. Ve halen daha kimse bunu bilmiyor. Sen hariç. Charles öğrenemeden onu yaraladım. Çok yaklaşmıştı. 

-Sen... en başından beri sendin. Charles'dan ne istiyorsun? Bu psikopatça hareketlerinden bir anlam çıkaramıyorum.

+ Bonnie, Charlie'yi iyileştirebilirim. 

Hem babamı yaralayıp hem de iyileştirmek mi istiyordu? Bu saçma gelmişti. Ufak bir sessizlik oldu.

+Ama bir şartla. 

-Ne istiyorsun?

+Babanın ceketinin cebinde bana ait olan bir şey var. Şuan hastanede başka kıyafetlerle olduğu için, kendi kıyafetlerini poşete koymuşlardır. Ceketinin cebine bak ve orada parlayan mavi bir taş göreceksin.

Bunu yapmak basitti. Lakin neden bu taşı çok istiyordu? 

-Tamam yapacağım. Ama sen nasıl iyileştireceksin? Sihirli güçlerin mi var?

+Aslına bakarsan Bonnie, tam da üzerine bastın (gülerek dedi.)

Kafam karışık halde sağ tarafıma bakıp nefes verdim. Olan biteni anlayamıyordum. Sihir diye bir şey var mıydı? 

-Yok artık, sana inanmıyorum.

+İnan bana Bonnie inanacaksın. Ve sen de ileride büyü yapmaya başlayacaksın.

Neden bahsediyordu? Ben ve büyü mü? Yok daha neler. Bu bir tür şaka mıydı?

-Sana pek inanmıyorum. Ama böyle bir şey iddia ediyorsan merak ediyorum. Lakin seni içeri nasıl sokacağımı bilmiyorum. Seni her yerde arıyorlar ve yüzünü çok iyi biliyorlar.

+İşte burada büyü devreye giriyor. Bonnie,  her şeyi akışına bırak. Sen yarın saat 11.00'a kadar o dediğim taşı al. Ve yarım saat sonra yoğun bakımda Charles'ın yanında buluşalım. Beyaz önlğk giyiyor olacağım.

dedi ve ben bir şey diyemeden telefonu yüzüme kapattı.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BONKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin