Bölüm 4

168 13 9
                                    

Babamın gittiğine emin olup polis merkezine doğru yürümeye başladım. Neler olduğunu öğrenmem için son şansım bile olabilirdi. Yaklaşık on beş dakika boyunca yürüdüm. Merkeze yakın bir ağacın oraya saklandım. Polisler her yana koşuşturuyor, telsizlerden de halen çocuğu aradıklarını bildiriyorlardı. Charles ortada gözükmüyordu. Sanırım o da arıyordu. Merkezden uzaklaşıp ormana doğru ilerledim. Belki de ormana kaçmış olabilirdi. Bunu tahmin eden en akıllı bendim herhalde. Baykuşlar tepemde aniden ötüp ödümü koparıyordu. Yapraklar ayağımın altında çıtırdayıp benim burada olduğumu sanki bağırıyordu. Ormanın her yerine karış karış baktım. Yoktu. Sanırım şansım daha kalmamıştı. Ormanın derinliklerine de gitmek istemiyordum ama denemekten de fayda gelmezdi. Ta ki önüme yılan çıkana kadar...

Beynimin içinden ''Dikkat et'' diye ses yükseldi. Kendi sesim değildi. Bir erkek sesiydi. Bu Turner'ın sesiydi. Zihnimde bir baskı hissetmemle tökezledim. Yılan da bundan faydalanıp sürünerek hızlı hızlı gelmeye başladı. Kaçmaya çalıştıkça daha çok geliyordu. Hemen ağacın tepesine tırmanmaya başladım. Ben tırmandıkça o da ağaca çıkmaya çalışıyordu. Dikkatli bir şekilde ağacın tepesinde duruyordum şuan. Etrafıma baktığımda yılanın gitmiş olduğunu gördüm. Neyse ki tırmanmayı akıl etmiştim. Etrafıma baktığımda Turner'a dair bir iz yoktu. Belki o da olmaya bilirdi. Buraya gelmekle aptallık ettiğim ortadaydı. 

Zihnimdeki ağrı gittikten sonra hemen ağaçtan indim. Geldiğim yoldan gitmeye başladım. Etraf epeyce karanlık olmuştu. Telefonumu çıkarıp onun ışığıyla idare etmeye çalıştım. Pek bir faydası olmasa da işe yarıyordu. Karanlıktan korktuğum için koşmaya başladım. Aniden dala çarpıp düştüm. Benim başıma bunlar gelirdi zaten. Ayağıma baktığımda kötü durumdaydı. Dal ayağımı yırtmıştı ve pantolonumun bacak kısmı bunun sonucunda yırtılmıştı. Bu ayakla yürümeye kalksam bile zordu. Ağaca tutunarak kalkmaya çalıştım. Topal topal yürüyerek yoluma devam etmeye başladım. Ben gittikçe sanki başka bir yere geliyordum. Sanırım kaybolmuştum. Daha yürüyecek halim bile kalmamıştı. Ağacın dibine oturarak iki elimi de birbirine sürtmeye başladım. Hava gerçekten de soğumaya başlamıştı. Kapüşonuma sarılarak soğuk havaya karşı gelmeye başladım. Burada sabahı beklemekten başka çare yoktu. Yapayalnızdım ve kaybolmuştum. Eminim ki Charles eve bile daha gelmemiştir. Ekiplerin beni burada bulması bile mucize olabilirdi .Kapüşonumun şapkasını da örttükten sonra uyumaya çalıştım. Tanrı yardımcım olsun. Böceklere esir olmayayım...

Kısa yazdım biliyorum. Bölüm pek içime sinmedi gibi. Hatalarım olduysa kusuruma bakmayın.Ben perşembe günü tatile çıkacağım o yüzden belki yeni bölüm gelmeyebilir. Oy ve yorumlarını eksik etmesseniz çok sevinirim. Hikayemizide arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın🙈🙈 

BONKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin