130213

671 94 153
                                    

Bölüm şarkısı: Lotte Kestner (cover)- Halo

Üçü de bir süre öylece kış ayazının camlarda çıkarttığı sesleri dinlemişti. Hae Ji'nin başı usulca babasının omzuna düştüğünde Min Yoongi gördüğü manzarayla küçük bir gülümsemeyle kızının saçlarını okşadı.

Soo Yeon bebek mavisi bir battaniyeyi genç kızın odasından getirirken Yoongi de kızını kucaklayıp birleştirdiği iki koltuğa yatırdı. Kız uyanacak gibi olup sonra tekrar başını düşürmüştü. Nazikçe üstünü örtüp alnına birer öpücük kondurdular.

Babası odadan çıkarken ışığı biraz daha kısıp genç kıza bakmıştı. Onu ilk gördüğü günden beri çok büyümüştü, unutamadığı aşkına daha fazla hatıra katmıştı.

Min Yoongi ve Soo Yeon balkona çıkıp karanlığını kaybetmeye başlamış olan geceyi izlediler. İkisinin de elinde sıkıca tuttukları viski bardaklarıyla demirlere yaslandılar, bakışlarını solan yıldızlardan çekmeden. Kadın içkisinden bir yudum alıp yüzünü buruşturdu.

İçki içmeyi sevmezdi, fakat Min Yoongi içtiği zaman onu hiç yalnız bırakmamıştı.

Sonra derin bir iç çekip konuştu:

"Yoongi-ah, ona söyleyecek misin?" Sorusuna karşılık Yoongi eşine baktı, sonra tekrar gözlerini boşluğa odaklayıp bardağı başına dikti. Sonuna ulaştığı bardak demirlere tutunarak dengesini sağlamaya çalışırken ellerinden kaydı ve balkondan aşağı düştü. Soo Yeon hemen bardağını bırakarak eşinin kolunun altına girdi.

"Sonsuza kadar saklayamayız," diyip soğuk geceyi içine çekti. Göz pınarlarını yeni yaşlar işgal ederken boğazının düğümlendiğini hissetti. Zorlukla yutkunmaya çalışırken artık kendini tutamayan eşinin hıçkırıklarını duydu. Birbirlerine sıkıca sarılırlarken Yoongi kadının başını göğsüne koydu ve sırtını sıvazladı. Kadın sesli bir şekilde hıçkırıklarını çıtını çıkarmadan çekilen ay ışığına bıraktı. Min Yoongi ise ısırdığı dudaklarıyla güçlü kalmaya çalışıyordu, fakat düşüncelerine hücum eden anılarla boğuk bir şekilde inledi.

Balkondan sarhoş adımlarıyla çıkıp çalışma odasına girdi. Masasındaki kâğıtların arasına sakladığı polaroidi özlem ve kederle sızlayan parmaklarıyla arıyordu. Sonunda bulduğunda biraz rahatlamış bir şekilde gözlerini yumup fotoğrafı dudaklarına bastırmıştı.

13

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13.02.13 "Bir kar tanesi gibiydi..."

Park Jimin, tanıdığı yıllar boyunca Min Yoongi'ye çok şey katmıştı. Kaybettiklerinin özlemi daha çok tazeyken, bir melek gibi hayatına girmiş ve acılarından öpmüştü.

Yoongi attığını hissetmediği kalbinin çocuğun şefkatle dokunan küçük parmaklarıyla yeniden hayat bulduğunu hissetmişti. Gözlerini esir alan bulanıklığı bir kar tanesi kadar mükemmel çehresiyle silmiş, kulaklarını kaplayan boğuk insan seslerini de melodik kahkahasıyla üfleyip uzaklaştırmıştı ondan.

𝐬𝐨𝐧𝐬𝐮𝐳𝐮𝐦 𝐨𝐥 𝐢𝐬𝐭𝐞𝐝𝐢𝐦, 𝐲𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin