090405

830 115 59
                                    

Bölüm şarkısı: Kina Grannis (cover)- Creep

"Park Jimin ile, hafif bir rüzgârın getirdiği biraz serin bir ilkbahar sabahı tanışmıştık."

Min Yoongi o günü hatırlayınca kalbine saplanan sancılara rağmen acı bir şekilde gülümsedi. İronik bir şekilde o gün, hem en mutlu hem de en ızdırap dolu anılarını hafızasında su yüzüne çıkartıyordu.

Baba ve kızı salondaki koltuklarından ayrılmış ve her şeyin başladığı kütüphaneye girmişlerdi. Yoongi sanki daha önce buraya adımını atmamış kadar kafası karışık ve şaşkındı. Uzun yıllardır biriktirdiği kitaplarında uzun parmaklarını gezdirdi ve sonra da ortada duran ahşap masaya yaslandı. Bir süre gözlerini yıllanmış kitapların ağır kokusuyla dolmuş odanın tavanlarında ve köşelerinde dolaştırdıktan sonra yerde bağdaş kurarak merakla ona kulak veren küçük kızına baktı. Hae Ji elleriyle ayak bileklerini tutmuş parlayan gözleriyle babasının siyah perçemlerinin ardındaki koyu gözlerini izliyordu.

Kız ona anlatacak gücü kendinde bulması için istediği kadar zaman verdi. En başta babasının canını yakacak bir şeye kalkıştığı için kendini suçlu hissediyordu. Yine de merakına yenik düşmüş ve babası anlatmayı kabul edince itiraz etmemişti.

Min Yoongi biraz düşündükten sonra aklına gelen şeyle kendi kitaplığına ilerledi ve alt bölümdeki kapaklı bölümü açtı. Hae Ji anne ve babasının kitaplıklarının kapaklı bölümlerine dokunmazdı çünkü orada kendilerine özel şeyler sakladıklarını bilirdi. Bu düşüncesinde, babası iki kitap ve küçük, desenli bir sandık çıkardığında yanılmadığını fark etti.

Min Yoongi usulca kızının önünde bağdaş kurup elindekileri –kitaplardan biri hariç- yere bıraktı. Hae Ji kafasını azıcık eğerek babasını sayfalarını karıştırdığı kitabın adına baktı:

Genç Werther'in Acıları.

Büyük kahkülleri anlam vermeye çalışan çatık kaşlarını saklıyordu. Babası kitabın arasından bir polaroid çıkardığında çatılan kaşları şaşkınlıkla gevşedi ve bakmak için biraz öne doğru eğildi.

"Kitapların arasına sakladığımı hatırladığım tek fotoğraflar bu ikisiydi." diye açıklayınca Hae Ji bu kitapların Min Yoongi ve Park Jimin için önemli olduğu kanısına vardı. Babası birkaç saniye fotoğrafa baktıktan sonra kızına uzattı. Burnunun üstünde kaymış gözlüklerinin arkasından biraz bulanık gördüğü babasının yüzüne baktı ve tedirgince fotoğrafı parmaklarının arasına aldı.

Sol eliyle gözlüğünü iterken bulduğu diğer polaroidlere göre daha çok yıpranmış fotoğrafa baktı. Yıpranmanın nedeni, Min Yoongi'nin bu kitap ve fotoğrafı düşünceleriyle bir başına kaldığı her zaman çıkarıp bakmasıydı.

 Yıpranmanın nedeni, Min Yoongi'nin bu kitap ve fotoğrafı düşünceleriyle bir başına kaldığı her zaman çıkarıp bakmasıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

09.04.05 "Güzel bir dünyada, tüy gibi süzülüyorsun."

Hae Ji deniz kenarında çekilmiş bu güzel fotoğrafa huzurla gevşeyen kaşlarıyla biraz daha baktı. Park Jimin burada çok küçüktü, bir önceki fotoğrafla arada sadece bir yıl olmasına rağmen. Pembe saçları sanki çocuğun masumiyetini dışına boyamıştı. Babasının bu polaroidi diğerlerinden ayrı tutmasının bir nedeni ise Park Jimin'in çektiği ilk fotoğrafı olmasıydı. Hae Ji suratında sevimli bir tebessümle babasına döndürdü bakışlarını. Gözlerinin parladığını gördü, fakat bu yaşlar yüzünden kaynaklanmıyordu. Eski, güzel anılarının verdiği mutluluktu irislerine yansıyan.

𝐬𝐨𝐧𝐬𝐮𝐳𝐮𝐦 𝐨𝐥 𝐢𝐬𝐭𝐞𝐝𝐢𝐦, 𝐲𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin