150405

699 91 189
                                    

Bölüm şarkısı: Troye Sivan- The Good Side, Kina Grannis (cover)- The Good Side

Yanlarına aldıkları polaroidler, kitaplar ve fotoğraf makinesiyle yolculuğa çıktılar. Bir buçuk saatlik bir yol gideceklerdi, bu yüzden Hae Ji kendini ne kadar zorlasa da yorgun gözyaşlarını dökmenin verdiği halsizlikle arka koltukta gözleri usulca kapanmasına engel olamadı.

Soo Yeon kızın uyuyan masum yüzüne baktıktan sonra bakışlarını yanında arabayı süren eşine çevirdi.

"Yoongi, Hae Ji bunu kaldıramaz. Bir gecede öğrendikleri yeterince ağırdı zaten. Lütfen, ona bunu yapmayalım." Kadın yalvarırcasına kendinden iki yaş küçük olan adama baktı. Min Yoongi gözlerini yoldan ayırmadan dikiz aynasından uyuklayan kızına baktı ve iç çekti.

"Şimdi yapmazsam, bir daha hiç yapamayacağım. Ondan bir daha bir şey saklamak istemiyorum, sakladığım takdirde benden uzaklaşacak, biliyorum. Buna katlanamam. Onu da kaybedemem." Son cümleyi söylerken sesi titremişti ve ellerinin altında tuttuğu direksiyonu sıkmıştı.

Kadın ümitsiz vazgeçirme girişimiyle gözlerini sıkıca yumup kafasını koltuğa yasladı.

Sessiz geçen yolculuk sonunda gelecekleri yere ulaştıklarında iki büyük kapıları usulca kapatıp kızı bir süreliğine orada bıraktılar.

Min Yoongi buraya gelirken benzinciden aldığı paketten uzun parmakları arasına bir sigara yerleştirdi. Sabahın soğuk rüzgârına elini siper ederek çakmağıyla sigarayı ateşe verdi ve dudaklarından ayırıp bir süre ucunda biriken külleri izledi. Küller kumların üstüne düşmeye başlayınca sigarayı tekrar dudaklarına aldı ve içine çekti.

Ağzından sızan dumanı üflediğinde gözlük camlarının içinden geçmişti. Dalgalı denize baktı. Yıllar önce küçüğünü burada tanımıştı. Baharı ilk kez burada sevmişti. Fakat, her şey yine aynı dalgalarla tepe taklak olmuştu.

Sigarasını kuma atıp ayakkabısının ucuyla söndürdü ve uzakta arabaya yaslanarak onu izleyen Soo Yeon'a baktı. Kadın göğsünde birleştirdiği kollarını ayırıp arka kapıyı açtı ve küçük kızı uyandırdı.

Hae Ji geldikleri yere bakarken tanıdıklığıyla içinin ısındığını hissetti. Burası, babasının Park Jimin'i ilk gördüğü yerdi.

Denizi izleyen babasının yanına gitti. Babası onu gördüğünde kızının elinden tutarak biraz daha kıyıya ilerleyip bacaklarını uzattı ve yere oturdu. Aynısını Hae Ji de tekrarlarken ellerini arkalarına yasladılar. Soo Yeon da kahküllünün yanına dizlerini kendine çekerek oturmuştu.

Min Yoongi arka cebinden kızının ona getirdiği ilk polaroid ile kızına hikâyesini anlatacağı son polaroidi çıkardı.

Önceki polaroidi kızının eline tekrar tutuşturdu. Hae Ji artık fıstık yeşili ve turuncu kafanın birer yakın arkadaştan fazla olduğunu biliyordu.

Min Yoongi boğazını temizleyerek "Bana getirdiğin bu ilk polaroid, bizim birlikte çekilen son fotoğrafımızdı. Bir daha birlikte fotoğrafımız olmamıştı çünkü daima yanımda olacağını biliyordum. O gece birbirimize olan bağlılığımızı tüm gerçekliğiyle dışımıza vurduğumuz geceydi. Ona daha öncesinde doğru dürüst aşık olduğumu hiç söyleyememiştim. O karlı karanlık gecede, bir sokak lambasının altında içimi döktüm Park Jimin'e."

Min Yoongi sağ elini kızının görüş açısına sokarak orta parmağındaki zarif yüzüğü gösterdi. Hae Ji'nin kaşları çatılırken annesinin dizlerine sardığı boş olan ellerine baktı. Daha önce nasıl fark edememişti?

"Biliyorum, bir gece için çok fazla ağır şeyler öğrendin ama şimdi anlatmazsam bir daha anlatamam bunları." Onay almak istercesine küçük kızına baktı Yoongi. Genç kız yuvarlak gözlüğünün ardından gözlerini hızla evet dercesine kırpıştırdı. Her şey üst üste geliyordu ancak kendini şimdilik tutması gerekiyordu. Daha sonraya erteleyemeyecek kadar derine inmişlerdi çoktan, ve Hae Ji daha fazla yalanlara inanarak yaşamak istemiyordu.

𝐬𝐨𝐧𝐬𝐮𝐳𝐮𝐦 𝐨𝐥 𝐢𝐬𝐭𝐞𝐝𝐢𝐦, 𝐲𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin