Aklınıza takılan birtakım şeyler olursa diye, ve açıklamam gereken bazı yerler için küçük bir yazar notu yayımlamayı düşünüyorum. Fakat olur da yayımlamazsam, okuduğunuz ve her bir karakterin duygularını paylaştığınız için sizlere çok teşekkür ederim.
Anlatma ihtiyacı duyduğum başka bir hikayede görüşmek üzere, çünkü elveda demek çok ağır geliyor bana.
İyi okumalar...
Bölüm şarkıları: Jonghyun- Y Si Fuera Ella, Ed Sheeran- Photograph
Jimin neşesi bulaşmış adımlarıyla arabaya gitti. Min Yoongi'yi mutlu görmeyi, mutlu etmeyi her şeyden çok seviyordu çünkü.
Yüzünde bir gülümsemeyle düşünürdü o hep büyüğünü, kalbinde tekleyen nabızlarıyla. Gözleri kısılırdı içinde sıcacık hisleriyle.
Ama bir tek Min Yoongi'ye sıcaktı Park Jimin.
Min Yoongi ise bunu fark etmek için çok sarhoştu küçüğünün sevgisiyle.
Küçük olan kıyıda koşturmaya başladı elindeki fotoğraf makinesiyle. Burası, artık Yoongi'ye acı vermeyecekti, ona kavuşmalarını sunacaktı bir kucak dolusu.
Jimin kendini kumlara bıraktı ve soluk güneşin parlaklığıyla gözlerini kıstı. Gökyüzü ne güzeldi öyle. Her güzel şey büyüğünü hatırlatıyordu ona. Sanki Yoongi'nin küçük dudakları değmişti bulutlara. Hüzünlüydüler biraz, fakat o kadar hoşlardı ki...
Jimin gökyüzünü sonsuzluğa kavuşturdu elindeki kamerayla. Bir süre elindeki renkler oluşan kâğıda dudaklarına asılı kalmış bir sırıtışla baktı. Min Yoongi'nin öptüğü gökyüzünü kendi pembe dudaklarına bastırdı geçici bir özlemle. Kalbine yasladı sonra.
Büyük olan gelene kadar ona onu hatırlatan şeyleri sonsuzu yapmak istedi.
Park Jimin'in ışığı kırılmış gözlerinin önünde bu film oynardı durmaksızın. Hep sol tarafına sancılar saplardı o günün anısı. Nefesi daralır, göğsünü tutardı. Sevdiği adam ondan uzaklardaydı şimdi. Canını yakmıştı onun, canından can almıştı.
Nefret ediyordu kendinden, aptallığından, korkaklığından.
Jimin bu sefer kafasını eğerek büyüleyici dalgalara bakmıştı. Büyüğü olmadan yaklaşmazdı oralara, korkardı sulardan. İnsan sevdiğinden korkar mıydı? Korkarmış işte, Jimin hep hasret kaldı uzaktan izlediği berrak sulara.
Jimin, hep hasret kaldı kalbinden öptüğüne.
Biraz daha geriye çekildi bağdaş kurduğu kumların üstünde. Yoongi'si yoktu yanında, dalgalar ona dokunursa ne yapardı? Canı yanardı çokça, Min Yoongi bir şey olmasından korkardı sonra ona.
Soğuk bir rüzgar okşuyordu Jimin'in sarı saçlarını, yumuşacık yanaklarını. Üşüdüğünü hissetti. Bir an önce büyüğü gelsin istedi, onsuz tir tir titriyordu bedeni.
Elindeki makineyle uzaktan sevdiği, rengârenk dalgaları çekti. Min Yoongi gibi çalkantılıydılar, ama esinti dindiğinde o kadar nahoş bir mükemmellikleri vardı ki, Jimin Yoongi'nin dalgalarına dokunmak istedi. Ne kadar da sevilesi duruyordu deniz, nasıl da sevmeye korkuyordu Jimin.
Fotoğrafı bir ucundan sıkıca tutmuş, suların sonsuzlarına kavuşmasını bekledi. Sonra ise, yanından bir polaroid süzüldü. Biraz önce Yoongi'nin dudaklarıyla mühürlediği güzel bulutlar esintiye kapılmıştı şimdi. Jimin'in kalbi sıkıştı, ayaklandı hemen. Polaroid denize serbestçe bıraktı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐨𝐧𝐬𝐮𝐳𝐮𝐦 𝐨𝐥 𝐢𝐬𝐭𝐞𝐝𝐢𝐦, 𝐲𝐦
Short Story[yoon.min] "Yoongi hyung! Neden böyle bir şey yaptın?" Park Jimin sitem ederek büyüğe sorarken Yoongi salladığı fotoğrafı işaret etti ve küçüğün kalbini heyecandan durduracak kelimeleri sıraladı: "Gülüşün hep benimle olsun diye." ⅁: skylerfictions ...