Bölüm şarkısı: The Beatles- Yesterday , Kina Grannis & Imaginary Future (cover)- Yesterday
Akşam yemeğinden sonra hava daha da kararmıştı. Anne ve babası salonda oturup sıcak bir şeyler içme kararı almışlardı. Hae Ji onların dalıp gittiğini görünce tekrar kütüphaneye girmişti. Elindeki çikolata kokusu yayılan kupayı sehpaya koyup camları örten tülleri açtı ve geceyi süsleyen yıldızlara baktı. Geceleri hep daha çok sevmişti.
Bugün sabah bulduğu polaroidin ardında daha büyük bir hikâye olduğuna ve daha fazla polaroid bulacağından emindi. Loş sarı ışık eşliğinde bir duvar boyunca uzanan kitaplıkta araştırmasına devam etti. Birçok kitabın sayfalarını karıştırırken bir toz bulutu oluşmasına sebep olmuştu ve gözleri kaşınmaya ve yaşarmaya başlamıştı.
Gözlerini zımparalarcasına kaşırken artık kitapları sert kısmından tutup sayfalarını yere doğru sallıyordu. Sonunda bir tanesinin içinden bir fotoğraf düşünce gözündeki elini çekip kitabı rafa koydu. Eğilerek yeni bulduğu polaroide baktı.
10.03.09 "Eius erat quasi ultimum spiritum angelus."
Bilmediği bir dilde yazılan notu görünce kaşları çatıldı. İlerideki masadan aldığı tükenmez kalemle yazıyı eline yazarak daha sonra bakmak için not aldı. Fotoğraftaki kişinin bir önceki turuncu saçlı çocuk olduğunu düşündü.
Hae Ji kendi kendine gülümsedi. Eğer bu Park Jimin ise, onu şimdiden sevmişti. Güler yüzlü olması sevecen biri olduğunu hissettirmişti ona. Fotoğrafın tarihine bakınca bir öncekinden iki sene önce çekildiğini gördü. Muhtemelen fotoğrafı babası çekmişti.
Min Yoongi'nin gizemli geçmişi her geçen saniye Hae Ji'yi daha çok meraklandırırken içine çekiliyordu kız yeni bir maceranın.
Fotoğrafı tulumunun üst kısmındaki kanguru cebe koydu ve sıcak çikolatasını içmeye karar verdi. Koltuğa bacaklarını sarkıtarak oturdu ve seyrek yıldızlarla aydınlanan gökyüzünü izlemeye başladı.
Park Jimin'in babasının anlattığından daha fazla olduğunu hissediyordu ve bu karnına anlam veremediği bir kasılma sokmuştu. Fotoğraftaki çocuk çok güzeldi, adeta bir su perisi tarafından çizilmiş gibi saftı. Hae Ji onu tanımış olmayı diledi. Babasının polaroidi tutarken elinin titremesi ve onu okşaması, Jimin'in onun için ne kadar önemli olduğunu düşündürtmüştü.
Peki ya şimdi neredeydi Park Jimin? Babası bu kadar değer verdiği bir arkadaşından daha önce neden hiç bahsetmemişti ona?
Sıcak çikolatasını yarıladıktan sonra kütüphanenin kapısına ilerledi. Ses çıkarmadan aralayıp salonda sohbet eden ebeveynlerini izledi. Babası camdan kapkaranlık geceyi izliyordu düşünceli bir şekilde. Annesi de sıkıca onun elini tutmuştu. Babası buruk bir tebessümle annesine baktı ve dudakları 'teşekkür ederim' der gibi oynadı, fakat emin değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐬𝐨𝐧𝐬𝐮𝐳𝐮𝐦 𝐨𝐥 𝐢𝐬𝐭𝐞𝐝𝐢𝐦, 𝐲𝐦
Short Story[yoon.min] "Yoongi hyung! Neden böyle bir şey yaptın?" Park Jimin sitem ederek büyüğe sorarken Yoongi salladığı fotoğrafı işaret etti ve küçüğün kalbini heyecandan durduracak kelimeleri sıraladı: "Gülüşün hep benimle olsun diye." ⅁: skylerfictions ...