Deniz Kurt
O okyanus gözler, inci gibi kaşlar, bal dudaklar, neydi öyle. Allahım bu çocuk tam bir taştı. Şuan onun kucağında aptal aptal ona bakıyorken. Birden sesiyle irkildim.
"Canım daha kalcakmısın orda"
" Sen bana canım de ben orda saatlerce kalırım."
"Efendim"
" gitmem gerekiyor diyorum"
" bu arada adım uzay"
" biliyorum ama acelem var görüşürüz " diyerek koşmaya başladım.
Aslında bu bana okulun ilk günü hayvan gibi çarpan o çocuktu . Ve bu çocuk bizim sınıfatydı.
" Teşekkürler beni düşmekten kurtardın" diyerek dalga geçici bir ses tonu kullandı.
"Afedersin teşekkür ederim" diyerek bağırdım koşarken . Bu çocuk çok yakışıklıydı ve ben o an bütün her şeyi unutmuştum. Koşarken aklıma bir anda dank etmilti. kardeşimi unutmuştum şuan suçluluk duygum kabarmıştı. Onu o bakıcıyla yalnız bırakmamalıydım.
Hastaneye doğru koşarak gittim. O kapıdan nasıl girdiğimi bile hatırlamıyorum. Hastane görevlisine kardeşimin nerde olduğunu sorarak koşarak yukarıya çıktım. Ağlayan babamın bana doğru koşarak geldiğini gördüm. Lanet olsun kesin kötü bir şey olmuştu.
Babamın :
"kızım ateşin durumu çok ağırmış yoğum bakıma aldılar " demesiyle
O da ne demek diye var gücümle bağırdım.
O benim bu hayatta en değer verdiğim kişiydi. Annem öldükten sonra ona hem anne hemde abla olmuştum şimdi ise onu kaybedebileceğimi söylüyordu.
Onu çok seviyordum o daha çok küçüktü. Annemi o doğduktan 5 ay sonra kaybetmiştik. Ve ben onu da kaybedemezsin. Son düşündüklerimden sonra elimi başıma götürdüm ve sonrası hatırlamıyorum.
2 gün önce
Bir insan daha nasıl güzel uyandırılabilirse bende öyle uyandorılmıştım.
"abya haydi unan aytık"
"tamam minik prens uyandım" diyerek onu gıdıklamaya başladım.
" ya ama gıdklaniyoyoum"
Sen beni uyandırırsın ha diyerek onu kucağıma alıp öptüm.
" abya şen bugün okla mı gidicekçin"
"Evet minik prens ama söz çabuk dönücem"
"İyi peki ama geç kayma"
"Tamam sen şimdi babamın yanına git ben hazırlanıp gelicem" diyerek güldüm.
oda gülerek odadan çıktı .
Bugün yeni okulumda ilk günümdü. Bu yüzden okul formasını almamıştım.
Altıma kot şortumu onun üstüne beyaz t-shirt ümü . Altına beyaz convers ayakabılarımı giyindim belime kemerimi takarak. Saçımıda tarayıp atkuyruğu yaparak siyah çantamı alarak aşağıya indim."günaydın" diyerek fatma ablanın hazırladığı sofraya kuruldum.
Abimin bülbül (!) gibi şakırayan sesiyle " sanada günaydın prenses" ama sen daha giyinmemişsin galiba hadi giyin de çıkalım"
"Yo hayır abi giyindim ya"
" o eteğin yarısı nerde o zaman"
" abi şaka mı yapıyosun?"
"hayır şaka yapmıyorum"
Babamın sesiyle hepimiz o tarafa döndük.
" rahat bırak kızı kıvanç zaten aynı okuldasınız biri şöyle bi yan gözle bakarsa yapıcağını biliyosun"
" siz iyice saçmaladınız hadi okula geç kalıcaz" diyerek ayağa kalktım.
Ateş bana çimen gözlerini dikmiş
"bij buyda neyiz beni çağıy ben hayyedeyim" demesiyle hepimiz güldük.
"tamam minik prens çağırırım" diyerek yanağına öpücük kondurdum.
"tamam abya şanada bay bay abi"
" bay bay minik helva" abime artık gidelim bakışları atıyordum. Çünkü biraz daha kalırsak ateş huysuzlanacaktı.
Görüşürüz diyerek abimle evden çıktık. Babamın işe gitmesine daha bir saati vardı. Abim bana centilmen erkek olarak arabanın kapısını açmıştı.
" mersi abicim"
" ya kızım bana abi demesene zaten aynı sınıfta olucaz kendimi yaşlı hissediyorum milletin yanında"
" peki abi" diyerek kıs kıs güldüm. Oda kendini tutamayarak gülmeye başladı. Abimle aramızda bir yaş vardı. Abim bir kere sınıfta kaldığı için benimle şuan aynı sınıfta okuyacaktı. Aslında abim okulda hiçte centilmen birisi değildi. Hatta nası diyeyim bad boy gibi bir şeydi. Kızları kendine hayran bırakan tiplerden.
Okula geldiğimizde herkesin gözü bir anda bize dönmüştü. İçimden de acaba onlar vampir biz insanmıyız diye bile geçirmemiş değildim. Abim havalı tavrını takınmışken ben onun arkasında saklanmaya çalışarak ilerliyordum. Okuldan içeriye girdiğimizde kıvanç 'abi demicem' bir tane çocuğu durdurarak
"müdürün odası nerde" diye sormuştu. Kaba nolucak.
"biraz ileride sağda" diyerek yüzümüze bön bön baktı.
Kıvanç bir şey demeden ilerliyecekken
"teşekkür ederim" dedim en nazik çıkabilecek sesimle ama o nazik ses götümden çıkmış gibi çıkınca kıvanç bana malmısın bakışları attı.
Aslında bu kadar utangaç değilimdir ama alıştığım bir yerde de kim tutar beni.
Müdürün odasına doğru ilerlerken bir tane çocuğun bana öküz gibi çarpmasıyla yere kapaklanmıştım.
Tam sinirlenip bağıracakken çocuğun
"özür dilerim" diyip koşmasıyla donakalmıştım.
Kıvançın çocuğun arkasından sinirli sinirli baktığını görebiliyordum.
"hadi kalk diýip" elimden tutmuştu.
O an olayı idrak edince etrafımfaki insanları bana gülmesiyle sinirlenmiştim. Ama Kıvanç benden önce davranarak
"ne bakıyorsunuz lan" diye kükremesiyle herkez dağılmaya başlamıştı.
Müdürün odasından çıkıp sınıfımızı öğrenince üst kata doğru gittik.
11/E yazısını görünce kapıdan içeriye girdik. Bütün sınıfın gözü birden bize dönmüştü.
Ağzında sakızını cart cart çiğneyen eteğini yukarıya doğru kıvırdığı belli olan gömleğinin yakalarını yarısına kadar açan bir kız
" A krolar gelmiş" dedi aptal aptal .
Tanımadığım bir tane çocuğun
"Alara pek bana kro gibi gelmedi" demişti.
Demek adı Alaraydı. Bu çocuğun eline öpmek geldi içimden ama sonra vazgeçtim.
Kıvanç bu kızı tanıyo olmalıydı
"kes sesini Alara" demesiyle sınıfın bütün gözleri ikisine döndü
Sizce Kıvanç Alarayı nerden tanıyor olabilir? 👫
Takip edermisiniz
sirinhaticenur
denizuzay37
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: Uzay
Paranormal"Aşk nedir?" diye internete yazmıştım. Karşıma bir sürü de seçenek çıkmıştı. "Bir kimseye yada bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi bağlılık duygusu" . "İki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisi" . O...