Acı kayıp

3.1K 69 4
                                    

Merhaba. Ben Öykü. Öykü Göçmen. Şimdi size biraz hayatımdan bahsedeyim. Ben 17 yaşında tek başına yaşayan bir kızım. Tek başıma yaşıyorum çünkü benim annem ve babam yok, öldü onlar.

Bıraktılar beni gencecik yaşımda. Önce babamı aldılar benden. Sonra annemi. Tam olarak anlatayım size. Babam bir şirketin sahibi. Daha doğusu sahibiydi. Başka bir şirketten gelen bir adam babamın şirketini almak için bir miktarda para teklif etti.

Babam kabul etmedi. Babam bu işe yıllarını verdi. Adamlar onu çok zorladı. Sonra babam teklifi yine kabul etmeyince... Ben bu gerçekle yüzleşmek istemiyorum. Babamı elimden aldılar. Hastane de ki hali aklıma geldikçe ağlıyordum.

Daha fazla dayanamadı. O benim kahramanımdı. Babam benim herşeyimdi. Sırdaşım, bir nevi arkadaşımdı o benim. Gitti , beni bırakıp gitti.

Annem konusuna gelirsek. Babam öldükten sonra ki zamanlar annem kendini odaya kapatmıştı. Ağlıyordu, çığlık atıyordu. Birşey yiyip içmiyordu. Annemin bu durumu beni çok üzüyordu. Ne zaman yanına gitsem ve konuşmak istesem beni tersliyordu.

Her ne kadar ona yakın olmak istesem benden uzaklaşıyordu. Yalnız kalmak istediğini söylüyordu. Annemin odasından hiç ses kesilmezdi. ağlamalar, bir şeyleri kırma, çığlıklar sürekli kulaklarımı doldururdu.

Annem böyle değildi. Bu kadar güçsüz olmamalıydı. Benim annem bu kadar çabuk pes etmemeliydi. Babam zaten bıraktı beni, o bırakmamalıydı.

Birgün aşağıda kitap okuyordum. Babamın ölüşünün 7. ayı idi bugün.Kitap okumak bahane aslında.Onu öyle özlüyordumki.

Ben kitabımın sayfalarında gezinirken yukarıdan gelen sesler bir anda durdu.

Melek Göçmen (Anne)

Sevgili günlük, Bugün hayatımın aşkını kaybetmemin 7.ayı. Artık yapamıyorum. Onsuz olmuyor. O olmadan benim her zaman bir parçam eksik oldu. Bu parça beni hayata bağlıyordu. Ama o gittiğinden beri bu parça da beni bıraktı yavaş yavaş. Tam 7 ay boyunca hissettiklerimi ele alıcam günlük. Bataklığı ele alıcam. Bu hisler ve yaşadıklarım tam olarak bir bataklık. Buraya atlayanı bulmak çok zordur. Çoğunlukla iterler. İlk ayağın batar çamurun içine. Çıkabileceğine inancın tamdır. Arkanı döner ve elini uzatırsın. Birinin seni çekip kurtarması için. Sonra tüm bacağın batana kadar beklersin. Ama kimse sana elini uzatmaz. Seni çekip kurtarmazlar. Hayal kırıklığını tadarsın. Bataklık hayal kırıklıklarıyla başlar. Ümidin kesilmez asla. Çünkü bacakların olmasa da bedenin tam olarak dışarıdadır. Umudun tükenmez. Peki ya nereye tutunmalı? Senin elinden tutacak birini ya da tutunabileceğin bir şey ararsın. Bu bataklıktan kurtulmak için. Neyi beklediğini, kimi beklediğini bilmeden sadece beklersin. Bu senin umudundur. Umut daha bitmemiştir henüz. Sonra bedenin tam olarak bataklığa batınca başın dışarıda kalır. Beyin çıkış arar. Çalışmaya başlar. Gözler daha iyi görmeye, kulaklar daha iyi duymaya başlar. Ve sonunda gerçekleri görürsün. İnandığın her şeyin, sevdiğin her şeyi, herkesin aslında öyle olmadığını sonunda anlarsın. Ve umut. Umut yoktur artık. Acı vardır. Acı bataklığından çıkamayacağını anladığın an, işte tam umudun tükendiği an değişirsin. Eskisi olamayacak kadar çok. Bu senin elinde değildir. Geri dönmek eskisi gibi olmak istersin. Ama bu bataklıktan çıkıp kurtulsan bile kokusu tenine sinmiştir. Yıkayarak çıkartamazsın. Ve başın da o bataklığa girdiğinde acı her yerdedir. Artık ağlayamazsın. Ağlamak istersin kendini zorlarsın ama ağlayamazsın. Ağlamayı özlersin. Nefes almayı istersin ama olmaz. Çünkü her yer acı. Her yer çamur ve acı. Ve bu acıyı nasıl bitireceğini biliyorsundur. Bu bataklıktan nasıl çıkacağını biliyorsundur. Ya nefesini tutup her şeyi bitireceksin, ya da bu çamuru (acıyı) her seferinde içine çekeceksin. Ve en dipte bile olsan o beklemek denen şey asla son bulmaz. Birinin seni bir şekilde o bataklığın dibinden çekip çıkaracağına inanırsın. Ya da inanmak istersin. Ve sonunu bilmek güçleşir. Ya acı bataklığının kahramanı gelmezse? İşte hissettiklerim tam olarak bu şekilde anlatılabilir. Battığım acı tam olarak bu. Ama artık bitti.

Herşey bitti.

Selin Göçmen

Çok korkmaya başlamıştım. Ya ona bişey oluysa? Düşüncelerimi bir kenara fırlatırken hızlıca üst kata çıktım. Kapı kilitliydi. Anneme bağırmaya başladım.

''Anne! Annee! Aç şu kapıyı. Anne yalvarırım aç şu kapıyı. ''

Yedek anahtarı aramaya başladım. Ellerim birbirine dolaşmıştı sanki. Onu da kaybedemem. Annemi kaybedemem. Bir taraftan '' Anne lütfen aç şu kapıyı. '' birşeyim yok kızım, iyiyim ben '' de lütfen anne. Anne beni bırakma. ''

Kapıyı en sonunda açabilmiştim.

Hayır, hayır. Olamaz bu. O... o kırmızı leke de ne? Düşündüğüm şey olmasın lütfen.

Anne? diyebildim sadece. Sessizce. Korku, endişe ve bir sürü duyguyu yaşıyordum şuan.

Yatıyordu öyle. Çok sessizdi. Kırmızı, hayatımını değiştiren o lanet rengin içinde yatıyordu resmen. Elim ayağım titriyordu. Gözümdeki yaşları sayamıyordum artık. Zaman durmuştu. Bu annem olamazdı. Olmamalıydı. Bu böyle bitmemeliydi.

Dizlerim artık beni taşıyamayacak hale geldiklerinde kendini bıraktılar. Ve ağzımdan dökülen kelimeler şunlar oldu:

'' Bunu bana nasıl yaparsın anne?''

SadistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin