Edebiyat Yoluyla "HAİNLİK"

510 5 0
                                    

Edebiyatı hainliğe alet eden iki kişiden bahsedeceğiz bu bölümde.

Birisi Sözde "Vatan Şairi" diğeri "Şair ve Devlet Adamı" bu lakapları zerre haketmeyen, ve masonluğu tescilli bu iki darbeci hainin, edebiyat derslerinde anlatılmayan yüzlerini anlatacağız;

Birisi Sözde "Vatan Şairi" diğeri "Şair ve Devlet Adamı" bu lakapları zerre haketmeyen, ve masonluğu tescilli bu iki darbeci hainin, edebiyat derslerinde anlatılmayan yüzlerini anlatacağız;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Namık Kemal)

Şinasi ile tanışan Namık Kemal, Tasvir-i Efkar'da yazmaya başlar. Aynı zamanda Bektaşidir ve mason da olur. I. Proodos ( İlerleme ) adlı bir Yunan locasında adına rastlarız. Locada, on dokuzu Türk olan altmış sekiz üye bulunmaktadır. Bu Türkler arasında okuduğumuz bir ad da şudur : "Mehmed Namık Kemal, edebiyatçı".. Bu locada Namık Kemal'in yanı sıra ; Midhat Paşa, Ahmed Vefik Paşa, Şair Ziya Paşa, Şinasi gibi Türkçüler de bulunmaktadır.. ( Constantin Svolopoulos, "L' İnitation de Mourad", c.21, n.2, s.441-457 ) ( Paul Dumont, "La Turquie dans les Archives du Grand Orient de France", s.188-194 )

Locada Namık Kemal'e tarihi bir görev verilir : Şehzade Murad'ı mason yapmak.. Bu işi daha önce Şinasi denemiş, başarılı olamamıştır. Namık Kemal'deki bu yüz seksen derecelik dönüşün asıl nedeni bu görevdir. Avrupa görmüş ve çok iyi eğitimli bu modern veliahda, divan şiirleri okuyarak yaklaşamayacağını bilmektedir. Mason locası kararıyla Veliaht Murad Efendi'nin oğlu Selahattin Efendi'ye hoca olur. (A.E.Bolayır, "Namık Kemal", s.46-47 ) Ziya Paşa da Veliahdın hocası olur. Amaç veliahda masonik fikirleri aşılamaktır.

(Ziya Paşa)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ziya Paşa)

İtalya'daki Carbonari Cemiyeti üyelerinden ve aynı zamanda mason olan Doktor Kapoleone İstanbul'a getirtilerek çeşitli referanslar sonucunda Veliahda özel doktor yapılır. Böylece, 20 Ekim 1872'de, Sultan Abdülmecid'in büyük oğlu Veliaht Murad, alabildiğince gizlilik içinde, I Proodos Locası'na girerek mason olur. ( Ziya Şakir, "Çırağan Sarayı'nda 28 Sene, 5. Murad'ın Hayatı" , s.57 )

Veliaht Murad'ın üye yapıldığı locadaki diğer üyeler ; Abdülaziz devrinde iki defa sadrazam olan Keçecizade Mehmed Fuad Paşa, Midhat Paşa, Ahmet Vefik Paşa, Tunuslu Hayrettin Paşa, İbrahim Hakkı Paşa, Berlin Sefiri Sadullah Paşa, Namık Kemal, Şair Ziya Paşa ve Şinasi'dir.( Kemalettin Apak, "Ana Çizgileriyle Türkiye'deki Masonluk Tarihi", s.24 )

Sene 1876 tahtta Abdülaziz Han var. Meşrutiyet talebini gereksiz gören Abdülaziz'e karşı büyük çoğunluğu İngiliz ajanı ve Masonlardan oluşan Yeni Osmanlılar cemiyeti darbeye girişti.

Bu darbede sivil kolun komutanlığında çok bilindik iki isim yer aldı bunlar Sözde "Vatan Şairi" Namık Kemal ve Ziya Paşa'ydı. Malesef ki bu darbe girişimi başarıyla sonuçlandı ve tahta geçirmek istedikleri Mason Sultan V.Murad'ı geçirdiler.

Abdülaziz'i tahttan indirdiler ama onu hâlâ bir tehlike olarak gördükleri için öldürme girişimlerine başladılar.

Birgün Abdülaziz odasında Kuran-ı Kerim okurken odasında dalan şerefsiz hainler sultanının iki bileğini birden keserek şehit ettiler ancak olaydan sonra doktor raporuna intihar olarak geçirtip olayı ört pas ettiler.

Sonuç olarak bu darbede yer alan Sözde "Vatan Şairi" ve yoldaşı, Sultan Abdülaziz Han'ın dolaylı yoldanda olsa kanına girmiş oldular.

Bu kadar hainliğine rağmen Abdülhamid Han Namık Kemal'i hep affetmiş, bağışlarda bulunmuştur.
Namık Kemal ise nankörlükden başka birşey yapmayıp Sultanı eleştirmekten başka bir iş yapmamıştır.

Ancak ne kadar muhalif olsa bile Namık Kemal dahi zaman zaman gerçeği söylemekten kendini alamamıştır;

"Sultan Hamid, hun-riz (kan döken) değil¬di. Bunu musırrâne (ısrarla) tekrar ederim... Sultan Hamid, adam öldürmekten müteneffir (nefret eden), hatta fıtraten merhamete mail (eğilimli) idi."

93 Harbi esnasında, savaşın kaybedilmesinin faturasınıda Abdülhamid Han'a kesen Namık Kemal, bütün gücüyle sultana yüklenmiş ve o günlerin ve kendisinin en ağır hicivlerinden birisini kaleme almıştı:

Rus aldı payitahtı, hâlâ o tahta âşık
Mülkü bitirdin gitti bir saltanat hevâsı (arzusu)
Mahvoldu mülk ü millet, kahroldu şan ü şevket
Hâlâ yerinde kaim (duruyor, oturuyor) o Allah'ın belâsı.

Abdülhamid Han ise Namık Kemal'le ilgili, hatırasında şöyle bahsetmiştir;

"Kemal Bey (Namık Kemal) benim mağdurlarım arasında sayı¬lır. Belki biraz da öyledir. Fakat aslında o, kendi kendisinin mağ¬duru idi! Kendilerine "Yeni Osmanlılar" dedirten birkaç kişi ara¬sında en çok gözümün tuttuğu, Kemal Bey'dir. Fakat çok karışık ve çapraşık bir insandı...

Herkesin aşağı yukarı ne yapabilip ne yapamayacağını kestirebilirdiniz de, Kemal Bey'in ne yapabilip ne yapamayacağını bir türlü kestiremezdiniz; çünkü bunu kendisi de bilmezdi!

Mizacında birbirine zıt iki ayrı insan yaşayan nadir kişilerden biri olduğunu söyleyebilirim. Onu yakından tanıyanlar, sarayla iyi geçindiği günlerde "Osmanlı tarihi" yazdığını, arası bozulduğunda "Köpektir zevk alan sayyad-ı bi insafa (insafsız avcıya) hizmetten" diye ejderha kesildiğini çok iyi bilirler.

Çabuk tesir altında kalan -belki de- çok samimi bir insandı. Birkaç saat içinde onu kendiniz gibi düşündürebilirdiniz de, kaç saat veya kaç gün bu düşünceyi taşıyacağını bilemezdiniz."

İFTİRALARLA BOĞUŞAN SULTAN: ABDÜLHAMİD HANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin