12. Bölüm

155 12 9
                                    

İyi Okumalar...

"Harry ben... Ben açıklayabilirim." dedim ama doğrusunu söylemek gerekirse neyi? Nasıl açıklayacaktım? Hiç bir fikrim yoktu. Hâla beni duvara sıkıştırmış olan Jack'le bana bakıyordu. Gözlerindeki yeşiller fazlasıyla koyulaşmıştı. Gerçekten şu an da Harry'nin vereceği tepkiden ciddi anlamda korkuyordum.

Artık bu duruma bir son verip Harry'i buradan götürmem gerekiyordu. Bu yüzden Jack'i bir kenara itip Harry'nin yanına gittim.

"Harry ben gerçekten..."

"Özür dilerim. Ben sadece geçiyordum. Böldüm galiba?" dedi Harry. Sesi fazlasıyla boğuktu ama gayet net çıkmıştı. Sanırım bu bir kabustu. Harry'nin bağırıp çağıracağını düşünüyordum. Ama o fazlasıyla sakindi. Daha dün Jack'le benim yüzümden kavga etmişti ve şimdi ise yine beni onunla görmüştü. Yanlış anlamıştı işte. Bir de şu Jack ile aramızda geçen konuşma vardı. Eğer Jack'in son cümlesini duymuşsa durumu açıklamak daha da zorlaşacaktı.

"Becky bu durumda sevgilin seni bıraktı ha? Ne dersin?" diyerek küçük çaplı bir kahkaha attı Jack. Bizi sevgili sanıyordu. Bu aslında iyi bir şeydi. Çünkü sevgilim olduğunu bilmesi bana yaklaşmasını kısıtlayabilirdi. Umarım Harry şu sevgili işini bozuntuya vermezdi.

"Sevgili mi?" diyerek soru soran bakışlarını bu sefer benim üzerime dikmişti Harry. Gözlerindeki o öfke, yerini şaşkın bir ifadeye bırakmıştı.

"Ah evet sevgili." dedim ve bozuntuya vermeden gülümsemeye başladım. Ardından da Harry'nin elini tutarak devam ettim.

"Bebeğim bence artık gitmeliyiz." diyerek Harry'i çekiştirdim. Tanrıya şükür ki ters bir tepki vermeden onu çektiğim yöne doğru adımladı. Ardından gülümseyerek o muhteşem gamzelerinin oluşmasını sağladı. Böyle gülümsemesini gerçekten seviyordum. Ve sadece böyle gülümseyerek beni etkilemeyi başarabilirdi.

" Evet, hadi buradan gidelim." dedi ve elimi bırakarak o büyük eliyle belimi kavradı. Arkamızı dönmüş ilerlerken ise beni kendine doğru çekerek aramızdaki boşluğu kapattı. Tanrım! şu an yüzümün kızardığına yemin edebilirim.

Ellerinin belimde olması zaten kaskatı kesilmiş vücudumun daha da gerilmesine yardımcı oluyordu. Bedenim şu anda resmen onunkine yapışmıştı ve bu durum kalbimin delicesine çarpasını sağlıyordu.

Başımı yukarı kaldırıp Harry'nin yüzüne bakmaya çalıştım. Belki yüz ifadesinden öfkeli olup olmadığını anlayabilirdim. Ama yüzü şu anda ifadesiz bir şekildeydi ve gözleri sadece karşıya bakıyordu. Bende Harry'nin yüzünü incelemeyi kesip etrafa göz attığım zaman etrafın yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başladığını fark ettim. Bu yüzden Harry'nin ellerinden kurtulup durmasını sağladım. Bana soru soran gözlerini diktiğinde ise artık bir şeyler söylemem gerektiğini geçte olsa anlayabilmiştim.

"Biliyorum. Şu anda benden bir açıklama bekliyorsun." dedim sıkıntılı bir şekilde. Utancımdan yüzüne bakamadığımdan sürekli gözlerimi ondan kaçırıyordum.

"Becky konuşmaya başlamadan önce sana bir soru soracağım." dediğinde bu sefer cesaret edip gözlerimi onunkilerle buluşturdum.

"Evet."

" Sen... Jack'i seviyor musun?"

"Harry ben de seninle bu konuda konuşmak istiyorum. Ama nereden başlayacağımı gerçekten bilemiyorum."

"Seni dinliyorum." dedi Harry. Yeşillerini yine bana dikmişti ve neredeyse hiç kırpmadan gözlerimin içine bakıyordu.

"Biliyor musun? Şu anda ilk dersim olan biyolojiyi kaçırdım. Derslerim öğleden sonra bitiyor. İstersen çıkışta bir yerlerde oturalım?" dedim. Ben de bu sayede nereden başlayacağıma karar verebilirdim.

Maybe One DayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin