- Ya tamam Hazal...sana inanamıyorum...evet kesinlikle şaka gibisin.
- Sağ ol bebem.
Felix'in Ağzından
- Sağ ol bebem.
Hazal'dan duyduğum son laftı. Çünkü....gidecegimiz yere varmıştık. ( Yazar : Şaka bebelerim )
- Wow.
- Güzel değil mi?
- Süper sevgilim...ama sen daha süpersin.
- Yahh boşver şimdi beni.
- Kıskanan sen şimdi boşver mi diyor? ( Yazar : What is the what? Felix kafayı üşüttü, kız haklı. Aklıma twice-what is love geldi hfiddk. Twice anti kitabı yapmalıyım. Çünkü onlar sürtük. )
- O her durumda geçerli değil ki sevgilim. Hem bu Seoul'un en yüksek dağı ve bence Seoul'un en güzel manzarası.
- Hıh. Sen öyle diyorsan bana her türlü uyar.
- Hahaha...
- Ne var yaaa.
- ...bekle.
- Nereye?
Hazal'a tek süprizim bu değil tabiki. Sonuçta burası benim hep geldiğim yer.
Bagajdan ikimiz için özenle hazırladığım piknik sepetini aldım.
Ve sevgilimin yanına gittim.
- Hazaaaal.
- Oh wow. Piknik mi yapacağız...
- Evet.
- Çok romantik Felix ile bir dağın eteğinde piknik yapmak. Sanırım bayılıyorum.
- Ya o kadar da romantik değil.
- Felix...ben zaten dalga geçiyordum.
- Hahaha...
- Hahaha...
İkimizde bir anda güldük hattağa, hunharca kahkaha attık.
- Ya ama Hazal.
- Tamam romantik olmasına gerek yok çünkü ben açım...bir de yol boyuncada açtım. Okulda ne güzel kantinde oturuyordum, biliyor musun o zaman da aklımdan yemek geçmişti, ve de yiyecektim kalktım ama senin mesajın yü-zünden.
- Hahahahha....ha...
- Ya bir de gülüyor musun açım açım!!! Bana iyi bak yoksa ölürüm.
Hazal'ın bunu söylemesi üzerine gülmeyi kestim.
Kollarını kavuşturmuş, gözleri kapalı ve emin bir pozisyonda karşımda dururken sesim bir anda oluşan bu sessizligi kesmişti.
- Bu bir daha söyleme...ağzından ölümle ilgili bir şey çıkmasın...
Bunu gayet sakin söylemiştim tabi Hazal'da bana şaşkın gözlerle bakıyordu bu sözlerim karşısında.
- ...ve de benimsen benimle kalmalısın, ayrı olmadan.
Hazal'ın bana verdiği tek cevap sizce nedir? TABİKİ
- Felix...
- Huh.
- Ben açım.
- Ihım....hahahaha
Bu kızın bu değişik cevapları onu farklı kılıyordu.
- Ah Hazal sencede fazlaca yersiz bir cevap olmadı mı bu?
- Aç olmam mı yersiz? Gerçekten mi? İnanamıyorum.
Hazal bunları sayıklarken ben çoktan örtüyü tam olarak manzaranın karşısına sermiş, yiyeceklerimizi de ortaya koymuş ve ayakta Hazal'ı bekliyordum.
- Ne?
- Ne ne? Aç değil miydin?
- OMG! Ne ara sevgilim?
- Sevgilim...( Umuyorum ki şu sırıtışlarımı umursamıyordur. )..
.ben...hazırladım işte.- Hadi yiyelim.
Dedi ve anında yemek yemek için örtüye oturdu.
- Nasıl bu kadar aç olabiliyorsun?
- Bil-miyorum b-ben okul-da herhald-e be-ynimi ç-çok yordum-m.
Bunları yemek yerken söylemesi onu ayrı bir tatlı yapıyordu.
Ah sevgilim bu kızla olmaktan asla pişman olmam.
- F-felix.
- Ih burdayım tamamdır.
- Bana eğer böyle bakarsan ben kalp krizi geçireceğim yapma ne olursun.
- Tamam. Hem nasıl bakıyorum ki?
- Dalınca büyülenmiş gibi, fesatlaşınca yiyecek gibi, iyi davranınca öküz gibi, kötü davranınca pişman gibi ve şaşkın bakınca imansız gibi. Açıkçası beni çoğunlukla korkutuyorsun.
Utandım. Kahrolsun ben böyle miyim? Umarım yanaklarım kızarmaz. Çünkü o zaman kendimi kıza benzetiyorum. ( Yazar : Felix kendini gömdü oooooooooh~ hsrixankexmji )
- Yani şimdi ben kolayca karşında büyüleniyorum ayrıca ben sana sen istersen dokunurum bir de öküz inanamıyorum. Hem pişmanlık, sen bana imansız dedin şoktayım bana bunları hyunglarım ve diğer üyeler de söylemedi.
Hazal'ın Ağzından
- Yani şimdi ben kolayca karşında büyüleniyorum ayrıca ben sana sen istersen dokunurum bir de öküz inanamıyorum. Hem pişmanlık, sen bana imansız dedin şoktayım bana bunları hyunglarım ve diğer üyeler de söylemedi.
Benim neden tek taktığım nokta " Ben sana sen istersen dokunurum. " noktası.
Tabi fesatlık bunu gerektiriyor ya shgasjadzhgeh.
- Felix...biraz klişe olabilir ama...ben açım.
- Hıh, sen sadece ye Hazal.
- Teşekkür ederim.
- Bir de bana neden sevgilim demiyorsun....yani çok hoşuma gidiyor da.
- Meşgulüm.
- Hangi konuda?
- Yemek yiyorum sevgilim?
Büyük bir gülümsemeyle.
- Ye sevgilim.
.....
Eveeeet şu an Felix ile, pardon sevgilim ile yıldızları izliyoruz ve o bana - Bts - spring day - şarkısını söylüyor.
Sevgilimin sesi huzur dolu aish. Böyle giderse uyurum derken....neden şarkı biter ki?
Ne güzel sevdiceğimin yanında ahh~
- Hazal?
Cevap olarak sadece mırıldandım.
- Kafanı kaldırıp, gözlerime bir baksana.
Söylediği şeyi yaptım ve ona baktım. Oh inanamıyorum ağlıyor, aslında sadece gözleri dolmuş ama bu beni kahretmeye yeter de artar.
- NEDEN AĞLIYORSUN SEVGİLİM?
Bunu fazla bağırarak söyledim heralde irkildi.
- Yaklaş.
- Hah?
Söylediğini yaptım ve biraz yaklaştım ben neden ağladığını romantik bir şekilde söyleyeceğini sandım ama....Felix beni ensemden tutup kendine yaklaştırdı ve...
○
○
○
○
○
○
○
Sonraki bölümde neler olacak bebelerim = yorum- :| ............Seviliyorsunuz💜💜💜💜💜💜💜