2

35 5 3
                                    

Yaklaşık iki saattir odamda oturmuş bilgisayarımdan Hestia Kabilesi'ni araştırıyorduk, ama hiçbir bilgi bulamamıştık. Babamın defterinde de sadece insan öldürdükleri, Hestia'ya inandıkları falan yazıyordu.

"Yok Kaan, bu böyle olmayacak. Baksana iki saattir araştırıyoruz tek bir bilgi bile bulamadık."dedim.

"Peki ne yapacağız Asena, daha bu mağaranın nerede olduğunu bile bilmiyoruz ki."dedi. Haklıydı ama böyle olmazdı. Başka birşeyler yapmalıydık.

Annem geldi aklıma. Acaba o biliyor olabilir miydi? Sonuçta babam biryerlere gitmeden önce nereye gittiğini anneme söylemiş olmalı değilmi.

"Anneme soralım."dedim Kaan'a.

Bana boş gözlerle bakarak "anneme ne diyeceğiz Asena? Anne biz babamın gizemini çözemediği kabilenin gizemini çözmeye gidicez de sen bu kabilenin yerini biliyor musun falan mı? diyeceğiz."dedi.

"Hayır. Sanki mağaraları araştırıyormuşuz gibi yapacağız ve en çok merak ettiğimiz mağaranın yani Hestia Kabilesi'nin olduğu mağaranın hakkında bir bilgi bulamadığımızı ve bunun içinde kütüphaneye gideceğimizi söyleyeceğiz. Biliyorsun ki annem meraklı bir kadın bu yüzden ne araştırdığımızı merak edecek ve fotoğraflara bakacak. Zaten eğer bu mağarayı biliyorsa yüz ifadelerinden bile anlayabiliriz."dedim.

"Aslında mantıklı."dedi ve arama motoruna sırasıyla bildiği birkaç mağaranın ismini yazdı ve fotoğraflarını bir word sayfası açarak oraya kopyaladı. Sonrada Hestia Kabilesi'nin bulunduğu mağaranın elimizde ki fotoğrafını telefonla çekip bilgisayara attı ve hepsinin çıktısını aldık.

Ayağa kalktı ve"Hadi gel annemin yanına gidelim."dedi.

Aşağı indiğimizde annem televizyonun karşında oturmuş bir yarışma programı izliyordu. Öyle odaklanmıştı ki annemin dibine girene kadar yanına gittiğimizin farkına bile varmamıştı.

Üzerinde çiçekli pijamaları vardı ve uzun siyah saçlarınıda dağınık topuz yapmıştı. Kucağında da çekirdek dolu bir kase vardı. Bu haliyle asla bir iç mimara benzemiyordu. Hatta depresyonda ki ergen kızlara bile benzetebilirdiniz onu.

Ben dikkatlice koltuğun kenarına geçtim ve hızlıca annemin elinde ki kaseyi aldım annem ne olduğunu anlayamadan Kaan'da gidip televizyonu kapattı.

"Hadi ama çocuklar bırakında izleyim şu programı tam kazanacaklardı."dedi annem bıkkın bir ses tonuyla.

"Annecim madem kazanacaklarını biliyorsun neden izliyorsun?"

"Bilmiyorum ki oğlum sadece tahmin yürütüyorum."dedi annem de Kaan'a cevap olarak.

"Canım annem zaten aradaki farka bakılırsa tuttuğun takımın kaybetmesi için mucize olması gerekiyor. Yani buda demek oluyor ki bu yarışmanın sonucu belli."dedim anneme ufak bir tebessümle.

Kaan'da konuyu bizim mağara olayına getirerek "Neyse, bırakalım şimdi yarışmayı da annecim bizim sana göstermek istediğimiz birşey var."dedi ve sözü bana bıraktı.

Annem boş gözlerle bize bakarak" neymiş o göstermek istediğiniz şey? Inşallah önemli birşeydir, yoksa bu yaptığınızın acısını çıkartırım sizden."dedi.

Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirerek"Yok annecim olur mu öyle şey önemli birşey olmasa seni rahatsız etmezdik. Şimdi biz birkaç mağarayı araştırdık. Ama en çok merak ettiğimiz mağara hakkında bir bilgi bulamadık ve ansiklopedilere bakmak istiyoruz bunun içinde kütüphaneye gitmemiz gerekiyor. Bunu söylemek için gelmiştik."dedim.

O kadar uzun konuşmuştum ki nefes almayı unutmuştum az daha nefessizlikten tahtalı köyü boyluyordum.

Konuşmam bitince derin bir nefes aldım ve onlara baktım. Ikiside bana şaşkınlık dolu gözlerle bakıyorlardı. Nasıl bu kadar uzun ve hızlı konuştuğumu merak ediyorlardı sanırım. Aslında ben bile bazen kendime şaşırıyordum.

Sessizliğimizi bozan annem oldu ve "Asena sakin ol annecim, konuşurken arada nefes almalısın. Neyse ver bakalım şu kağıtları neler araştırdığınıza bakayım."dedi elimdeki kağıtları göstererek.

Planımız çok güzel işliyordu. Kaan'a baktım yüzünde" başardık"diye bağıran bir ifade gördüm. Gözleri parlıyordu. Aynı ifadeden bende de olduğuna emindim.

Elimdeki kağıtları anneme uzattım ve fotoğraflara bakmaya başladı. Hestia Mağara'sının -Kaan'la bu ismi takmıştık- fotoğrafını resimlerin ortasına koymuştuk.

Annem sırayla bakıyordu. Hestia Mağara'sının fotoğrafını görmesine çok az kalmıştı.

İkimiz de tekli koltukların kenarlarına oturmuş ikili koltukta oturan annemin yüz ifadelerine dikkat kesilmiştik. Çok heyecanlıydım. Acaba annem bu mağarayı biliyor muydu? Biliyorsa bu mağarayı görünce yüz ifadesi nasıl olacaktı? Tüm bu soruların cevabını almama dakikalar kalmıştı.Büyük ihtimalle bize bu fotoğrafı nereden bulduğumuzu soracaktı.

Annem sonuncu kağıttaydı. 1-2 dakika sonra o kağıdıda kaldırmaya hazırlanmıştı ki zilin çalmasıyla herkes -annem hariç- irkilmiş ve tabiri caizse yerimizden zıplamıştık.

Şimdi tüm dikkatimiz kapıya çevrilmişti. Tam annemin fotoğrafı göreceği yerde gelen kişiye çok sinirlenmiştim. Hayır birde nasıl denk getirmişti onu da anlamamıştım. Herşey bitince gelse olmazdı sanki.

Kaan'la birbirimize baktığımızda onunda sinirlendiğini görmüştüm. Az önceki başarmışlık ifadesinden eser yoktu yüzünde.

Annem kağıtları koltuğa koymuş ve kapıyı açmaya gitmişti.

Kapının açılmasının ardından" Merhaba Hülya teyze, Kaan ve Asena evdeler mi acaba?"diye bir ses duyduğumuzda ikimizde birbirimize bakarak derin bir iç çektik ve bıkkın bir sesle"İdil diyebilmekle yetindik sadece.

Herkese merhaba.

Bu bölümde kısa olduğu biliyorum ama diğer bölümleri elimden geldiğince uzatmaya çalışacağım.

Umarım beğenirsiniz. :)

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. :)

HESTİA KABİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin