İdil, bizim çocukluk arkadaşımızdı. Bizim babamızın öldüğü gibi onunda annesi ölmüştü. Kaderlerimiz pek farklı değildi yani ama kaderlerimiz ne kadar benziyorsa kişikliklerimiz de o kadar farklıydı.
Annemin sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
"Hoşgeldin İdilcim, evdeler içeri gelsene."
İdil de teşekkür etti ve içeri girdi. Biraz sonra salonun kapısında uzun sarı saçları ve masmavi gözleriyle bize bakan İdil'i gördüm.
Üzerine gözleriyle uyumlu olan açık mavi, dizlerinde biten bir elbise, ayağınada beyaz bir spor ayakkabı giymişti. Her zaman uyumlu giyinen bir kız olmuştu ama elbise vazgeçilmeziydi. Dolabında pantolon bulamazdınız.
Gülümseyerek yanımıza gelmeye başladı.
"Selam kankalarım nasılsınız?"dedi
Bizim sinirle ona baktığımızı görünce olduğu yerde durdu.
Mahcup bir ifadeyle"Yine yanlış zamanda geldim galiba."dedi.
"Hemde çok yanlış zamanda geldin Idil."dedim dişlerimi sıkarak.
İdil her seferinde en olmadık zamanlarda gelirdi. Sanki planlı gibi.
Bir keresinde en sevdiğim grubun konserine gidecektim ama evimize baya bir uzak olduğu için annem izin vermiyordu. Zar zor ikna ettim tam gidicektim ki kapı çaldı. Tahmin edin kim geldi. Tabiikide İdil. Annem İdil'i görünce' o da gitsin seninle ' dedi. Ama İdil'in babasından izin alamadığımız için gidememiştik. O günden sonra İdil'e bir hafta boyunca küs kalmıştım. Tamam belki babası yüzünden gidememiştik ama dolaylı yoldan İdil'in de suçu vardı. Azıcık daha geç gelse şimdi o konsere gitmiş bir kişi olabilirdim.
Ama artık alışmıştık onun yanlış zamanda gelmelerine.
Yavaşça yanımıza geldi ve televizyonun karşısındaki ikili koltuğa oturdu.
Elleriyle oynayarak bizim ona söyleyeceğimiz sözleri bekliyordu.
Söyleyecek bir söz bulamayınca hızlıca kalktım ve odama gitmeye başladım. Arkamdan gelen ayak seslerinden birisinin peşimden geldiğini anlayabiliyordum. Ama kim olduğunu umursamadan odama girdim ve kapıyı kapattım.
Yatağıma oturduğum anda tekrardan kapı açıldı ve içeri giren Kaan'ı gördüm. Gözleri ifadesizdi. O da içeri girdikten sonra kapıyı kapattı ve çalışma masamın karşısında ki sandalyeye oturdu. Hiç konuşmadan öylece duruyorduk.
Bir kaç dakika sonra İdil kapıyı çaldı ve" Çocuklar , bakın çok özür dilerim. Hadi kendimi affettirmek için size birşeyler ısmarlıyım ne dersiniz? Bi kafeye gidelim. Hem en sevdiğiniz şeyleri alırım, lütfen.Belki bana neden yanlış zamanda geldiğimi anlatırsınız."dedi.
Kaan bana' gidelim mi'diye soran bakışlar atıyordu.
Bende başımla onaylarak" gidelim"dedim.
Tamam belki bizi sinirlendirmiş olabilirdi ama beleşe asla hayır demezdim.
"Tamam,İdil sen aşağıda bekle biz hazırlanıp geliriz."
Kıkırdadı ve "Tamam Kaan ama hızlı olun."dedi sonrada aşağı indi.
Kaan'da kendi odasına gidince odamda yalnız kalmıştım. Sonra giyinmeye karar verip dolabımın karşına geçtim ve ne giysem diye düşünmeye başladım.
En sonunda koyu gri dar paça pantolonumu ve siyah, baskılı bir tişört giymeye karar verdim.
Kıyafetlerimi giyindikten sonra aynanın karşısına geçtim ve omuzlarımın biraz aşağısında olan siyah saçlarımı bol bir şekilde ördüm. Gözlerime de göz kalemimi sürdükten sonra hazırdım artık. Makyaj yapmayı pek sevmediğimden nadiren ve az makyaj yapardım.
Biraz sonra kapının arkasından Kaan'ın sesi duyuldu."Asena hazırsan çıkalım."dediğinde gidip kapıyı açtım.
"Hazırım gidebiliriz."dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve aşağı inmeye başladık.Kaan'da siyah bir kot pantolon ve beyaz bir tişört giymişti.
"Anne biz çıkıyoruz!"diye anneme de haber verdikten sonra cevabını beklemeden tişörtümle uyumlu olan siyah ayakkabılarımı giydim ve kapıyı kapattım.
Evden dışarı çıktığımızda buraya pek uzak olmayan kafeye yürümeye başladık. Yol boyu süren sessizliğimiz kafeye girince bozuldu.
"Nereye oturalım."diye bir soru yönelttiğimde ikiside etrafa bakmaya başladılar. Çok geçmeden camın yanındaki masaya oturmaya karar verdik.
Bir kaç dakika sonra garson geldi ve" Ne alırsınız efendim ?"diye sordu. Siparişlerimizi söyledikten sonra kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım.
İdil'in"Bakın gerçekten çok özür dilerim ama bu kadar sinirleniceğiniz kadar önemli olan ne ? Yani neden bu kadar tavır yapıyorsunuz anlamıyorum."demesiyle kafamı camdan kaldırdım ve Kaan'a baktım. O da bir anlığına bana baktı ve sonra İdil'e döndü.
"Bak İd-" Garsonun siparişlerimizi getirmesiyle Kaan'ın sözü yarım kaldı.
"Yemekten sonra konuşalım olur mu?"dedim ve ikiside beni onaylayıp yemekleriyle ilgilenmeye başladılar.
Yemekten sonra ellerimi masada birleştirdim ve anlatmaya başladım.
"Bak Idil."dediğimde ikiside bana bakmaya başladı.
"Biz babamın gittiği yerlere gideceğiz."
İdil anlamamış olacak ki şaşkın gözlere bana bakarak" Nasıl yani,Kenan amcanın gittiği heryere mi gideceksiniz."dedi.
"Hayır. Heryere değil. Bak biz birgün Kaan'la babamın notlarını araştırmaya başladık ve bir ajanda bulduk. Bu ajanda da bir kabileyle ilgili bilgiler vardı.Adı Hestia Kabilesi'ymiş ve bu kabilenin üyeleri insanları kaçırıp öldürüyormuş."dediğimde gözlerini sonuna kadar açtı. 'Oha' diye mırıldandığını duyduğumda bu haline gülümseyerek devam ettim.
"Babamda bunun nedenini araştırıyormuş. Ama bir türlü bu insanların neden başka insanları kaçırıp öldürdüğünü bulamamış. Bizde bunun nedenini öğrenmek için bu kabileye gideceğiz."dedim.
"Tamam ama bunun benim gelmemle ne alakası var onu anlayamadım."dedi.
"Bak bu kabile bir mağarada biz bu mağaranın yerini bilmiyoruz elimizde sadece bir fotoğrafı var. Bu fotoğrafıda zaten o ajandada bulduk. Bizde düşündük ki babam biryerlere gitmeden önce nereye gittiğini anneme söylüyordur. Bu yüzden bu mağaranın yerini annem biliyor olabilir. Planımızda elimizdeki fotoğrafı başka mağaraların fotoğraflarıyla birlikte anneme göstermek ve verdiği tepkiyi görmekti. Ama tam fotoğrafı göreceği sırada sen geldin bu yüzden planımız bozuldu."dedim.
Biraz pişmanlık biraz şaşkınlıkla bize baktı ve" ya ben gerçekten çok özür dilerim, ama o mağaranın yerini bulabilmeniz için elimden geleni yapacağım. Sonra da hep birlikte o mağaraya gideceğiz."dedi gülümseyerek.
Kaan'la aynı anda" Hayır."dediğimizde suratı asıldı ve ikimizede yavru kedi bakışları atmaya başladı.
"Ama neden size yardım etmeme izin verin lütfen."dedi.
"İdil bize yardım edeceksin zaten biz bunları sana laf olsun diye anlatmadık. Ayrıca bu hatanı ancak böyle telafi edebilirsin."dedim.
Anında gülümsemeye başladı."Ama oraya hep beraber gitmeyeceğiz yani sen gelmeyeceksin."dediğimde yine suratini asmaya başladı. Resmen kızın yüz kaslarıyla oyun oynuyorduk. Bir gülüyor bir somurtuyordu.
Kırgın bir sesle" ama neden?"dedi.
"Bak İdil biz bu kararı ikimiz aldık ve ikimiz gideceğiz sen gelmeyeceksin. Başladığımız işin tehlikeli olduğunun farkındayız ve seni bu tehlikeye katmayacağız."dedi Kaan'da.
Ben başımı sallayarak Kaan'ı onayladım.
İdil'de bizi daha fazla zorlamayarak" peki."dedi.
Herkese yeniden merhaba
Yeni bir bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz.
Sizce Kaan ve Asena İdil'e herşeyi anlatmakla doğru olanı mı yaptılar?
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HESTİA KABİLESİ
PertualanganKaan ve Asena... 7 yıl önce kaybettikleri doğa kaşifi babalarının izinden giderek, asırlardır saklanan Hestia Kabilesi'nin gizemini çözebilecekler mi?