1. BÖLÜM

820 33 14
                                    

    Bugün günlerden pazar, temiz hava almak için dışarı çıktım çünkü artık dayanamıyorum. Oğlumun hastalığı beni günden güne öldürüyor. Onu üzgün ve solgun görmeye dayanamıyorum. Hastanede doktordan duyduklarım kulağımda sürekli yankılanıyor –maalesef artık oğlunuz için çok geç -.

    

    Zamanı geriye almak gibi bir gücüm olsaydı emin olun gençlik yıllarıma alırdım. Biliyorum çok klişe bir söz hani şu anne babaların sürekli söylediğinden ama emin olun her şeyin değerini elinizden kaybedince anlıyorsunuz. Ben gençlik yıllarımı çok özlüyorum çünkü o zaman mutlu ve dertsizdim. Hayır! Sakın yanlış anlamayın keşke oğlum olmasaydı demiyorum oğlum olmasaydı zaten ben ayakta duracak gücü bulamazdım. Ben ne yapıyorsam oğlum için yapıyorum.

    Oğlum Kadirin sara hastası olduğunu öğrendiğim zaman kopmuştu kıyamet bende. Bir an beynin uyuşur çevrendekiler bağırsa dahi duyamazsın, kımıldayamazsın aklındaki düşünceler birer fotoğraf karesine dönüşür ya işte o an bende de bu oldu.

   En son gözümü açtığımda hastanede bir hasta yatağında yatıyordum ve Kadir yanıma oturmuş ağlıyordu. Ben oğlumun ağlamasına asla dayanamayan bir anneyim –her anne gibi - . Kadir'in ağladığını duyunca belim çok ağrısada hemen doğruldum ve ona sarıldım, gözlerindeki yaşları sildim ben iyiyim diyerek onu avutmaya çalıştım.

    Her şey nasıl oldu bilmiyorum en son Kadire sarılıyordum ve bir baktım ki Kadir bayılmış. Büyük bir telaş içerisinde yatağımdan kalktım belim çok ağrısa da umurumda değildi oğlumdan önemlimiydi sanki. Hemen gördüğüm ilk doktorun yakasına yapıştım ve Kadirin bayıldığını söyledim ağlamaktan ve acıdan yüzüm salya sümük içinde kalmıştı ama kimin umurundaydı ki.

    Doktorla beraber Kadir'in olduğu odaya geldik doktorun yanında birkaç hemşire vardı hemşireler Kadiri düzgün bir şekilde yatağa yatırdılar Doktor Semih Bey –yakasındaki karttan gördüm ismini- Kadirin nefes alış verişlerini kontrol ediyor ve kalp ritmini dinliyordu.

   Birkaç dakika sonra Kadir uyandı ve ben yanına koştum sanki yıllardır görüşmüyormuşuz gibi zaten hastalığını yeni öğrenmiştim onun şoku üzerimdeydi bu yüzden her şeyi fazla abartıyordum galiba.

   Doktor odadan çıkarken yanına gittim ve neden bayıldığını sordum , bana sara hastalığında olan normal şeyler olduğunu söyledi o an biraz rahatlasam da hala korkuyordum çünkü onu kaybetmeye dayanamazdım. Doktora bu hastalık hakkında sorular sordum oda hafıza kayıpları olduğunu ve çok yorulmaması gerektiğini aksi takdirde kısa süreli bayılmalar yaşayabileceğini söyledi.

    Hastaneden el ele çıkıyorduk. Onu mutlu etmek istiyordum ne olursa olsun o bir çocuktu ve çocukluğunu yaşaması gerekirdi. Onu eğlence parkına götürmek istedim ama doktorun oğlunuzu yormamanız gerek sözü aklıma geldi ve vazgeçtim birçok fikirden sonra en mantıklısının hayvanat bahçesi olduğuna karar kıldım ve bu fikrimi Kadir’e sorduğumda oda kabul etti, en azından onu bu fikirle bile sevindirebilmiştim.

   Yarım saat sonra hayvanat bahçesine ulaştık beraber hayvanları teker teker, uzun uzun inceledik. Ayaklarıma artık kara sular inmişti ama Kadirin mutlu olduğunu gördüğümde bütün yorgunluğumu unutmuştum.

    Eve geldiğimizde Kadire duş aldırdım ve ardından bende bir duş alıp yatağıma doğru tembel adımlarla gitmeye başladım.

Ben ve OğlumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin