11. BÖLÜM

111 11 4
                                    

  "Alo.. Iıı Aylinle mi görüşüyorum acaba?"

  "Evet buyrun benim. Siz kimsiniz?"

  "Aylin ben Melis hatırladın mı?"

  "Aaa Meliscim uzun zaman oldu görüşmeyeli nasılsın iyi misin?"

  "İyiyim canım sen nasılsın."

  "Bende iyiyim saol. Ne oldu sesin pek iyi gelmiyor?"

  "Ya Aylin senden birşey isteyeceğim eğer yaparsan çok mutlu olurum. Sende Onur'un telefon numarası varmı?"

  "Melis siz evli degil misiniz neden benden Onur'un numarasını istiyorsun?

  "Evet evliydik ama biz ayrılalı yedi yıl oluyor senin haberin yok tabi sende haklısın."

  "Sen bekle beş dakikaya telefonuna mesaj olarak atarım Onur'un numarasını ama bu eski bir numara eğer değiştirdiyse bilmiyorum."

  "Tamam canım çok teşekkürler kendine iyi bak. En kısa zamanda görüşelim."

  "Sende kendine iyi bak. Evet en kısa zamanda görüşelim."

  Aramayı sonlandırdıktan sonra bütün dikkatimi telefonun ekranına vermiş bir şekilde Aylinden gelecek mesajı bekliyordum. Telefonumdaki gereksiz uygulamaları görünce sinirlerim bozulmuştu çünkü gereksiz şeyleri hemen atan veya silen biriydim. En kısa zamanda gereksiz uygulamaları silmek için kendime söz verdikten sonra beklemeye devam ettim.

  Birden gelen bildirim sesi telefona çok odaklandığım için beni korkutsada zaman kaybetmeden Aylinden gelen mesajı açıp gönderdiği numarayı "Onur" diye kaydettim. Eskiden olsa büyük bir ihtimal adını argo sözlerle beraber kaydederdim ama olgunlaşmıştım. Yaşadıklarım beni olgunlaşıtırmıştı...

  Olgunlaşmak zorunda bırakmıştı...

  Saate baktığımda sekize geldiğini fark ettim. Kadir ve Seda lunaparka gitmişlerdi. Çünkü Kadiri babasıyla görüşürmek istiyordum ve bunu süpriz olması gerekiyordu. Bu yüzden Kadir biraz evden uzaklaşırsa arkadaşlarımla daha rahat konuşurum diye düşünmüştüm. Aklıma ilk gelen kişi Aylin olmuştu çünkü Aylin, Onur ve benim liseden yakın bir arkadaşımızdı ama ben üniversiteye geçince sadece telefonla konuşabilmiştik.

  Tam odamdan çıkacakken yatağımın üstüne bıraktığım telefonuma bildirim geldi. Üşengeç bir şekilde telefonumu elime aldığımda mesajın Seda'dan geldiğini fark ettim.

Melis, Onur'un numarasını buldunmu? Eve gelelim mi artık?

Hadi gelin eve. Onur'un numarasını biraz önce buldum ama aramaya cesaret edemedim. Seninle bir ara ararız.

Olur tamam. Yarım saate ordayız.

Bekliyorum.

  Onlar gelene kadar bende acıkacaklarını düşünerek yemek yapmak için mutfağın yolunu tuttum. Ortaokuldan beri yemek yapardım ve yemeklerimi herkes çok beğenirdi. Yemekleri hızlı ve lezzetli yapabilen biriydim bu yüzden yirmi dakika içinde domates çorbası ve pilav yaptım. Geriye kalan on dakikada da mutlu olacaklarını düşünerek hemen basit bir kurabiye hamuru yapıp fırına verdim.

   Fırının kapağını kapattıktan hemen sonra kapı zili çaldı. Zamanlamam herzamanki gibi harikaydı. Yüzüme en mükemmel gülümsemelerimden birini yerleştirerek hızlı adımlarla kapıyı açtım. Kadir heyecanlı bir şekilde içeri girdi.

  "Anne biliyor musun lunaparkta çok çok çok eğlendik. Seda ablayla atlı karıncaya bindik, dönme dolaba bindik sonra elma şekeri yedik herşey çok güzeldi ama keşke sende gelseydin."

  "Bende evde size senin en sevdiğin çorba, pilav ve tarçınlı kurabiyeden yaptım. Hem sen üzülme bidahakine üçümüz beraber gideriz."

  "Oo Melis hanım bakıyorum yine döktürmüşsünüz. Yarım saat içinde bunları nasıl yaptın hayret ediyorum vallaha."

  "Yeni yaptim zaten soğutmayın sıcak sıcak yiyelim hadi mutfağa."

  Sedayla beraber hemen masayı hazırladık. Kadirde masaya çatal ve kaşığı yerleştirdi. Masadan çıt çıkmıyordu. Kadirin yorulduğundan dolayı konuşmadığını düşünüyordum. Çünkü normalde benim konuşkan oğlumun çenesi hiç durmazdı.

  "Kadir yemeğini bitirdiysen hadi uyumaya git. Bak saat dokuz olmuş."

  "Tamam anne benimde çok uykum gelmişti zaten. İyi geceler."

   Kadir benim ve Sedanın yanağına küçük birer öpücük bıraktıktan sonra uykulu bir şekilde odasının yolunu tuttu. Odasına girdiğine emin olduktan sonra Seda yanıma sokuldu. Onurla ilgili birşey söyleyeceği çok belliydi.

  "Onurla ilgili birsey söyliyeceksin dimi."

  "Ya sen ne zamandır aklımı okuyorsun?"

  "Kızım suratındakı o ciddi ifadeden anladım. Eğer ciddi bir mesele yoksa kolay kolay ciddileşmeyeceğini biliyorum."

  "Aman zaten birşeyi de anlama. Neyse ne zaman arayalım Onuru?"

  "Kadir odasına gitmişken arasak mı?"

  "Olur olur. Dur ben tedbir amaçlı gidip sessizce kontrol edeyim."

  "Sen, tedbir amaçlı, sessizce kontrol etmek. Ciddimisin sen yaa. Sakar bir insan sessiz olamaz bunu unutma. Sen masayı topla ben Kadire bakarım. Telefonum odamda kalmıştı onuda alıp gelirim."

  "Aman yardım edende kabahat. Yine bütün işi yıktın benim üstüme. Tamam ben toplarım masayı sen git."

  "Heheheee"

   Sessiz adımlarla merdivenlerden çıktım. Önce Kadirin odasına girdim. Üstünü örttüm ve alnına minik bir buse kondurdum. Uyuduğundan emin olunca da  sessizce odadan çıktım. Hemen yanda olan kendi odama girip telefonumu alarak hızlı ve sessiz bir şekilde mutfağa indim.

  "Kadir uyuyo."

  "O zaman operasyon bir tamam. Şimdi sıra operasyon ikide bu yüzden "go to the home"

  "Zaten evdeyiz yarım akıllı."

  "Amaan şurda ingilizce konuşup şekil yapak dedik boz hemen zaten."

  "Allahım ya şu kıza akıl bana da sabır ver yarabbim. AMİN."

   Koltuğa geçip telefonu elime aldım ve Onur'un numarasını açtım. Onu aramayı ve Kadiri onunla görüşürmeyi hiç istemiyordum ama babasıyla tanışmak Kadirin hakkıydı bu yüzden mecburen bunu yapmak zorundaydım.

  "A..arıyorum."

  "Araa."

  "Arıyorum."

  "Araa."

  "Arıyorum."

  "Zıkkımın kökü yani. Ara artık." Hoparlöre de al."

  "A...açt..açtı."

  "Konuşsana."

  "Alo Onurla mı görüşüyorum"

  "Buyrun benim siz kimsiniz?"

   O an sesi beynimde yankılanıp eski mutlu anılarımızın gözümde canlanmasına sebep olmuştu. İşte duymuştum o sesi... Bir zamanlar aşık olduğum, şimdi ise nefret ettiğim o sesi duymuştum...




Ben ve OğlumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin