"Ne? Nasıl?"
"Bilmiyorum ama onu oraya biri bırakmış olmalı."
"Peki kim! O kişi kim! Önce gümüş bir Maral gördüğünü söylüyorsun sonra da kılıcı bulup madalyonu yok ettiğinizi! Sence de bu kulağa saçma gelmiyor mu?! Dumledore'un senden fazla güvenebileceği tek kişi Snape ama zaten onu Snape öldürdü ve Snape bizden nefret ediyor o bir ölüm yiyen asla kılıcı getirmez! Gerçek Harry nerde!!!!"
"Ne! Bir dakika Dumledore'u Snape mi öldürdü!!"
"Evet onu gördüm kendi gözlerimle ve keşke kör olsaydım.Onu neden Snape öldürdü başka ölüm yiyen yok sanki."
"Olamaz!! Bu arada neden Snape'e taktın?"
"Sana dedim ki Dumledore Snape'e güvenirdi fazla güvenirdi.Ama düşünsenize size babanız gibi davranan bir adamı öldürüyorsunuz!"
Bende babama öyle davranıyordum.Acaba Bende onun içindeki duyguları öldürüyor muydum? Ama bunu hakediyordu Dumbledore'u öldürmüştü.Neden Peki? Sürekli bana onun tarafında olduğunu söyleyip dururdu.Sırf Lily'yi sevdi ve onunla bir zamanlar evlendi diye Harry'yi korumuştu.Peki şimdi neden söylediği şeylere inanmıyordum.Neden iyi biri olduğuna inanmıyordum.Onun beni sevdiğine neden inanmıyordum!!! Beni sevmeliydi.Ben onun kızıydım. Yokluğumu hissetmesini istiyordum.Benim gibi günleri saymasını istiyordum.Çığlıklar içinde ağlamasını istiyordum.En çokta beni sevmesini istiyordum.Baba sev beni!! SEV!! Beni koru! Yalnız değilim ama yalnız hissediyorum! Beni bul! Yanıma gel! Gülümse! Ama sadece bana gülümse! Mutlu ol! Ama benim için mutlu ol! Ağla! Ama benim için ağla! Savaş! Ama benim için savaş! Koru! Ama sadece beni koru! Yalnızlığımı gidermeme yardım et baba! Hep yanımda ol! Uyanınca günaydın de ve sıcacık kollarını bana dola! Uyumadan önce iyi geceler de ve alnıma sadece bana özel bir öpücük bırak! Burda yalnızız! Açız ve barınağımız çökmek üzere! Yardım et! Lütfen YARDIM ET!!!!
Çadıra girdim.Tavana baktım ve dolan gözlerimdeki yaşları geri götürmeye çalıştım.
"Hey Mione iyi misin?"
"Ben iyiyim Harry."
Harry'nin bana kardeşim demesini istiyordum.Gerçekten çok fazla şey açığa çıkacaktı.Ama kendime bir söz vermiştim.Bu sırlarımı ilk olarak Draco'ya anlatacaktım.Kendimi yatağa attım.
"Haritanı ödünç alabilir miyim Harry?"
"Şey tabi."
Çapulcu Haritasını alıp baktım ve gözlerimle babamı aradım.O artık onun olan odasında düşünselinin tam önündeydi.Sinirle haritayı kapattım.Dışarıya çıktım.
"Diğer hortkulukları bulmalıyız."
"Nerede olduklarını bilmiyoruz."
"Hayır onları bulmalıyız.Nerde oldukları önemli değil.Bakın Voldemort'un bir yılanı var adı Nagini'ymiş.Onu hortkuluk yapmış.Onu bulmamız zor olur.Çünkü bence Voldemort asla canlı bir hortkuluğu uzak bir yerde tutmaz."
"Başından beri hortkuluk yapması bir hataydı."
"Birimde buraya gelmemiz."
"Efendim?"
"Yok birşey.Hadi gidelim."
"Nereye?"
"Diğer hortkulukları bulmaya.Yani Hogwarts'a."
"Hogwarts'a geri mi dönücez? Hayatta Olmaz! Sana inanamıyorum Mione! Oraya gitmemeye karar vermiştik."
"Tamam şimdi de gitmeye karar verdik.Biz insanız Harry ve insanlar karar verirler ama verdiği kararlardan da dönebilirler."
"Yani?"
"Yani Hogwarts'a gidiyoruz aptal."
Ona bakıp güldüm ve o da bana güldü.
"Peki senin dediğini yapalım ama başarısız çıkarsak şunu bil sonu çok kötü..."
"Başarısız olmayacağız gelin hadi gideli..."
"Bunlarda ne?"
Asamı elime aldım ve Harry'nin yüzünü değiştirdim.Artık tanınmaz haldeydi.Gelen kişiler Fenrir Greyback ve birkaç ölümyiyendi.Bizi Malfoy Malikanesine götürdüler.Orda birkaç ölüm yiyen daha vardı.Babam onların arasında değildi.Ama Draco oradaydı.Dokunsanız ağlayacak gibi duruyordu.
"Hadi bak Draco.Sence bu o mu? Bu Potter'mı? Bunlarda onun saf arkadaşları mı?"
Draco yavaşça Harry'ye yaklaştı.Harry'nin yüzünü inceliyormuş gibi yaptı.Ama bana bakıyordu.
"Bilmiyorum onu bu yıl hiç görmedim."
"Peki ya arkadaşları? Onları tanırsın değil mi?"
Yavaşça bana yaklaştı.
"Seni seviyorum" diye fısıldadı kimsenin duyamayacağı bir şekilde.
"Bende seni seviyorum." dedim ben de kimsenin duyamayacağı bir şekilde.Sonra katı bir yüzle Bellatrix'e döndü.
"Bu o değil.Bu Granger değil.Bu Granger olsaydı tanırdım."
"Diğeri? Salak Weasley'mi?"
Bu sefer Ron'a yaklaştı.Biraz inceler gibi yaptı ve yine katı bir suratla döndü.
"Hayır değil.Bunlar altın üçlü değil.Hiçbir işimize yaramazlar teyze."
"Bekle Draco." dedi ve bana yaklaştı.
"Kimsiniz?!"
"Biz piknik yapmak için ormandaydık.Sonra siz ge..."
"İsmi neden söylediniz?!"
"B-benim kız kardeşim Hogwarts'a gidiyor ve b-bazı şeyler d-dolaşıyormuş.V-Voldemort'tan korkuyormuş.B-Bende arkadaşlarıma b-bunu anlatıyordum ama b-bir anda siz geldiniz."
"İsmin ne?!"
"İ-ismim mi? B-benim mi?"
"Uzatma!"
"B-ben."
Çocuklara bir bakış attım ve üçümüz de aynı anda asamızı çıkardık.Savaşmaya başladık.
"Kasamı kontrol edin!"
"Emredersiniz."
Arkadan bir ses duydum.Bellatrix neden kasayı kontrol etmelerini istemişti ki? Çocuklara yeniden bir bakış attım.Birbirimizin yanına geldik ve ordan hemen cisimlendik.Onları Diagon Yolu'na getirmiştim.
"Neden buraya geldik Mione?"
"Gringots'a girmeliyiz.Bellatrix'in kasasına."
"O kaçığın kasasına nasıl gireceğimizi söyler misin?"
"Tabikide çok özlü iksirle Ron."
"Peki onu nerden bulucaz?"
"Çantamı lütfen hor görme."
"Affedersin."
Çantamdan çok özlü iksiri çıkarttım ama iksir nerdeyse bitmişti sadece bir kişiye yeterdi.
"Şimdi napıcaz?"
"Sakin olun Harry sen pelerinini giy. Ben Bellatrix'in saçını koparmıştım. Ron senide birkaç büyüyle değiştiririm.Bi arkadaşım olduğunu söylerim."
"Harika ama pelerinin çadırda..."
Sinirli bir yüzle Harry'ye çantamı gösterdim.
"Aaa tabi tabi."
İksiri içtim ve bankaya girdik.
"Merhaba Bayan Lestrange."
"Kasama, girmek,istiyorum."
"Tabi parolanız?"
"Buna gerek olduğunu pek sanmıyorum!"
"Eğer parolanızı söylemezseniz seherbazları çağırmak zoru...Tabi kasanıza hemen gidelim."
Sanırım bunu Harry yapmıştı ona borçluydum.Kasaya girmiştik.Burda ki ne hortkuluk olabilirdi ki? Birden bir kupa gözüme takıldı.
"Hufflepuff'ın kupası."
"Ne?"
"Bence o onu almalıyız."
Kupa en yukarı raftaydı oraya giderken ayağımın bir yere çarptığını hissettim ve bir yere daha ve bir yere daha
"Olamaz!" dedim
"Burda Neye değerseniz çoğalıyor." dedi Ron
"Herm al şu kupayı!"
"Alamıyorum Harry!"
Elim kupaya gitti ama kupa düştü ve diğer tüm altınların arasına karıştı.
"Hayır!"
"Al şunu Herm!"
"Deniyorum!"
Altınların arasına karışan ve parıldayan kupayı gördüm.Oraya doğru resmen yüzdüm ve kupayı aldım.
"Çabuk! Çıkalım burdan!"
"Nasıl! Çıkışlar kilitlenmiş!"
"Burda mı kaldık Herm! Mione! Cevap versene!"
Bense ne Harry'yi ne Ron'u duyuyordum.Bir ejderha görüyordum.Evet şuan tam anlamıyla delirmiştim.
"Gelin!"
Bir anda ejderhanın üstüne atladım.Onlarda aynısını yaptı.Ejderhanın üstünde düşmeden durmaya çalışıyordum.Ejderha üstündeki camı kırdı ve bizi özgür bıraktı.Hepimiz bir anda suya düştük.Çantamı aldım Harry ve Ron'a kuru kıyafetler verdim kendime de bir tane çıkardım.Normal halime dönmüştüm.Ron da öyle.Şimdi yapmamız gereken sadece Hogwarts'a gitmekti.Kıyafetlerimizi ormanda değiştirdik.Sonra da Hogwarts'a cisimlendik.
"Aman Tanrım! Burası Hogwarts olamaz Çocuklar yanlış yere gelmişiz."
"Hayır Herm burası Hogwarts.İşte Snape'in yönettiği okul bu kadar olur."
"Senin baban sanki çok iyi yönetirdi de."
"Ne?"
"Evet kesinlikle demiştim."
Hogwarts'a baktım ve içeriye girmek için yürüdüm.Sonunda içeri girmiştik.Çok yavaş yürüyorduk.Bunu üçümüzde bildiğimiz halde inadına hala yavaş yürüyorduk.Değişen çok şey vardı.Babam gerçekten bu kadar mı kötüydü? Ölüm yiyenleri profesör yapacak kadar.Sonunda Gryffindor salonuna gelmiştik ama parolayı bilmiyorduk.Portreyi yumruklamaya başladım.
"Hey aptal kız Ne yapıyorsun kes şunu."
"Hey Neville! Luna!Ginny! Lavender! Parvati!"
Kapağı Neville açtı ama yüzü kanlar içerisindeydi.
"Hermione! Harry! Ron! Çocuklar altın üçlü! Onlar burda!"
Hemen heyecanla buraya gelen bir sürü insan gördüm.Ginny direk Harry'e sarılmıştı.Keşke Draco'da burda olsaydı.Sonra birkaç Slytherin'linin buraya geldiğini gördüm.Draco! Evet o da vardı! Hızla ona koşup sarıldım ve ağlamaya başladım.Oda bana sarıldı.Onunda ağladığını hissedebiliyorsun.
"Seni özledim Mione."
"Bende seni özledim Draco."
Diğer Slytherin'lilerin bizi izlediğini biliyordum.
"Sen nasıl bir Slytherin'liye sarılırsın?!"
Parkinson öfkeyle bana doğru geliyordu.Asamı çıkardım ama geri koydum.Kötü bir şey olmasını istedim.Kaydı ve düştü.
"S-sen?"
"O benim sevgilim Tamam mı!"
Şimdi herkesin bizi izlediğini biliyordum.Arkamı dönünce birinin daha beni izlediğini gördüm.
Babamı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Afraid To Lose You
Fanfic"Expecto patronum!" "Bunca zaman sonra hala mı?" "Her zaman." ||Severus Snape||