Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyordum.Onları geri götürmeye çalıştım.Ama asla başarılı olamamıştım şimdi mi başarılı olacaktım? Ordan hızla uzaklaştım.Babamın Arkamdan geldiğini biliyordum.En sonunda Nereye gidiyorum diye düşünmek aklıma geldi ve portreden içeri girdim.Ona neden sarılmamıştım.Hayır o Dumledore'u öldürmüştü.Neville bize birşeyler anlatıyordu.
"Birkaç ölümyiyici profesör oldu ve sürekli işkence laneti uygulayıp duruyor."
Dışarıdan bir patlama duyduk savaş başlamıştı.Hemen ordan ayrıldık diğer hortkulukları bulmalıydık.Kupayı aldım ve Harry'yide alıp sırlar odasına gittim.Ginny ve Ron'da diğerleriyle diğer hortkuluğun ne olabileceğini düşünüyorlardı.
______________________________
Harry bir diş getirdi.
"Bunu sen yapmalısın."
"Ne! Ben yapamam!"
"Yapabilirsin.Hiç yapmadın."
Dişi elime aldım ve bir anda kupaya geçirdim.Başımızdan aşağıya buz gibi sular döküldü.Bir anda sarıldık.
"Seni kızkardeşim gibi seviyorum Hermione."
"Zaten öyleyim Harry."
"Hı?"
"Yani Bende seni abim gibi seviyorum dedim."
Yeniden sarıldık.
_____________________________
"Eeeeeee birşey buldunuz mu?"
"Evet Rawenclaw'un kayıp diademi!"
"B-ben bir yere gidip geleceğim."
"Tamam dikkatli ol Mione."
"Hadi herkes sevdiği insanı bulsun." dedi Ron.
Bende öyle yapacaktım.Kalabalığın içinde onu göremiyordum.Nerdeydi? Onu birdaha Belki görmeyecektim.Yine ağlamaya başlamıştım.En sonunda onu buldum ve ona doğru koştum.
"Baba! Birdaha seni görmeyebilirim. Sadece şunu bil istedim seni seviyorum kim olursan ol."
"Ah kızım ben seni sevmiyorum mu sanıyorsun? Sen benim herşeyimsin."
"Lütfen dikkatli ol baba benim için ölme."
"Kimin için ölüyüm o zaman?"
"Lütfen seni göremedim. Tam..."
"153 gündür.İsteğini yaptım.Senin gibi günleri saydım."
"S-sen?"
"Şşşşt hadi gidip sevgilini bul."
Orda şaşkınca durdum ama dudaklarımla buluşan dudaklarla şaşkınlığım daha da arttı.
"Seni seviyorum asla unutma tamam mı?"
"Nasıl unutabilirim.Benimle gel."
"Nereye."
"Savaşmaya. Öleceksek beraber öleceğiz."
"Seninle heryere gelirim."
Son anda Nagini'nin buraya doğru geldiğini fark ettim.
"Draco!"
O da fark edince birden elimden tuttu ve koşmaya başladık.Büyüler savuruyorduk ama işe yaramıyordu.Aniden Neville gelip yılanın başını kılıçla kesti.
"Sana borçluyuz Neville."
"Arkadaşlarım için herşeyi yaparım.Bu arada diadem yok edildi ama şimdi sıra...Harry'de."
"Ne! Harry bir hortkuluk mu?!"
"Öyleymiş."
Harry ölmeye gidiyordu.Kendi elleriyle. Voldemort'a.
"Ama Voldemort en son Snape'le odasında bir şeyler konuşuyordu."
"Hayır! HAYIR!"
Hızla oraya doğru koşmaya başladım.
"Hey Herm ne oldu!?"
Odanın önüne geldiğimde sadec iki kelime duydum.
"Avada Kedavra!"
Gözlerim dolmuştu.İçeri girdim ama geç kalmıştım.Fazla geç kalmıştım.Voldemort'sa çoktan gitmişti.
"Hayır! HAYIR!"
Draco'nun da o an orda olduğunu biliyordum ama zaten şuan babam ölüyordu.Hemen oturduğu yere koştum.
"Neler oluyor Herm? Profesör Snape?"
"İYİ MİSİN?! BİR ŞEY SÖYLE! BABA! BABAAAAA!!!!!"
Draco'nun gözleri açılabildiği kadar açılmıştı.
"Hermione ben ben üzgünü..."
"Hayır ya önemli bir şey yok hemen geçicek o sadece hasta! Dimi baba! BABA!"
Hıçkırıklar içinde ağlıyordum.Gözlerinin açıldığını gördüm.
"K-Kızım."
"BABA!"
"M-melez prens. O b-benim."
O sırada babamın da ağladığını fark ettim.
"Al onları Mione'um."
Bir şişe aldım ve babamın gözyaşlarını şişede topladım ve babamın artık nefes almadığını gördüm.
"Baba! BABA!!"
Bu sefer gerçekten çok kötü ağlıyordum.Babamın yanına yattım.
"Bi gün bende orda olucam.Sirius'un Deli göz'ün annemin senin yakındada Voldemort'un orda olucağı yerde Bende olucam baba."
Ağlıyordum.Hala kesilmemişti.Şişeyi aldım ve düşünseline sinirle ilerledim.İçine gözyaşlarını döktüm ve başımı daldırdım.
_______________________________
"Ya seni ve kızını Karanlık Lord'a söylerim ya da Dumledore'u öldürürsün!"
"Hayır Malfoy! Yapmıycam! İkisini de!"
"O zaman bak neler oluyor.Hem sen ve kızın uzaklaşacaksınız Hem de Dumledore ölücek.
Lucius Malfoy babamın kılığına girdi ve Dumledore'u öldürdü.Benim o gün gördüğüm kişi babam değildi o Lucius Malfoy'du.
_______________________________
"Kılıç Severus."
"Tamam sahtesini dolaba koydum gerçeğini şimdi göle götürücem."
_______________________________
"Expecto Patronum!"
"Bunca zaman sonra hala mı?"
"Her zaman."
________________________________
O babam değildi. Lucius Malfoy'du. Ben babamla bu yüzden mi küsmüştüm? Kılıca göle babam mı koymuştu? Gümüş Maral babamın patronusu muydu? Harry annesinin patronusunun bir gümüş maral olduğunu daha önce söylemişti.Babam hala Lily'yi seviyordu.
"Kızım."
"Baba?! AMAN TANRIM!!! Sen n-nasıl?!"
"Porsuk balı içiyordum kanamalarımı tek durduran şey buydu."
"Ama ama sen h-hayattasın.Ama ben Voldemort'u öldürmeye gidiyorum!"
Bahçeye çıktım kimse yoktu.Herkes büyük salondaydı.Savaş bitmişti ve Voldemort ölmüştü.
"Harry?!!"
"Herm!"
"A-abi! S-sen?"
"Voldemort ölmemişti ve o beni değil benim içimdeki kendi parçasını öldürmüştü.Bu arada abi mi?"
"Harry s-sen ve b-ben kardeşiz."
"N-Ne!"
"Bak benim babam Snape ve bir zaman Lily'yle evliymiş ama ayrılmışlar gerisini zaten biliyorsun.O yüzden bizde kardeş sayılıyoruz."
"Aman Tanrım! Bu bir şaka mı?!"
"Ben ciddiyim."
"O zaman buraya gel küçük kardeş! Kardeş sarılması!"
İşte hep böyle mutlu olmak istiyordum.
_______________________________
"Annene çekmişsin.Zekan."
"Hayır sana çekmişim baba.Sen Melez Prens'sin ve annemin bilmediği büyüler biliyorsun bunları bana öğrettiğin için teşekkür ederim."
"Ne demek. Biliyor musun altın üçlüden gerçekten nefret ediyorum."
"Neden?"
"Çünkü Harry'nin gözleri,Ron'un saçı ve senin zekan bana Lily'yi hatırlatıyor.Benden ayrıldığı o gün..."
"Doğru kadını bulmak zaman alır baba ama ben sana yeterim."
"Lafımı ağzımdan aldın.Hadi gel bakalım babanın kucağına yat."
"Tamam."
Ve babamla beraber orda kaç saat kaldık Bilmiyorum ama şunu biliyordum mutluyduk hemde çok mutluyduk.Ne de olsa herşeye rağmen hayat devam ediyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Afraid To Lose You
Fanfiction"Expecto patronum!" "Bunca zaman sonra hala mı?" "Her zaman." ||Severus Snape||