-9

1.3K 120 42
                                    

Titreyen bacaklarımla okulun arkasına geldiğimde, derin nefes aldım. Saat 23:54'ü gösterirken, etrafıma bakındım. Okuldan müzik sesleri yükseliyordu. Bugün mezuniyet günüydü. Eğer tahmin ettiğim kişi çıkarsa, ne yapardım bilmiyordum. Lütfen, lütfen o olmasın.

Bana attığı fotoğraftaki siyah elbiseyi giymiştim. İçimden gelmişti ve biranda böyle bir şey yapmıştım. Uzun zaman sonra kalbimin hızlıca atan sesini duyarken, dudaklarımı ıslattım.

Müzik sesinin arasında duyduğum bot sesleriyle, duraksadım. Arkama dönmeden onun gelmesini bekledim. Yavaş adımlarla bana yaklaşırken, gözlerimi karşıya diktim. Tam arkamda durmuştu. Ne ben ağzımı açarak bir şey söyledim, ne de o. Rüzgar kokusunu burnuma getirirken neredeyse düşüp bayılacaktım. Bu kokuyu tanıyordum. Bu kokuyu seviyordum.

Duvardan destek almak için, sağ elimle destekledim. Tam arkamda iç çekişini duydum. "Hazal.." Pürüzlü sesi kulaklarıma ulaştı. Gözlerimi sıkıca kapattım. "Küçük kadın.." Yutkundum. Bot sesleri arasında ilerleyerek önüme geçtiğinde, gözlerim yemin etmişti sanki açılmamaya. Elime değen eliyle irkilerek bir adım geriledim.

"Gelme." Ağzımın içinde yuvarladığım kelime fısıltıyla toz bulutu olmuştu. Çocuksu sesi kulaklarıma tekrar ulaştı. "Ama bana sözün vardı." O böyleydi işte, çocuksu sesine kimse kıyamazdı. Gözlerimi araladığımda bana hüzünle bakan, kahverengi gözleriyle göz göze geldim.

Bir adım daha geriledim. "İstemiyorum." Kafamı iki yana salladım. Bir geri adım daha attığımda, taşa takılıp düşecekken benden önce davranarak belimden tuttu. Belimi kavrayan elleriyle, gözlerimi ondan kaçırdım. "Sen sözünü tutarsın Hazal." Kollarını sıkıca belime sardı, sanki kaçacakmışım gibi. Kollarımı boynuna sardığımda, titreyen dudakları yayvan bir şekilde gülümsemişti. Karşımda şapşal şapşal gülümserken, yutkundum.

Ağır ağır sallanarak dans ettiğimizi yeni yeni farkına varıyordum. Başımı utançla göğsüne koyduğumda, kalbinin atış sesleri kulaklarıma ulaştı. Çok hızlıydı, bu çok güzeldi.

"Gitmek istiyorum." Diye mırıldandım. "Elbette." Kulağıma doğru fısıldayarak, tek koluyla belimi büktüğünde tekrar göz göze gelmemizle dudaklarımı ısırdım. Kıvırcık sarı saçlarının arasında parlayan kahverengi gözleri kısıldı. "Elbette gidebilirsin, yıldızları sayalım." Dudakları kıvrıldı. "Bitince gidersin."

Hızlıca onu ittirdiğimde, affalayarak beni bırakmıştı. "İstemiyorum." Diye mırıldandım ona arkamı dönerken. "Seni istemiyorum."

"Sen kendini kötü hissetme diye yaptığım her şeyden ben kendimi kötü hissederek çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sen kendini kötü hissetme diye yaptığım her şeyden ben kendimi kötü hissederek çıktım." Biranda bağırmasıyla durdum. Titreyen sesiyle devam etti. "Bir kere olsun teşekkür etseydin, yine şikayet etmezdim. Beni sonu gelmez bencilliğinle tükettin."

Sinirle ona döndüm. "Benimle oyun oynadın!" Acı çeken gözleriyle bana bakarken, bağıran sesim kısılmıştı. "Beni kandırdın."

Dolan gözlerini elinin tersiyle sildiğinde, küçük bir çocuktan farksızdı. Eski günlerdeki gibi koşarak ona sarılmak istedim.

"Seni kandırmadım Hazal." Acıyla gülümsedi. "Ben sana sadece aşık oldum, başka bir şey yapmadım ki ben." Yavaş adımlarla bana doğru gelirken, bu sefer kaçmadım.

Tam önümde durduğunda gözlerimi kapatarak "Umut." Diye fısıldadım. Kollarımı kocaman açarak "Şimdi sadece eski günlerde ki gibi sarılalım, lütfen." Beni kollarının arasına aldığında, başımı göğsüne koydum. Özlediğim kokusunu içime çekerek "Sonra her şeyi en başından anlat."

Küçük Kadın • TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin