2.Bölüm

9 0 0
                                    

Damla Karahan

"Melissa hadi uyan , okula geç kalacaksın. "

Yarım saattir yatağından kaldırmaya çalıştığım kardeşim resmen uyanmamaya yemin etmiş gibi inatçıydı.

"Bak bende senin yüzünden işime geç kalıyorum ama ."

Melissa şaşkınlıkla kafasını yastıktan kaldırıp bana baktı ve uykulu gözlerini elleriyle ovuşturdu.

"Ben güzel bir rüya mı gördüm yoksa sen iş mi buldun?"

Küçük kardeşim şaşkınlığı beni güldürmüştü saçlarını okşadım.

"Evet iş buldum , hadi kahvaltı hazır önce kahvaltı yap sonra üstünü giyin bende işe gitmek için hazırlanayım artık."

Dedikten hemen sonra Melissa küçük çıplak ayaklarıyla yataktan çıktı onun bu halleri beni çok güldürüyordu,  belki de o olmasa gülmeyi bile unutmuş olacaktım. Bazen Melissa yanımda olduğu için yükümü bir hâyli ağır hissederken çoğu zamanda kardeşim olduğu için dünyanın en şanslı insanı hissediyordum kendimi.

Kısa bir duş için banyoya girdim. Duşumu aldıktan sonra saçlarımı taradım ve kuruttuktan sonra dağınık balık sırtı ördüm saçlarımı . Dün iş yerinden vermiş oldukları kıyafetlere baktım,  iş gereği bunları giymem zorunluymuş. Daha önce burada çalışıyor olan kadın da aynı şeyleri giyiyormuş.

Siyah kalem etek ve beyaz dar gömlek bir de siyah topuklu ayakkabılar, normalde asla tercih etmeyeceğim bir tarzdı ama iş gereği mecburdum. Bugün belki de aylar sonra ilk kez umutla uyanmıştım, çünkü dün Yağız Bey ile yapmış olduğum görüşmeyi saymazsak danışmadaki Oğuz Bey ile yaptığım görüşme çok güzeldi,  bana yardımcı olmuş her şeyi anlatmıştı bugün ekstra öğreneceğim şeyler de çok da zorluk çekmeyecektim sayesinde ve buradan alacağım para kardeşimi ve kendimi geçindirmem için oldukça iyi bir miktardı.

Melissa çoktan evden çıkmıştı okulu yakın olduğu için aklım onda kalmıyordu,  kendi başına gayet gidebiliyordu. Sürekli çalışıyor olduğum için malesef onunla ilgilenemiyordum, sadece izin günlerimde genelde ben götürürdüm yetmiyordu biliyordum ama bununla bile çok mutlu oluyordu. Saate baktığımda 7.30u gösteriyordu,  işe yetişmek için yarım saatim vardı ve zaten yürüme mesafesiyle ancak yetişebilirdim. Ne yazık ki, tartışmalı ayrıldığım iş yerinden içerideki paramı vermedikleri için otobüse bile binecek kadar param yoktu ama çok sabırlı bir insandım. Bu günlerin de geçeceğine emindim, diğer iş yerinde bana asılan müşterinin kafasında bardak kırdığım için suçlu ben olmuştum. Asılma yı geçmiş artık haddini aşıyordu,  çizgiyi geçtiği için daha fazla sabredememiştim.

Uzun bir yolu kulaklıklarım sayesinde atlatmıştım, müzik olmasa ağrıyan ayaklarım beni buraya kadar getiremezlerdi. Bu tür ayakkabılara hiç alışkın değildim ve maaşımı alana denk bunlarla her sabah yürümek zorundaydım,  yanımda yedek ayakkabı getirsem bir dahaki sefere çok iyi olacaktı. Güngören Holding büyük kapıdan girdim , danışmadaki Oğuz Bey bana selam verince bende ona samimi ama küçük bir başımı eğmeyle selam verdim.

"Sanırım bugün Yağız Bey'in sekreteriyle görüşmem gerekiyor ."

Dediğimde anlamadığım bir şekilde yüzünü buruşturdu, ve isteksizce önunde duran kağıda baktı .

" Selma Hanım ile, Yağız Bey'in bu makamda olan insanları ilk günden o kadına yönlendirmesi hiç hoş değil.  Daha ilk günden tüm çalışanlarımızı sevimsiz suratıyla kaçırdı. Senden önceki herkes şu kapıdan koşa koşa kaçtığı için en son çareyi gazeteye ilan vermekte bulduk."

Normalde biri bir insan için bu şekilde konuşuyor olsa her kim olursa olsun sinirleniyor olurdum ama o kadar samimi söylemişti ki gülmeme engel olamamıştım,  sonra yanlış bir şey söylemiş gibi eliyle ağzını kapattı.

"Aramızda kalacak dimi? "

Dedi tedirgin sesiyle , bende olumlu anlamda başımı salladım daha sonra koltuğunda eski rahatlığına kavuştu. Ve önündeki kağıdı bana verip her şeyi bir bir tarif etti, ben sadece Yağız Bey ve Selma Hanım'a hizmet verecekmişim. Yağız Bey kaçta işten çıkarsa bende o zaman çıkacakmışım ,  saçma ama bazen ihtiyacı olabiliyormuş.

"Işte Selma Hanım ve Yağız Bey de geldiler ."

Dediğinde arkamı dönmüştüm.  Selma dediği kadın yanılmıyorsam şuan Yağız Bey ile kapıdan giren kadındı ve aşırı bir güzelliği vardı üstünde taşıdığı her şeye tonlarca para döktüğü konusunda adım kadar emindim. Yürümesi bile ihtişamlıydı. Ama suratında ne yaparsan yap memnun olmayacak bir ifade vardı,  güzel ama huysuz kadınlardan hiç hoşlanmazdım ama insanlar sorun etmezdi zaten çok güzel olduğu için huysuzluğu hep geri planda kalırdı.  Mesela ben ne yaparsam yapayım göze batardım çünkü kusurlarımı geri plana atacak bir güzelliğim yoktu.

"Günaydın Yağız Bey, Damla hanım bugün dediğiniz gibi iş başı yapacaklar ben gerekli her şeyi anlattım zaten kendisi bir çok yerde çalıştığı için daha önce kısa süre içinde alışır. Gerekli her şeyi anlattım ama Selma Hanım eklemek istediğiniz bir şey var mı?"

Selma Hanım, gerçekten kadın gibi kadındı. Ben onun yanında zaten ancak ona hizmet edecek ucuz bir hizmetçi olurdum diye düşündüm.  Yağız Bey bana dün bana olumsuz bakarken nedense bugün daha bir olumlu bakıyordu,  ya da bana öyle geliyor olabilirdi ama gözlerinin içi parlıyordu  belki de Selma kadar güzel bir kadının yanında olduğu için olabilirdi.

"Hoşgeldin Damla , daha önce böyle yerlerde bulunduğunu zannetmeyerek konuşuyorum ki burayı  daha önce çalıştığın yerlerle bir tutmayarak işini yap her zaman . Burası oyle basit bir yer değil ve burada en düşük mevkide sen olsan bile senin bile bir ağırlığın olmalı. "

Sanki beni aşşağalar gibi bir ses tonu vardı ya da ben kendi içimde sürekli kendimi eziyor olduğum için mi bana öyle geliyordu. Onun bu kırıcı cümlelerinden hoşnut olmamış gibi Yağız Bey ters bir bakış attıktan sonra ikisi de odasına çıkmak için asansore bindi. Bende zemin katında olan mutfağa yöneldim .

Mutfakta yemek yapmakta olan yaşlı bir kadından başka kimse yoktu. Anladığım kadariyla ben mutfakta durmayacaktım çay kahve hizmeti hariç Yağız Bey'in ayak işlerine de ben koşturacaktım.

"Yağız Bey'in kahvaltısı masada, ilk gün torpili ben hazırladım ama bundan sonra öğrenir sen halledersin."

Kadının sesiyle gözlerimi masaya çevirdim ve  gerçekten tepside az ama öz bir kahvaltı duruyordu.

"Çok teşekkür ederim."

Dedikten sonra büyük bir minnettarlık duyarak tepsiyle beraber asansöre bindim ve 8e bastım .

Türk kahvesi , 2 tane haşlanmış yumurta peynir zeytin ve salam. Her şeyi anlamıştım ama türk kahvesi ? Sabah sabah kahve içmesi bana gerçekten saçma gelmişti, zenginlerin icatları işte diye düşündüm . Ve asansörün kapısını açtım. Kapıyı tıklakttıktan sonra içeri girdim.

" Şey , Yağız bey kahvaltınız hazır."

Kafasını elinde tutmakta olduğu kitaptan kaldırdı Suç ve Ceza güzel kitaptı. Eliyle işaretine uyup tepsiyi masanın üzerine bıraktım .

Tam kapıdan çıkacakken Yağız Bey'in o net sesini duymuştum.

"Bir dahaki sefere kendin hazırlasan daha iyi olur , ve kahvemde köpüklü olacak."

Patron YarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin