12. Cinayet

497 61 92
                                    

O gün Baekhyun bana bütün hislerini söylemişti. İçinden geçirdiği her şeyi bir bir suratıma vurmuştu. O zaman gözlerimden neler düşündüğümü duymasını anlamıştım.

Tuhaf bir histi. İnsanın gerçekten içinde tuttuğu hisler tuhaftı. Dışarıya çıkmasını beklerlerken kendini sürekli yıpratman zordu. Zorlu bir süreçti. O gün Baekhyun içinde biriktirdiği her şeyi söylemişti.
Ama benim cevabımı duymadan, düşündüklerimi bilmeden.

Gözlerime bile bakmamıştı. Belki de orada göreceği duygulardan korkmuştu. Ben bile neler hissettiğimi beler düşündüğümü bilmezken onun bundan korkması doğaldı. Ama belki baksaydı, her şey farklı olurdu.

Ama nedense içimde beni kemiren duygular Baekhyun'un bu yaptığının bir veda olduğunu düşündürtüyordu. Söyledikleri sanki her şeyin biteceğine işaretti. Son öpücü ise sessiz bir vedaydı. Ona ne cevap vereceğimi bilemeden arkasını dönüp gittiğinde sadece bağırmakla yetinmiştim. Ne yapmam gerektiğini bilemeden orada dikildiğim her süre Baekhyun benden biraz daha uzaklaşmıştı.

O gece eve gitmeyeceğine bilsem de onun evine gitmiştim. Koca evde tek başıma belki gelir umuduyla beklemiştim. Ama bu bekleyiş düşünmeme yarar sağlamıştı. Bir şeyler planladığını biliyordum. Cenazeden sonra telefonla konuştuğunda kulak misafiri olmuştum. Kelimeleri anlamasam da sinirli olduğu anlaşılıyordu.

İşte o an Kim Soo'yu durdurmaya kalkmasından korktum. Ertesi gün onu bulana kadar onu aradım. Bir yandan telefonunun sinyalini takip ettirirken, bir yandan da onu her yerde arıyordum.

En sonunda merkez onu bulduğunda kendimi o otoparka nasıl attığımı bilmiyordum. Üstelik ışıkların kapalı olması korkmama sebep olmuştu. Ama gördüğüm sahne ise tüylerimi ürpertmişti. Baekhyun silahını Kim Soo'ya doğru tutuyordu. Ateş etmesine izin veremezdim. Kendisini bir katil yapamazdı. Çözümü bu değildi.

Bağırışımın ona etki edip etmeyeceğini bilmiyordum ama beni duymuştu. Duyması ile hareketleri yavaşlamış, donmuştu. Onun yanına gittiğimde yüzü perişan bir haldeydi. 'Neden geldin?' der gibi bakıyordu.

Bense ona o gün söyleyemediğim bütün duygularla bakıyordum. Her şey normale dönebilirdi. Ama Kim Soo'nun saldırısını gören Baekhyun beni korumak için önüme geçmişti. O an içimdeki onu kaybetme korkusu bir anda bir daha ortaya çıkmıştı. Beni korumak için kendisini feda etmişti ve ben hiçbir şey yapamamamıştım.

Kollarıma düştüğünde ağlamaktan ve onun ismini sayıklamaktan başka yapabildiğim bir şey yoktu.

Minseok'ların sesini duyduğumda kendime gelebilmiştim. Gelen ambulans ile Baekhyun hemen hastaneye götürülmüştü ama ben olduğum yere çakılmıştım. Benim yüzümdendi. Benim yüzümden bu haldeydi. Ona daha farklı davransaydım böyle olmayacaktı ama artık çok geçti. Chen bana r tokat attığında sadece ona bakmak ile yetinebilmiştim. "Kalk!" diye bağırdığında Baekhyun'un yanına gitme isteğim bana güç vermişti.

Ameliyat uzun sürdü. Bıçaklanma önemli bir hasar bırakmamış olsa da kafasına yediği darbeden dolayı beyninde sıkıntı olma durumu olabilirmiş. Ameliyattan çıktığında doktor bir şey söyleyememişti. Uyanmasını beklemekten başka çaremiz yoktu.

O günün akşamında başka bir cinayet daha işlendi. Bulunduğumuz şehre uzak bir yerde bir kadın cesedi daha bulundu. Bez bebek cinayetlerinin devamıydı. Şifre çözüldüğü için olay yerini incelemekten başka bir şey yapılamamıştı. Çünkü sıradakinin kim olacağı asla bilinemeyecekti. Ta ki sıra bana gelene kadar. Ertesi gün sabah sonunda Baekhyun uyanmıştı.

Doktorlar bunun tahminlerinden erken olduğunu söylemiş olsa da Baekhyun bildiğimiz Baekhyun değildi. Kafasını tutarak doğrulduğunda direk onun yanına gitmiştim.

I Hear You 八 BaekyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin