Eylül striptiz kıyafetleriyle merdivenden aşağı iniyordu. Şaka lan şaka.
Garson önlüğü giymiş bir adet Eylül ile karşı karşıyaydım. Yanıma geldi. Lavanta kokusu burnumu dolduruyordu.
"Ne istersiniz?" Ha? Beni buraya müşteri olayım diye mi getirdi?
"Eylül yine saçmalıyorsun?"
"Ben burada çalışıyorum. Biraz çalışmam lazım. Sonrasında izin kopardım. Sen sadece bir şeyler içip bir saat burda takıl. Arada yanına uğrayıp anlatacağım."
"Neyi anlatacaksın?"
"Siparişinizi alabilir miyim?" Biraz suratına böm böm baktıktan sonra konuşmaya başladım.
"Sıcak çikolata." dedim. İçeri geçti. Yanıma 23 yaşında bir genç adam gedi. Girişte bana selam veren kumral çocuğa işaret çaktı. Oda müzik kutusunun yanına gidip şarkı açdı. Oturduğum 3 kişilik bir masaydı. Genç adam karşımdaki sandalyeye geçip oturdu.
"Merhaba" dedi ve elini uzattı. Güven veren bir sesi vardı.
"Merhaba."
"Eylül'ün sevgilisi misin?"
"Ne? Hayır."
"Hmm. Peki. Eylül belki bahsetmiştir. Burası pek bilinmez. Sadece gençlere hitap etmesi için ben yaptırdım. Küçüklükten kalan bir hayalimde kafe açmak. Genelde 12-20 yaş arası kişiler gelir buraya. Huzuru bozcak insanlara söylememek için sır gibi saklar müşterilerimiz. Yani anlayacağın çoğu zaman müşteriler sabittir. Eylül buraya çok sık gelirdi. Onuda bizimle bir arkadaşı tanıştırmıştı. İkisi beraber buraya çok sık gelirlerdi. En sonunda onlara çok güvendiğim için iş teklif ettim. 14 yaşından berri burada çalışıyor. Çok ilginç değil mi? Yanındaki arkadaşı taşındı ama ı devam etti. Bunları sana anlatmam bizi daha iyi tanıman. Sonuçta artık sende Eylül ile geldiğine göre bizim sabit müşterilerimizdensin. Eylül seni davet ettiğine göre yakın olmalısınız. Buraya daha önce getirdiği 3. kişisin. Neyse kendimi tanitim. Ben Mehmet." dedi bir çırpıda. Gülümseyerek, sevecen ve güven dolu bir tavırla konuşuyordu. Şu sabit müşteri saçmalığını pek takmadım. Daha önce beraber çalıştığı kişide pek umrumda değildi. Kızdır muhtemelen, çünkü erkeklere çok soğuk davranıyor. Asıl takıldığım nokta beni özel görüyordu. Beni buraya hetirmişti. Düşüncelerimden ayrılıp ortama geri döndüm.
"Tanıştığıma memnun oldum Mehmet Bey. Ben Yağız."
"Mehmet Abi diyebilirsin Yağız." dedi ve yine gülümsedi. O sırada Eylül elindeki şirin tepside duran sıcak çikolatayı getirdi. Neden sıcak çikolata istedim ki. Bu sıcakta bunaltırdı beni. Eylül masaya bardağı bıraktı.
"Afiyet olsun. Mehmet Abi umarım ona fazla detayları anlatmamışsındır." dedi Mehmet abiye dönerek.
"Hayır canım merak etme." dedi gülümseyerek. Aralarındaki abi kardeş sevgisi çok belli oluyordu.
"Teşşekürler." dedim araya girerek.
"Sıcak çikolatan bitince gidebilirsiniz." dedi bir kıyak geçerek.
"Teşekkür ederim Mehmet Abi ama gerek yok Bora tek başına zorlanıyor." Kumral çocuğun adı Boraymış demekki.
" Bu gün pek müşteri yok zaten. keyfine bak." diyip göz kırptı.Sıcak çikolatamı yudumlarken Eylül başka bir müşteriye gitti. Burda gülümsüyordu. Ama gülümsemesi soğuktu. Her zaman olduğu gibi. Sıcak çikolatada cidden güzelmiş. Beş dakika sonra Mehmet Abi ayağa kalktı.
"Benim kalkmam lazım. Tekrardan tanıştığıma memnun oldum." dedi ve elimi sıkıp gitti. Sıcak çikolatam bittiğinde Eylüle baktım hala genç müşterilerle ilgileniyor, sohbet ediyordu. Benden ayağa kalkıp kasaya ilerledim. Kasada Bora vardı. Cüzdanımı çıkaracakken Bora atladı.
"Lütfen, bu bizden. Bu arada ben Bora." diyip gülümsedi. Burda herkes bu kadar pozitifken Eylül'ün burada ne işi vardı? Ben onun hislerinin olduğuna bile inanmamaya başladım. Gözleri dolar ama ağlamaz. Gülümser ama soğuk bir şekilde. Kızar ama sakindirde. Daha bakalım nasıl garipliklerini görücez. Daha fazla Borayı bekletmeden bende sohbete başladım.
"Bende Yağız." sıcakkanlılığıö sayesinde herkes tarafından sevilirdim
"Eylül ile nerden tanışıyorsunuz?" dedi meraklı gözlerle.
"Alt komşum. Kaç yaşındasın?" dedim konuyu dağıtmak istiyordum.
"17 sen?"
"17"
"Hangi lise?"
"Yeni taşındık. Özel liseye gideceğim.Sen?"
"Atatürk Lisesi" daha önce duymuştum. Ankaranın iyi liselerinden olmalıydı.
"Eylül'den bahseder misin biraz? Biz yeni tanıştık ve onu tanımam için bana müsade etmiyor."
"Ben buraya lise 1 de harçlığımı çıkarmak için başlamıştım. O zaman tanıştık onunla. 3 kişi çalışıyorduk. Eylül ben ve bir kişi daha-."
"Bir kişi daha ?"
"Kusura bakma ondan bahsedemem. Eylül bu konuda çok hasas. Eğer sana kendini tanıtmadıysa ondan hiç bahsedemem."
"Peki, sen devam et."
"İşte tanıştıktan sonra baya yakın arkadaş olduk. İnsanlarla arkadaşlık kurmayı sevmez. Ama yinede sözü geçen birisidir. Erkek gibi kızdır." dedi ve kahkaha attı."Zaten iki tane dostu var. Biri ben biri de Yaren. O da oturduğu siteden. Onunla da geçen sene tanıltırdı bizi. Farkettiysen çok soğuk bir kızdır. Onu 2 senedir hiç gerçek anlamda güldüğünü görmedim."
"Evet anladım, teşekkürler. Peki bu kadar soğuk olmasının sebebi ne ?"
" Ya diyorum ya. İnsanlarla hiç iyi anlaşamaz oldu son iki senedir. Sadece yalandan mutlu ve hoş sohbet davranıyor. Bir de onu aile ziyaretlerinde görüceksin. Bir anda değişip o siyah hali rengarenge dönüşür. Ailesiyle anlaştığını söyledi. Hanım hanımcık kız rolü karşılığında bu bebeği aldılar ona." diyerek motoru işaret etti.
"Peki iki senede ne değişti bu kadar kötü olacak."
"Sen ona kötü mü dedin? O tanıdığım en güçlü kız. Tabi en duygusuzda."
"Hayır yani onu bu kadar yıkma sürükleyen ne oldu?"
"Bundan bahsetmem doğru değil, üzgünüm."
"Yinede teşekkür ederim." dedim tam arkamı dönecekken aklıma bir soru daha geldi."Hangi okula gidiyor peki?"
"Oda benimle Atatürk Lisesinde."
"Dedikodumu mu yapıyorsunuz?" diyerek Eylül daldı aramıza.
"Ya öyle. Sen kendini tanıtmayınca bende bir araştırma yapayım dedim"
"Bora?"
"Merak etme canımın içi, senin istemediğin hiç bir şey söylemedim."
"Teşekkür ederim. Biz çıkıyoruz, söz başka zaman da ben tek idare ediceğim." diyip yanağına öpücük kondursu. Yoksa bunlar sevgili miydi? Yada Eylül sürtüğün tekiydi. Belki de kardeş gibiydiler? Aman umrumda değil.
"Lafımı olur tektoşum." diyip kahkaha attı Bora. Tektoş ne la? Eylül'e baktım ve ilk kez onunda bir insan olduğunu düşündüm. O soğuk bakışları kafenin sıcaklığında yok oluyordu. Boraya el sallayıp önden yürüdü. Sanki ben yoktum. Sanki o erkekti ben kızdım?!
"Kullanmak istiyor musun?"
"Bu fırsatı bir daha yakalayamam o yüzden evet." diyip gülümsedim. Ama onun bakışları yine anlamsızlaşmıştı.
"Şimdi seni Ata Kule'ye götürüyorum. Eve dönelim. Motorsikleti bırakıp otobüse binelim."
"Tamam patron."
~
Merhaba arkadaşlar! Okuyucu sayısısının artması için arkadaşlarınıza önerirseniz sevinirim. İyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMŞU
Romance"Seni metroda görmüştüm."dedim nazikçe. "Harika(!)" diyerek beni bir kez daha tersledi. "Neden bu kadar soğuksun?" "15 dakika önce tanıştığıma bi erkeğe ancak bu kadar sıcak olabilirim."dedi. Zor kızı oynuyordu.