Havaalanına giderken bu olanlara anlam veremiyordum.Delirdiğimi sanmıyorum ama bu düşündüklerim hiç de mantıklı değildi.Sürücü koltuğunun yanında oturan Lucas bile düşünüyormuş gıbi gözüküyordu.Ona baktım.
''Sence?'' dedim.Bana hala delirmişim gibi bakıyordu.
''Böyle bir şey imkansız Dione''Bakışlarından bana acıdığını görebiliyordum.
''Uzun zamandır ilk defa mantıklı konuşuyorsun ama bu sefer de canımı sıkıyorsun.''diyerek hızımı arttırdım.Saat 6 da uçak kalkacaktı ve yarım saatım kaldı.
***
Nihayet uçağa binip koltuğuma oturmuştum.Lucas benimle gelmek istemedi.Onu korkutmuş olmalıydım.Ben de kendımden korkmuyor değilim aslında.Bir de cam kenarı olsaydı ıyı olurdu yerim.12 saat nasıl geçecek hiçbir fikrim yoktu.Çok acıkmıştım.Hostesin verdiği yemeği alıp yemeye koyuldum.Sağımda ve solumda oturan amcalar neredeyse ellerindeki yemeği bana vereceklermiş gibi baktıklarında normal insan gibi yemeye gayret ettım.Yemeğimi bitirdikten sonra da güzel bir uyku çekip işime odaklanacaktım
Uçaktan indiğimde acayip öfkeliydim.12 saat boyunca sadece bırkac saat uyuyabılmıstım.Yanımdaki amcalar öyle bir horladılar ki uçaktan atlamamak için zor tuttum kendimi.
Hallasan national park 'a giderken epey yürümem gerekti.Doğanın içine yapılmış tahta yoldan ilerlerken oraya vardığımda gerçekten bunu sorgulamak isteyecek miydim?Bilmiyorum sadece boş umutlardan fazlası vardı elimde.Yanlış olmayacak kadar güçlü bir enerji hissetmiştim.Mağaranın girişini görebiliyordum.Buraya bakınca eski günler aklıma geldi.Yüce bilgeden ders aldığım ve kaçarken burayı rast gele bulduğum.
Kocaman bir nefes aldım ve mağaraya girdim.Ama burası turistlerin de girebildiği ön kapıydı.Geçen sefer mağaranın içine bir delikten düşmüştüm.İlerlemeye başladım.Çok fazla insan yoktu bu benim için iyiydi.Engebeli zeminde yürürken mağaranın girintili çıkıntılı sarkıtları güzel bir uyum sergılıyordu.Göz alıcıydı ama bana gereken bu değildi.İnsanlar belli bir uzaklıktan sonra geri dönüyorlardı.Rehberleri onlari tehlikeli olduğu konusunda uyarıyordu.Ben yürümeye devam ettim.Tünelin sonu gelmiyordu.Karanlıkta ilerliyordum.Tünelin sonundan hafif bir su sesi duydum.Sevinç çığlığı atarak koştum.Ve karşımdaydı o büyüleyici yer.Parlak masmavi suyu olan göl ve kenarlarındakı buzdan aynalarr...
Hemen karşısındakı el işareti olan kapıya koştum.İttirdim ve gözlerimi kapadım.Birkaç dakika sonra hızla yere çakıldım.İçimi büyük bir heyecan kaplamıştı.Gözlerimi açtım ve Glanstikteydım.Kalktım ve ormanın içinden gökyüzüne baktım.Kıpkırmızı.Biraz heyecanlı biraz da emin olmayan adımlarla glendora gidiyordum.Evinin yolunu hatırlıyordum.Anne ve babamı görmeye nıyetım yoktu.Pek ısınamamıştım onlara.Bu ormanın dışına çıkmadan dünyaya geri dönecektim.Takip ediliyor muşum gibi hissettim.Tabi ya!Buraları Glendor un alanıydı.Her şeyden haberdar olurdu.Yavaşça arkamı döndüm.Bıraktığım gibiydi.Aynı ihtiyar.Beni gördüğüne şaşırmamış gibiydi.Tam tersine bekler gibi.
''Merhaba.Size soracaklarım var usta.''dedim gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ALEVİ:VAROLUŞ
FantasyEski rüzgarlar esmiyordu artık.Dione acısıyla yaşamaya başlamıştı. Ama her şey yeni başlıyordu.Uçurumdan düşmüş umudun bir dala tutunuşu...