Tahmin ettiğim gibi Tom beni görünce eski çirkin bakışlarından birini attı. Benim yerime başka garson almıştı. Beni tekrar işe almak istememişti.Gerçekten canımı sıkmıştı bu durum. Gökyüzüne bakarak yolda yürürken acıktığımı hissettim.Aslında acıkmaktan öte, midemden sesler geliyordu.Bulunduğum yol üzerinde kafeler vardı.Hatta birinin çiçek desenli rengarenk masaları vardı.Eskiden olsa oturur, orada kitap okurdum ama şimdi dikkatimi kitap okuyacak kadar toplayamıyordum. Aslında hepsine tek tek garson ihtiyaçlarının olup olmadığını sorabilirdim. Caddede öylece bakınırken Alexi yi gördüm. Hasta gibi görünüyordu. Parlak sarı saçları bile boyası akmış gibi gözüküyordu. O kadar solgundu ki alıp hastaneye götüresim geldi.Arkasından seslendim fakat duymadı.Yalpalayarak yolun sonundan sağa saptı.Aceleyle peşinden gittim. Ufak bir çantacıya giriyordu. Hastayken çanta alacak kadar delirmiş olamazdı.Kapının önünde beklemeye başladım. Alexi gerçekten tuhaftı. Onunla yakın değildik ama sonuçta komşumdu arada sırada konuşurduk. Yerdeki yıldız şeklindeki taş bloklara bakmaktan sıkılmıştım.Yaklaşık on dakikadır çantacıdaydı. İçeri girmeye karar verdim.Kapı kolunu yavaşça ittirdim.İçerisi tuhaf bir şekilde kokuyordu. Sanki birileri tütsü yakmıştı. Eski püskü çantalar vardı içeride. Koleksiyon için alınabilirlerdi ama hiç hoşuma gitmemişti bu durum. Küçücük dükkanda kimse yoktu az önce içeri giren Alexi neredeydi acaba. Eski çantaların arkasından fısıldamalar duymaya başladım. Birkaç adım atmamla çantaların arkasından bir kapı açılması bir oldu. Gizli kapının ardından çıkan yaşlı adam bana baktı ve ardından kapıyı kapattı. Kasadaki yerine geçen adam aşırı derecede rahat ve kaygısızdı.
''Afedersiniz bayım, az önce bir arkadaşım buraya girdi. Acaba o kapının olduğu yerde mi? Yoksa iki kısımlı bir dükkan mı burası?'' Adam gözlüklerini taktı ve önündeki defteri açtı.
''Buraya öyle biri girmedi.Ben kimseyi görmedim.İçerideki odamda dinleniyordum.Dükkan burasından ibaret.''Ellerimi masaya koydum.
''Hayır yanılıyorsunuz. Sarışın bir kız girdi az önce içeri. Dışarı çıkmadığından eminim. Bana yalan söylüyorsunuz.''Yalan söylediğinden emindim fakat aklını okuyamıyordum. Güçlerim üzerinde çalışmam gerektiğini anlamıştım artık. Sezgilerim körelmişti. Ya bu adam Alexi yi içeride saklıyorsa ya ona bir şey yaptıysa?
''Yalan söylemiyorum. Seni ilgilendirmeyen işlere burnunu sokma.''Tehdit eder gibi konuşmasından iyice kuşkulanmıştım.Geriye doğru iki adım attım ve gizli kapıya yöneldim.
''Orada dur! Durmassan bu düğmeye basarım ve burası polis dolar.'' Adama doğru baktım ve eli masanın altındaydı. Yaşlı kadının ölmesinden dolayı zaten sorgulanmıştım burada da yakalanırsam beni bırakmazlardı.Olduğum yerde durdum ve Alexi diye seslendim. Ses yoktu. En ufak bir fısıldama bile olsa duyabilirdim.Yavasça dükkandan çıkarken yaşlı adamın bana baktığını biliyordum. Kafamı sallayarak dükkandan çıktım. Kendimden şüphelenmeye başlamıştım. Acaba yanlış mı görmüştüm. Yaşlı adamın yalan söylediğinden de emindim. İki arada kalmıştım. Kuytu sokağın ucunda onu gördüm. Dükkanın önündeydim ve o da sokağın ucunda bu tarafa doğru geliyordu. Tomoe buraya doğru geliyordu. Kalbimin çarpıntısını duyduğundan emindim çünkü çok hızlı atmaya başlamıştı. Neden şimdi burada olmak zorundaydı ki?Beni görmüştü hafif endişeli bir gülümsemeyle kendinden emin bir şekilde bana doğru geliyordu. Ne demeliydim nasıl davranmalıydım bilmiyordum. Tam karşımda dururken o soğuk gözleriyle beni incelerken ne demeliydim. Ufaktan gülümsedi bana.
''İşte buradasın ot kafalı.'' Hiç beklemediğim bu sıfat karşısında gözlerim dolmuştu. Bana eskisi gibi ot kafalı demişti. Ama eskisi gibi değildi tam.
''Tomoe sensin.''Bunu sorar gibi söylemiştim.Bana doğru bir adım daha atarak aramızdaki mesafeyi kapattı.
''Tomoe öldü Dione. O gün senin için öldü.Artık ismim Brian.''Bana sarıldı. Bedeni soğuktu. Ben de ona sarıldım. Özlemiştim onu fakat aklımda yerine oturmayan taşlar vardı. Geri çekildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EJDERHA ALEVİ:VAROLUŞ
FantasíaEski rüzgarlar esmiyordu artık.Dione acısıyla yaşamaya başlamıştı. Ama her şey yeni başlıyordu.Uçurumdan düşmüş umudun bir dala tutunuşu...