Have you got colour in your cheeks?
Yanaklarında kızarılıklık mı var?
Do you ever get the fear that you can't shift the tide,
Gidişatı değiştirememe korkusuyla doldun mu hiç,
That sticks around like summat in your teeth?
Dişine takılan şey gibi seni bırakmayan?
Hide some aces up your sleeve?
Birkaç koz mu istiyorsun elinde?
Have you no idea that you're in deep?
Dibe battığının farkında değil misin?
I've dreamt about you nearly every night this week
Bu hafta neredeyse her gece senin hayalini kurdum
How many secrets can you keep?
Daha ne kadar sır saklayabilirsin?
'Cause there's this tune I found that makes me think of you somehow
Çünkü burada bulduğum bana seni düşündürten bir şarkı var
And I play it on repeat
Ve sürekli onu çalıyorum
Until I fall asleep
Uykuya dalana dek
Spilling drinks on my settee
Kanapeme koyuyorum içkileri
(Do I wanna know?)
(Bilmek istiyor muyum?)
If this feeling flows both ways
Eğer bu duygu iki tarafında hissettiği ise
(Sad to see you go)
(Gidiyor olmanı görmek üzücü)
Was sorta hoping that you'd stay
Bir bakıma kalmanı umuyordum
(Baby we both know)
(Bebeğim ikimizde biliyoruz)
That the nights were mainly made for saying things that you can't say tomorrow day
Ertesi gün söyleyemeyeceğim şeyleri söylemek için var olan geceleri
Crawlin' back to you
Pişmanlıkla sana geri dönüyorum
Ever thought of calling when you've had a few?
Kafan kayık olduğunda aramayı hiç düşündün mü?
'Cause I always do
Çünkü ben hep yapıyorum
Maybe I'm too...busy being yours to fall for somebody new
Belki ben çok...yeni birine aşık olmaktansa seninle olmakla meşgulüm
Now I've thought it through
Artık enine boyuna düşündüm
Crawling back to you
Geri dönüp ayaklarına kapanıyorum
So have you got the guts?
O halde cesaretin var mı?
Been wondering if your heart's still open
Kalbin hala açık mı merak ediyorum
Simmer down and pucker up
Sakinleş ve dudaklarını büzüştür
I'm sorry to interrupt
Sözünü kestiğim için üzgünüm
It's just I'm constantly on the cusp of trying to kiss you
Ben sadece, daima seni öpmenin eşiğindeyim
I don't know if you feel the same as I do
Sende benim gibi mi hissediğiyorsun bilmiyorum
We could be together if you wanted to
Eğer isteseydin birlikte olabilirdik
(Do I wanna know?)
(Bilmek istiyor muyum?)
If this feeling flows both ways
Eğer bu duygu iki tarafında hissettiği ise
(Sad to see you go)
(Gidiyor olmanı görmek üzücü)
Was sorta hoping that you'd stay
Bir bakıma kalmanı umuyordum
(Baby we both know)
(Bebeğim ikimizde biliyoruz)
That the nights were mainly made for saying things that you can't say tomorrow day
Ertesi gün söyleyemeyeceğim şeyleri söylemek için var olan geceleri
(Do I wanna know?)
(Bilmek istiyor muyum?)
Too busy bein' yours to fall
Aşık olmaktansa seninle olmakla meşgulüm
(Sad to see you go)
(Gidiyor olmanı görmek üzücü)
Ever thought of callin' darlin
Çağırmayı hiç düşündün mü sevgilim
(Do I wanna know?)
(Bilmek istiyor muyum?)
Do you want me crawlin' back to you?
Geri dönüp ayaklarına kapanmamı istiyor musun?