[Yeryüzü | Blabla Kumsalı]
Bu sefer farklıydı. Bardaki kızlardan, asistanlarından ve ilişkiye girdiği tüm herkesten. Tony ona değer veriyordu. Güzeldi, hoştu, dudakları sizi baştan çıkartabilirdi ama her şeyden öt kalbinde iyilik vardı, saftı. Tony diğerlerinin aksine onu kaybetmekten fazlasıyla korkuyordu. O her gün anlattıklarıyla onun gününü aydınlatırken saçma dürtüler yüzünden onu incitmek ve kaybetmek istemiyordu. Daha önce aşık olmadı. Ama aşık olmak sadece birkaç saatlik sohbetlerle bile yetinebilmekse, evet, Tony ona aşık olmuştu. Steve onun için değerliydi, özeldi. Ve evet, onu her şeyden çok seviyordu.
Hisleri karşılıksız değildi aslında. Steve her ne kadar bu duygu karmaşasını ilk kez yaşasa da Tony'nin özel oldu.ğunun farkındaydı. Aralarındaki bu gizli dostluktan memnundu ama yetersiz geliyordu bir süre sonra. Sadece birkaç saat değil de, tüm gününü onunla geçirmek istiyordu, onun yanında olmak ve bir daha ayrılmamak. Onunlayken ne etik kurallar ne de krallığın keskin kuralları.. her şey aklından çıkıyor ve geriye sadece Steve kalıyor.
"Cidden daha önce kimseyi öpmedin mi!" dedi Tony gözlerini kocaman açıp merakla ona bakarken. Gülmemek için dudaklarını kemiriyordu. Bugün daha günlük ve renkli giyinmişti, Steve bir önceki gün beraber yüzebileceklerini söylemişti çünkü.
"Kes şunu.." dedi Steve kızarıp başını öne eğerek. "Çok utanç verici!"
Tony dayanamayıp kocaman bir kahkaha patlatınca Steve daha da çok utandı. Tony gülmeyi kestiğinde onu utandırdığını fark edince özür diledi. "Seni incitmek istememiştim."
"Önemli değil?"
"Peki bunca zaman neden birini öpmedin ki? Yanlış anlama, seninle olmak isteyenler olmuştur--"
"Sadece birini öpmek için bunu yapamam Tony, doğru kişiyi bulmam gerek, çocuk oyuncağı değil bu."
Tony imayla gülümseyip ona yaklaştı. "Peki buldun mu?" Tam karşısında duruyordu şimdi, kuyruğunun mavisini almış gözlerini görebiliyordu.
Steve gülüp başını kaldırdı. "Sence bulmuş olsam şu an benimle dalga geçebiliyor olur muydun?"
"Belki de vakti gelmiştir.." dedi Tony birkaç saniye durgunlaşarak. Steve anlamamış olmalı ki kaşlarını hafif çatmış, ondan açıklama bekliyordu. Tony'nin bakışları Steve'in gözlerinden dudaklarına kayarken eli istemsizce onun yanaklarına çıktı. "Lütfen kızma..." diye fısıldadı aralarındaki ufacık mesafeyi kapatırken. Steve daha ne olduğunu anlamadan dudakları buluşmuştu bile.
Neyse ki Steve bugün yalnız gelmişti. Yoksa Pabu ve Pubo sudan çıkıp o parlak yüzgeçleriyle Tony'e haddini bildiriyor olurlardı.
Steve yaşadığı şoku atlatamamıştı ki birkaç saniye sonra dudaklarının üzerindeki baskı kalktı. Tony'nin gözlerini kaçırdığını fark edince gülümseyerek mırıldandı. "Garipti." Tony de gülümseyip ona döndüğünde bakışları karşılaştı.
Kumları eşeleyen parmakları havalanıp uzun zamandır dokunmayı beklediği saçlarla buluştu. Belki bunun için ceza alırdı, belki de zindana atarlardı. Ama kimin umrundaydı ki? Doğru veya yanlış, yasaklar önemsizdi şimdi, Steve onu seviyordu.