37.Bölüm

9.4K 354 56
                                    


İyi okumalar...

Hayat kelimesi beş kelime ile yazılıp iki hece ile okunabilecek kadar kolaydır,ama beş kelimeye sığdırılan uzuncana bir yaşam öyküsü vardır.
Kimileri babasından,kimileri annesinden,kimileri ailesinin hiç olmayışından yakınır.Kimileri ise;Aşktan yakınır.Kavuşanlar şükrederler kavuşmayanlar ise yakınırlar.

Bir kadın aşkı için en ufak bir şeyine kıyıyorsa geçirdiği ağır dakikalardandır belkide saat,gün,ay,yıllar'dır.Havin ise kalbini teslim ettiği adamla geçirdiği dakikaların hesabını,bedelini saçlarına kıyarak soruyorsa dokunduğu yerlerin her bir"Bacım" kelimesindeki ağırlık saçlarına aklar yağdırıyordu.

Büyüklerimizin döneminden bazen annem anılar anlatır.Bir kız bir erkeğe yazmasını bırakıyorsa benim gönlüm sana kaydı demekmiş."Şimdiki gençler yazmanın belki anlamını bilmezler ama geçmişte yazmayı başımızdan çıkarmazdık".Derdi annem,Havinin meseleside buna benziyordu saçlarına dokundurtmaya kıyamazdı çünkü dokunduğu an yakıldığını,
yakılacagını biliyordu.

Bir yazmaya gönül bağlayan büyüklerimiz gibi Havinde şimdi gönlünü artık Sidar Ağada bırakmamak için kıyamadıgı saçlarına saniye süren dokunuşla yerle bir etmişti.Saçları ağlıyordu belki de,ahıt yakıyorlardı!
Degermiydi kıymaya?Değerdi onun için,anlamı dokunuşu kadar çok büyük bir meseleydi.Gönlü yoktu artık saçlarına kıydıgı gibi gönlüne düşen sevdaya da bir son vermişti genç kız.Nasipten öte ne vardı başka?Artık oda diyordu"Nasip".

Saçları uzar yerine gelirdi ama anlam yoğunluğu kesilen saçları kadar anlamlı olamazdı!

İçi acıdı arkasını dönüp hızlanarak yürümeye başladı.Tüyleri diken diken oluyor,boğazındaki düğümler kat kat artıyordu.Gözünden yaşlar akmaya başlıyordi istemsizce.Nasıl bir duygu yoğunluğuydu?İçindeki acı bu şehirde kalamıyordu çünkü dokunduğu saçları valizindeydi.Genç kız durdu genç adamın aynı yerde sert heybetiyle durduğundan emindi.

Bavulunu yere koyup dizlerinin üstüne çöktü genç kız.Valizin ağzını açıp en altta olan kestiği saçlarını sardığı örtüyle birlikte eline aldı.
Son kez açıp baktı,gözünden akan yaş örtüye boncuk boncuk ıslaklıklar bırakırken dokundu son kez saçlarına.
Genç adam kızın ne yaptığını anlayamazken izlemeye devam etti.
Genç kız ayağa kalkıp gözünden akan yaşları umursamayıp genç adama doğru ilerlemeye başladı elindeki örtünün içindeki saçlarla birlikte.

Genç adama yaklaşırken gözlerini gözlerinden çekmedi çekerse yıkılıp yere yığılacağını biliyordu şimdilik acısıyla hırslanıyordu çünkü kadınlar hiç bir zaman bir erkeğin karşısında birşey başlamadan çökemezdi.
Kadın olmak asalet gerektirirdi!
Ne zaman yıkıldı dedikleri an karşısındakinin canını yakarak yıkılamayacagını göstermekti.

Genç adam kıza boş gözlerle bakarken elindeki kapalı örtüyü uzattı genç kız.
Gözlerini ayırıp baktı genç kızın elindeki örtüye.Genç kız sesi titreyerek konuştu.

"Senin bende son emanetin!"

"........"

Cevap veremedi Sidar Ağa çünkü elindeki kapalı örtünün içinde ne olduğunu bilemiyordu.Elini örtüye uzattı ama genç kız elindeki örtüyü geri çekip kafasını iki yana salladı hayır anlamında.

"Bunu sana veriyorum çünkü senden bir dokunuş dahil istemiyorum,ama sen ben gittiğimde aç'ki benim sende bir kere olsa da bir dokunuşum olsun yüreğinde!"

"Çok ağır konuşuyor kalbin."

"Kalbim değil ben konuşuyorum. Kalbim o elinin üstündeki örtüyü açtığın zaman konuşucak.Kalbine değdiği an-"

TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin