Gözlerimi açtığımda kendimi yatağımda görünce şaşırdım. En son, en soon. Ben en son ormandaydım ve nasıl buraya gelmiştim?Tam kalkacakken baş ağrısıyla geri yattım. Başım çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Yanımda bir not görünce elime aldım ve okumaya başladım
"Teşekkür e gerek yok cadı :) -Barış"
Deyince ister istemez yüzümde sırıtma oluşmuştu. Cadı mı? İşte şimdi o sırıtmadan eser yoktu. Ben cadı değildim. Notu kırıştırıp kenara attıktan sonra gözlerimi kaptarak derin bir uykuya daldım.* * *
Yine Yusuf Amir başımızda durmuş bize görev dağıtıyordu. Ben ve Doruk, Sude ile de Barış görevlere dağılacaktık.Emir ise Yusuf Amir'in yanında kalıp önemli gelişmeleri bildirecekti. Yusuf Amir görevlerimizi vermek için dudaklarını aralayarak"Nehir ile Doruk siz kadını sakinleştirip adamı ondan uzaklaştırmaya çalışacaksınız. Aslında Nehir bu görevi sana veriyorum Doruk ise adam kaçtığı an yakalamaya çalışıcak. Barış ve Sude dışarıda dağılacak ve adam ın kaçtığını gördüklerinde sana yardımcı olacaklar. Merak etmeyin bu görevde tek değilsiniz. Size başka bir ekip göndereceğiz. " dedi ve derin bir nefes alarak
" Anlaşıldı mı? " der demez hep birlikte sesli bir şekilde
" Anlaşıldı"diye cevap verdik. Yusuf Amirden adreside alarak emniyetin o uzun koridorunda yürümeye başladık. Çıkışa geldiğimizde uzun sivil siyah araba gördüğümde gözlerim olabildiğince açık kaldı. Dizilerdeki gibiydi. Mafya arabaları felan diye düşünürken Doruk beni dürterek
"Kendine gel sadece polissin mafya değil" deyip güldü. Gözlerimi devirerek araca yöneldim. Aklıma dünkü kız gelmişti kurtulmuş muydu? Hemen Doruk'a döndüm ve heyecanlı sesimle"Dünkü kız ne oldu kurtuldu mu?"
"Evet, Barış sayesinde"
Gözlerimi devirerek parmak uçlarımdan yükselerek çocukla boyumu dengeledim ve kulağına doğru"Evet bende kayboldum" derin bir nefes alarak "Barış sayesinde" diyerek yine eski halime dönerek yürümeye başladım. Herkes benden uzundu resmen. Sude bile uzundu. Emir'in boyu 1.80 iken benim boyum 1.60 dı. Her boy konusu açılan ortamdan sessizce uzaklaşırdım...
Araba bir gecekondunun önünde durunca hepimiz indik. Ev çok eskiydi. Barış ile Sude silahlarına sarılmış dışarda bekliyorlardı. Sude arka bahçede, Barış kapının önündeydi. Bizde sessizce kapıya ilerledik. Zile bastıktan 5-10 dakika sonra kapı açıldı. Küçücük bir kız... Gözleri kıpkırmızı sapsarı saçları ile masum gözleriyle bize bakıyordu. Hemen kızın boyuna eğildim ve saçını okşayarak tam konuşacakken kız hemen kendini geri çekince Doruk'a baktım. Sessizce bizi izliyordu. Hemen kızı tuttum ve güven verircesine gülümseyerek
"Bak ben sana zarar vermem ben bir polisim. Şimdi bana annen nerede söyler misin?"
Kız koşarak küçücük ellerini boynuma sardı ve hıçkırıklarıyla birlikte ağlamaya başladı. Gözlerim fazlasıyla dolmuştu. Hemen kendime gelerek sorumu tekrarladım. Kız işaret parmağıyla içeriyi gösterince hemen Doruk ile koştık. Odaya vardığımızda gördüğümüz manzara ile başımın dönmesi bir oldu. Kadın yüzü gözü kan içinde ağlarken yanındaki adamda para sayıyordu. Adam bizi görür görmez kaçacak yer arayınca Doruk hemen koşarak adamı tuttu ve kelepçeyi bileklerine takarak dışarı çıkardı. Bende hemen kadının yanına koştum ve diz çökerek yaralarına baktım fazla kanaması vardı. Hemen koştum ve mutfaktan bir bez ve su aldım. Bezi suya bandırarak sıktıktan sonra ıslak bezi kadının kanla dolmuş yüzünde gezdirdim. Yüzünü yavaş yavaş temizledikten sonra yemyeşil gözlerinin kırmızıya, göz altlarının ise mosmor olduğunu gördüğümde dayanamayıp gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Hıçkırıklarımla birlikte
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KABULLENİŞ
Teen Fictionİşte hayatımı tamamen değiştiren o 5 saniye... O 5 saniyenin içindeki kabullenişlerim... O 5 saniye içindeki çırpınışlarım... Aksiyon ve macera ile sürükleyici bir hikaye....