1.Bölüm (Karakedi)

69 4 1
                                    

Gerçek hayat  İstanbul/Türkiye

Polis karakolunda yoğun bir tempo vardı. Üç tarihi eşya kayıptı: Kolye,bilezik ve bir çift küpe. Polisler bu eşyaları çalan hırsızın peşindeydi: Karakedi. Karakedi lakaplı bu genç sıradan bir insandan daha çevikti ancak Komiser Selçuk onu yakalamaya kararlıydı. Elinde onun bir fotoğrafı vardı. Kahverengi saçlı, V yaka rengi solmuş siyah bir tişörtün üzerine siyah deri ceket giymiş biriydi. Tuhaf olan Prens Ayas ile aynı yaşta gibiydi. Komiser Selçuk'un odasına biri girer, bu Komiser Bülent idi.

-Selçuk, Karakedi MOBESE kameralarına yakalanmış.  O bir yüzük çalmış, bir kuyumcudan!

Bu haber Komiser Selçuk'u aniden ayağa kaldırmıştı.

-Hadi yakalayalım şunu!

İşte olaylar böyle başladı. İstanbul gecesinde olan bir kovakamaca ile. Karakedi adlı genç bir motora binmiş kaçıyordu ve arkasında 7-8 tane polis arabası. Arabaların önündeki gri mercedesde de Komiser Selçuk ve ortağı Komiser Bülent duruyordu. Komiser Selçuk arabanın penceresinden silah sıklmaya başlar.

-Bülent gaza baz!

-Uğraşıyorum!

Karakedi şimdi polis arabalarına bakıyordu. Tuhaf olan gözleri karanlıkta sapsarı parlıyordu. Komiser Bülent telaşlanarak:

-Ortak bunun gözleri?

-Gaza baz Bülent!

Karakedi dar bir sokağa girmişti. Motordan atlayıp koşmaya başlar ve gri mercedes sokağın başında durur. Polis arabaları bu sokağa giremezdi. Komiser Selçuk ve Bülent Karakedi'yi kovalarken Komiser Selçuk cebinden telsizi çıkartır:

-Bütün ekipler suçlu Sümbül Mahallesi'nde! Çabuk olun ve sokağın sonunu kapatın, suçlu çok hızlı! Tekrar ediyorum, suçlu çok hızlı!

Kovalamaca sokağın sonuna doğru devam etmişti çünkü sokağın sonunu polis arabaları tutmuştu. Karakedi'nin etrafı sarılmıştı. Komiser Selçuk silahını doğrultup Karakedi'ye bakar:

-Sana kaçamayacağını söyledim, SOKAK KEDİSİ!

Karakedi bu söze biraz sinirlenmişti ve hiç beklenmedik bir şey yapar; cebinden toplar çıkartır ve bunları atmasıyla etraf dumanlarla kuşatılması bir olur. Polislerin hepsi öksürüp duruyordu.

-Bu da ne?! Göremiyorum!

Karakedi bir yan sokağa gider. Bunu gören Komiser Selçuk onu kovalamaya başlar ve Komiser Bülent de onun kankası ve ortağı onu takip  eder. Çıkmaz sokağa gelmişlerdi ama Karakedi ortalarda yoktu. Bunu gören Selçuk âdeta sinir krizi geçirir.

-Bu da ne? Burası çıkmaz sokak; nereye gitti bu uğursuz!

-İnanması güç olacak ama bence o bir uzaylı!

Komiser Selçuk tükürürcesine:

-Bülent ne saçmalıyorsun!

-Gencin gözleri parlıyordu ayrıca ortadan kaybolması anormal. Nereye tırmanmış olabilir? Bence onun jet motorlu bir çantası var ve uçtu. Acaba zihin kontrol aleti de var mıdır?

-Ha vardır seni kontrol eder(!) Aptal aptal konuşma! Saat kaç?

-Saat 23:00. Kokoreççiye gidelim mi? İyi bir yer biliyorum.

                                                                                                     ***************

Karakedi bir evin çatısına çıkmıştı. Polisler oradan ayrılmaya başlamıştı. Karakedi cebinden yakut bir yüzük çıkartıp ay ışığında ona bakarken bir kız sesi duyar:

-Olduğun yerde kal!

Hızlıca arkasına dönüp silahını çıkartır. Karşısında mor saçlı, pembe elbiseli bir kız duruyordu ve elinde de ucunda büyük bir kalp olan süslü bir asa vardı. Bu tek bir kişi olabilirdi: Rüyalar Koruyucusu Şeker Yıldızı.

-Sen de kimsin?

-Ben rüya ve hayalleri korumakla görevli bir kahramanım; bana Şeker Yıldızı derler!

Karakedi silahını indirir. Sanki Şeker Yıldızı'nı tanıyor gibiydi.  Şaşılacak bir şekilde yüzündeki öfke bir anda gülümseme dönüşür.

-Demek o sensin. Seninle ortak olmalıyız.

-Ne diyorsun sen? Senin gibi bir hırsızla hayatta ortak olmam!

-Ben hırsız değilim. Bu bulduğum parçaların hepsi Sevgi Perisi'nin testisinin parçaları. Bu dünya ve rüya aleminde olaylar oluyor. Yerinde olsam hazırlıklı olurdum.

Karakedi arkasına dönüp Şeker Yıldızı'na bakar:

-Ben Caner Polat Asiller. Büyücü-şövalye ailesinin tek varisi. Bu ismi sakın unutma!

Bu genç bir anda ortadan kaybolur ve Şeker Yıldızı'nın tokalarından çıkan pembe ışık balon balığı Yıldızcık'a dönüşür.

-Eyvah, şimdi yandık!

-Ne oldu Yıldızcık?

-O soylu bir ailenin üyesi ve rüya aleminden kötü sinyaller alıyorum.

Şeker Yıldızı ve Yıldızcık rüyalar alemine giderler. Yıldızcık haklı idi; Rüya ve Hayaller Dünyası yeni bir tehlikeyle başbaşaydı.

                              *********

Saat 23:30

Selçuk ve Bülent  kokoreççiye gelmişlerdi. Bülent cebinden cüzdanını çıkartır:

-Kokoreçler benden olsun ortak. Acılı mı acısız mı?

-Acılı olsun, durumumuza uygun. O uğursuzu yakalayamadım o yüzden çok acıklıyım.

-İyi espri Selçuk :)

-Ama onu yakalayacağım yoksa bana Komiser Selçuk BAŞARAN demesinler!

İkisi kokoreçleri alıp bir masaya otururlar. Bülent kokoreçten bir ısırık alıp:

-Ortak şimdi bu Karakedi'nin amacı ne? Niye kuyumcuların peşinde?

-Valla bir bilsem... Tam bir sokak kedisi!

-Bence o bir uzaylı. UFO görsem hiç şaşırmam.

Komiser Selçuk iyice sinirlenip tükürerek:

-Hah, UFO'ymuş!


Aslında Komiser Bülent haklı sayılırdı. Karakedi lakaplı genç bu dünyadan değil, rüya alemindendi.
Rüya aleminde de işler yolunda değildi çünkü Kristal Hapishanesi'nden biri kaçmıştı hatta o kaçalı 2 yıl olmuştu ama ne olduysa bugün anlaşılmıştı. Muhafızlar ve kraliyet ailesi oraya toplanmıştı. Prens Ayas Şeker Yıldızı'nı görünce ona doğru koşup Şeker Yıldızı'nın elletinden tutar:

-Şeker Yıldızı, Gölge Adam kaçtı!

-Ne?

DEVAM EDECEK...

2.Kitap da böyle başladı ve bu benim son fikrim (Sürekli fikir değişikliği yaptım da :) )

Umarım beğenirsiniz.





Rüyalar Koruyucusu 2.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin