15.Bölüm (Çözülmemiş Gizemler)

11 0 0
                                    

Colbert evine dönmüştü. Birlikte bir kutlama verecekti. Malikâne her zamanki gibi kasfetliydi. Colbert'ın yanında Ayas, Şeker Yıldızı ve Caner de vardı. Beraber yemek yiyeceklerdi. Malikânenin kocaman bir yemek salonu vardı. Hizmetçiler masada duran şamdanlardaki mumları teker teker yakıp yemeği servis ederler. Colbert'ı bekliyorlardı. Kont Hardouin her zamanki gibi Colbert'ın vampir gibi giyinmesini istemişti. Colbert, babasının neden böyle davrandığını anlamamıştı. İyi bir vampir olduğunu ispatlamıştı oysaki.  Colbert, merdivenlerden inerken herkesin ona baktığını görür. Hepsi sofrada onu bekliyordu.  Kont Hardouin elindeki kadehi kaldırıp:

-Kadehim kendisini bütün rüya alemine kanıtlayıp iki dünyayı kurtaran iyi kalpli bir vampire, oğluma kaldırıyorum. Colbert'a!

Önce Şeker Yıldızı olmak üzere hepsi aynı anda "Colbert'a" diye bağırıp kadehlerini kaldırıp peravera sularını içerler.  Kont Hardouin ve Hugh bile meyve suyu içiyordu. Normalde yemekte hayvan kanı içerlerdi. Colbert neden böyle giyindiğini anlamıştı, vampir olduğu belli olsun diyeydi. Yemeklerini yedikten sonra Colbert normal günlük kıyafetlerini giymişti: Siyah gömlek, kırmızı kravat, bordo bir pantolon ve tabiki de deri ceket. Hugh onun yanına gelip kulağına fısıldar:

-Beraber ormana avlanmaya gidelim mi? Beslenmeye gitmeliyiz.

-Tamam Hugh ama benim minik bir işim var.

Hugh elini karnına koyup hafifçe eğilir.

-Nasıl isterseniz efendim.

Colbert bahçeye çıkıp bahçedeki gül bahçesine gider. O sırada Şeker Yıldızı hava almak için dışarıya çıkmıştı ki Colbert'ı fark eder. Colbert çiçek toplayıp bir buket yapıyordu. Neden bunu yapıyordu ki? Bunu merak edip onu takip eder. Colbert, malikânenin ormana bakan bahçesine gitmişti. Orada bir mezar vardı. Mezar taşı  uzun saçlı, güzel bir kız heykeliydi. Biraz daha ilerlediğinde mezar taşındaki yazıyı fark eder:

Collette Crépuscule

Colbert ile ayni soyadı taşıyordu. Biraz daha yakından bakınca mezarda bir fotoğraf görür. Mezar taşına ne kadar da benziyordu. Colbert çiçek buketini mezara koyup hüzünlü gözlerle fotoğrafa bakar.

-Anne, ben başardım. İyi bir vampir olduğumu herkese kanıtladım. Seni çok seviyorum anne, keşke yanımda olsaydın. Sen suçsuz yere öldürürdün.

Şeker Yıldızı Colbert'ın yanına gider. Onu hiç bu kadar üzgün görmemişti. Colbert üzgündü ama her zamanki çekiciliği ile Şeker Yıldızız'na gülümser:

-Sonunda geldin. Beni takip ettiğini fark etmiştim zaten.

-Ne? Nasıl?

-Nefes alışverişini, kalbinin atışlarının çıkardığı sesi duyabilirim. Ve senin o sıcak ve cana yakınlığını fark ederim. Bak, annem.

Colbert'ın annesi

-Bu-bu-bu vampir mi? Ama...

-Tabiki de. Ben saf-kanım. Hiç göstermiyor değil mi? Onu ben beş yıl önce kaybettim. Bir vampir avcısı onun kötü bir vampir olduğunu sandı ve annemi gümüş bir mermi ile kalbinden ve vücudunun farklı yerlerinden vurup öldürdü. Kötü kalpli bir vampir insanlara saldırıyordu bu civarda ama suçu anneme attı. Beni annemden ayırdı.

Colbert ağlamaya başlamıştı. Kafasını aşağıya eymişti ve nemli toprağa onun gözyaşları damlıyordu.

-Colbert, bu yüzden mi bu kadar üzgünsün.

-Üzgün kelimesi hafif kalır! Babamla yalnız 5 yıl ne kadar da kötüydü biliyor musun? Babam beni hiç anlamaz, sadece ailemizin adına leke sürme diyor. Annem benim tek korumamdı.  Annem hep beni ve Alain'i düşünürdü. Alain benim küçük kardeşim. Hatta bize yatmadan önce masallar bile okurdu. Değer verdiğim birini kaybetmek ne üzücü!

Rüyalar Koruyucusu 2.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin