S.E/9

50 7 21
                                    

-Onlar önemli çünkü bana yaşamayı öğrettiler. İlk birini sevdiğimde, ilk reddedilişimde, ilk içişimde ve ilk sarhoş oluşumda... Her şeyimde yanımda oldular. Lisemin bitmesine yardım ettiler. Mezuniyetimde yanımda oldular. Hayatımdaki en güzel anları yaşadım onlarla. Onlar çok önemli çünkü hiçbir bağı bulunmayan o küçük sefil kıza karşılıksız sahip çıktılar....

××××××××××

Gözlerimi Myungsoo'nun bağırışıyla açtım. Seul yolundaydık. Ancak arabada şuan ne Myungsoo vardı ne de Hoya. Karanlık yolda sadece far ışıkları vardı. Arabanın ön camına yaklaşarak dışarıya baktım. Gördüklerim karşısında gözlerim faltaşı gibi açıldı. Bir sürü adam Hoya ve Myungsoo'yu dövüyordu. Telaşla ne yapmam gerektiğini düşündüm. Aklıma hemen Hoya'nın lafı geldi. 'Herhangi bir kötü anda torpidoda bulunan silahi al.'

Silahı alıp arabadan indim. Etrafa göz gezdirdiğimde yüzündeki maskeyle kenarda duranı farketmem uzun sürmedi. Kim Sung Kyu! Yine yoluma çıkmıştı! Silahi direk ona doğrultup ateşledim. Bütün herkes bana döndüğü sırada korkmadım değil. Ancak şuan o şerefsizin acı bağırışlarını duymak her şeye bedeldi.

Açılan adamlardan dolayı Hoya ve Myungsoo'yu görebilmiştim. Silahı hâla adamlara doğru tutarken bir hızla arabaya bindim. Kapıları kilitledikten sonra gaza kökledim. Korkuyla kaçmaya başlayan adamların boşluğundan yararlanıp Hoya ve Myungsoo etrafında arabayı çevirmeye başladım. İyi driftçiydim. Bunun için Sungjong'a minnettarım.

Adamlar Hoya ve Myungsoo'ya yaklaşamazken, Sungyeol o şerefsizi arabaya bindiriyordu. Onu bindirdikten sonra bana doğru döndü ve silahını çıkardı. Arabaya doğru daha doğrusu tekerleklere doğru sıktı. Lastiklerin patlama sesini duymuştum. Araba sallanmaya başlamıştı. Ne yapmalıydım?

Mecburen durdum. Hâla arabadan inmemiştim. Hoya ve Myungsoo zorlada olsa ayağa kalkmıştı. Bana doğru geliyorlarken yan camımın kırılmasıyla kafamı eğdim. Ancak eğdiğim kafama silah dayanması çok uzun sürmemişti. Kafamı kaldırdığımda bunu yapanın Woohyun olması sinirime sinir katmıştı. Yan koltuğumda duran silaha uzanacaktım ki tetiği hazır hale getirişinin sesi yankılandı sessizlikte. Kapıyı açıp arabadan indim. Geri çekilmediği için kapı ve onun arasında kaldım. Gözlerimi ona diktim ve konuştum.

-Bu kadar şerefsiz olmamalıydın!

Söylediğim şeye tepki vermemişti. Benim aksime gözlerini kaçırmıştı. Daha sonra ise konuştu.

WH-Seul'e geri dönmemeliydin!

Ne demek istediğini soramadan Hoya, o bitik haliyle Woohyun'u itip benim önüme geçmişti. Bir elini arkadısına getirip benim elimi tuttu. Woohyun silahını indirdi ve konuştu.

WH-Zorluk çıkarmayın! Buradan çıkabileceğinizi mi sanıyorsunuz!

MS-Çıkamazsak beraber ölürüz!

Arkadan gelip konuşan salağa baktık. Kolunu sarmıştı. Ne yani vura vura kolunu mu vurmuştum?

SK-Tch tch tch olmaz öyle. Siz ölürseniz bu güzel hanımın canının acısını kim izleyecek!

HY-Ne saçmalıyorsun lan!

SK-Ne o Hoya? Yıllarca umursamadığın küçük kız kardeşin şimdi mi değerli oldu!

Hoya vurmak için hareket edecekti ki tuttum. Zaten ayakta zor duruyordu. En sağlamları bendim. Bir şey yapılcaksa ben yapmalıydım. Woohyun'un dikkatsizliğinden faydalanarak silahına el attım. El çabukluğu ile kavradığım silahı onlara doğrulttum.

-Myungsoo, Hoya oppamı da alıp arabaya geç.

SK-Ne o şimdide kalbimden mi vuracaksın?

-Ben senin gibi şerefsiz değilim! Aslında ölmeyi hak ettin! Oppa! Çabuk geçin arabaya!

MS-Hoya bin hadi.

HY-Bu burada kalmayacak! Jenny önce sen geç!

-Oppa binin hadi!

Myungsoo Hoya'yı arabaya bindirdiğinde bende binecektim ki arkamdan boynuma değen soğuk aletin elektriği ile kendimden geçtim.

*************************

Gözlerimi açtım rahatsız edici bir beyazlığın içerisinde. En nefret ettiğim renge hapsolmuştum. Sinirle bağırdım.

-KARŞIMA ÇIK LAN!

Bağırmamla birlikte kapı açıldı. Düşmanımın yüzünü bilmiyordum. Yalnızca o küçük gözleri tanıyordum.

Her işime engel olan, planlarımı sürekli bozan,hayatımı kâbusa çeviren o küçük gözler...

SK-Fazla sinirli görünüyorsun.

Benim aksime keyifli duruyordu. Farkında değildi ama kendi dediği şeyi yutmuştu. Benim ona gideceğimi söylüyordu ancak kendisi gelip zorla almıştı.

-OPPAM NEREDE!!(Niye güldüm bu cümleye aq kdkdkdmdk)

SK-Çok seviyormuş gibi konuşmuyor musun!

-Kimi ne kadar sevdiğimi nereden bileceksin lan!

SK- Eğer kendin gelseydin ne oppan ne de yanındaki it zarar görmeyecekti. Ama şu an kendini düşünsen daha iyi olacak!

-Sen beni burada böyle esir tutunca ne olacak çok merak ediyorum!

SK-Sen ağladıkça, hatta ağlacak gözyaşın bile kalmadıkça içimdeki acı sönecek! SEN VE O HOYA'NIN HAYATTA OLMASI BİLE SUÇ!

Bu kadar neye kin duyuyordu acaba? Salak! Ölümden korkmayan birini neyle tehdit ediyordu?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Seviliyorsunuz🖤

SMALL EYES~KSKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin