Sabah gözlerini yoğun bir baş ağrısı ile açtı Jenny. Dün geceyi hatırladığında tekrardan sinir kapladı vücudunu. Hemen kalkıp banyoya gitti. Sıcak suyla duş aldı. Bir yandan da ağlıyordu. Ne kadar düşmanı da olsa o tarz cümleleri işitmek gururunu kırıyordu. İsteyerek olmamıştı. Her şey kendisine sahip çıkmayan ailesi yüzündendi. Kim masumluğunu 20yaş büyük biri yüzünden kaybetmeyi?
~Daha 16yaşındaydı büyük bir iş adamının tecavüzüne uğradığında. Tüm yaşamsal fonksiyonlarını yitirmişti o gece. İşi bittiğinde defolup giden adamla beraber o da sokağa atmıştı kendini. Yaşamak istemiyordu. Bu yüzden yoğun trafiğin olduğu bir yerde bir arabanın önüne attı kendini. Gözlerini yumup ölümü bekledi ancak olmadı. Araba tam dibinde durmuştu. O anda yere yığılmıştı Jenny. Baygın değilse de bilinci de yerinde değildi. Arabadan inenler hemen koştular yanına. Ne olduğu anlamadıkları için erkek olan kucağına alıp arabaya bindirdi. Jenny yaklaşık bir saat önce yaşadıklarını hatırlayınca tekrar titremeye başlamıştı. Hastaneye geldiklerinde yürüyecek hali olmadığı için erkek olan yine kucağına almıştı.
Hastane yatağına yatırıldıktan sonra daha fazla dayanamamış gözlerini kapatmıştı. Bir daha açmak istemese de buradaki insanlar onu yaşatmaya çalışıyordu. Tepkisiz bir şekilde uyandı. Yanında ki ikiliye baktı. Erkek olan muzip bir şekilde gülerek elini uzattı.
DW-Merhaba. Ben Dongwoo. Jang Dongwoo.
MJ-Bende Mijoo. İyisindir umarım?
İşte orada başlamıştı arkadaşlıkları. Jenny ne olduğunu hiçbir zaman söylemese de Dongwoo ve Mijoo da sormamıştı. Evi ve ailesinin koca servetini terk eden Jenny'e, birlikte yaşayan Mijoo ve Dongwoo sahip çıkmıştı. Bilgisayar işine de orada başladı Jenny. Çünkü Dongwoo da Mijoo da sürekli bilgisayarla uğraşıyordu. İstemese de kapılmıştı işlerine. Kötü işler yapıyor olsalar da arkadaşlıkları her zaman güzel olmuştu. ~
Tekrardan hatırlamıştı duştayken. Sabunu eline alıp vücuduna zarar vereceğini düşünmeden kollarını, bacaklarını, boynunu, yüzünü ve diğer her yerini sertçe yıkamaya başlamıştı. En sonunda gücü kalmamış ve durulanıp çıktı duştan. Ancak odasında gördüğü kişi ile yine duyguları mahvolmuştu.
-Ne işin var burada!
WH-Beni özlemişsindir dedim. Söylesene Jenny bensiz rahat uyuyabildin mi?
Hâlâ bornozu üzerinde olan Jenny'e yaklaşmaya başladı.
JN-Bir adım daha atarsan Dongwoo'yu çağırırım!
WH-Evde yok ki. Ayrıca olsa bile odalar yalıtımlı.
JN-Hangi yüzle buraya gelip benimle konuşabiliyorsun!
WH-Seni bilmem ama ben seninle yatmaya alışmışım. Dün gece hiç uyuyamadım. Uykusuzluktan öleceğim. O yüzden uyuma geldim.
JN-Benim evimde uyuyabileceğini mi sanıyorsun!
WH-Bana karşı koyamazsın.
JN-Hadi ya! Derdini polise anlatırsın o zaman!
Odasındaki telefona doğru yürüyen Jenny'i tuttu Woohyun. Geri çekip önüne getirdi. Kafasını eğmişti Jenny. Ağlıyordu. Bu kadar gülüp eğlendiği, delicesine severek güvendiği adamın,karşısında böyle konuşması kalbini fazlasıyla kırıyordu. Woohyun elini Jenny'nin çenesinin altına koyup kafasını kaldırdı. Gözyaşlarını görmeyi beklemiyordu.
WH-Neden ağlıyorsun?
JN-Git evimden.
WH-Sana neden ağlıyorsun dedim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SMALL EYES~KSK
Hayran KurguGözlerini açtı rahatsız edici bir beyazlığın içerisinde. En nefret ettiği renge hapsolmuştu. Sinirle bağırdı. -KARŞIMA ÇIK LAN! Bağırmasıyla birlikte kapı açıldı. Düşmanının yüzünü bilmiyordu. Yalnızca o küçük gözleri tanıyordu. Her işine engel ol...