Ay inadına gizlenmiş,gökyüzü kapkaranlık bir örtüye bürünmüştü.Derin bir sessizlik hakimdi dışımda.Kimseler kalmamıştı etrafta.Geçen geceki rüzgar bile rahat bırakmıştı perdeyi.Elimin ezberlediği defter yine önümdeydi ,son sayfasına düşerken gözlerim vasıfsız bir keder bana eşlik ediyordu ve yine ezbere bildiğim bir şiir kalbimden dudaklarıma düştü.
"Seni saklayacağım ,inan.
Yazdıklarımda ,çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.Sen kalacaksın kimse bilmeyecek,
Ve kimseler görmeyecek seni.
Yaşayacaksın gözlerimde.."Gözlerim nemlendi.Dışarı baktım.Geceye yıldızlar gelmişti,sehere kumrular,secdeye alınlar,peki ya o bana gelecek miydi? Benim özlediğim bana gelecek miydi? Özlediğim sineyi bulacak mıydı varlığım, dik durmaktan yorgun düşmüştü başım.Umudum fısıldadı.'Bekle,sabret.Bil Rahman verdiyse kalbine bir çarpıntı vardır bir bildiği,sen sadece hisset.'
Cevapladım.'Bu şehirde izi yok,kalbim buraya da izini işliyor.Bitti o ,oysa kalbimde hep yeniden başlıyor.İçimde hatırası yerli yerinde duruyor ve bittiğine dair önüme deliller aksa da neden hep bitmedi diyor içim?
Kalemi elime alıyor , günlüğüme akıyorum.
"Bir kadının düşlerinde başlar bir adamın dirilişi...Bir kadın bir adamı düşlüyorsa tırnak uçlarından saç diplerine kadar bir dünya kuruluyor demektir.Kadın, adamı önce düşlerinde,sonra gülüşlerinde ,sonra yüreğinde güzelleştirir.Bir adam bir kadının her şeyi olduysa artık asla eskisi gibi değildir ;bambaşka bir adamdır..Sevilesi,yaşanılası,özlenilesi.."
Sayfayı çevirip devam ettim.
"Bir kadın bir erkeğin onuru kadar ve bir erkek bir kadının sadakati kadar..Ve ikisi ancak bir vefa kadar varlar.."Kalemi bıraktım.Acı yeşil gözlerini düşündüğüm ,liseden beri içimde büyüttüğüm,sevgisini kalbimden şiirlere taşırdığım adam,içimde bir sen varsın..
…_…_…
Okula başlayalı bir hafta olmuştu.Çocukların isimlerini öğrenmiştim.Sanki onlar gibi bir öğrenciydim.Mimiklerini,özelliklerini,sorunlarını satır satır çözmek ve öğrenmek istiyordum.Beni kendilerine bir öğretmen gibi değil ,bir arkadaş gibi gormelerini istiyordum.Bu yuzden odamdaki ruhsuzluğu evimden getirdiğim renkli yastıklarla ,birkaç renkli çerçeveyle ,panoya taktığım renkli iğnelerle,masamın uzerine koydugum renkli ıvır zıvırlarla gidermeye çalışmıştım. Semra hanımın kütüphaneden getirttiği küçük mor kitaplığı görünce bir hazine bulmuş gibi sevinmiş, kendisine defalarca teşekkür etmiştim.Şimdi ise evden getirdiğim kitaplarımı içine yerleştiriyordum.Bu bir hafta içinde müdürle pek iletişime girmemiş, ama yine de beni her gördugunde sertleşen yüz ifadesinden nasibimi almıştım.Düşüncelerimi ondan uzaklaştırıp çocuklara odaklandım.En sıkıntılı kesim 12 ler oldugu icin en cok onlarla ilgileniyordum.Favorim ise 12/B ydi. Bütün hocalar ve buz adam (çocuklar müdüre boyle bi isim takmişlardi) 12 / A nin uzerine düşüyordu.Bense onları sadece derslerine odaklanmış sorunlu çocuklar olarak goruyordum.12/B ise her şeyin farkında gibiydi.Bazen kurdukları cümlelerle ve güzel sözlerle beni şaşırtıyorlardı ,onlarla saatlerce sohbet edesim geliyordu. Ben bu düşünceler içindeyken odamın kapısı çaldı.Ve Bay buz adam kapıda göründü.
-Buyrun hocam.
-Bugün 12/B ile olan dersinize konuk olacağım.Umarım sizin için bir sorun yoktur. Sesimi sakin tutarak sert sesini cevapladım.
-Tabi hocam,problem yok.Geldiği gibi hızla çıktı.
Bu da neydi şimdi?
Zil çaldıktan sonra sınıfa gittim ve artık biraz biraz tanıdığım yüzlere gülümseyip oturmalarını söyledim.
-"Çocuklar bugün Yalçın hoca dersimizi ziyaret edecek. dediğim anda gülen yüzler asıldı.Ön sırada oturan Beyza;
"Bay İceberg iş başında..dedi ve oflamalar ona eşlik etti. Beyzanın buz dağı benzetmesine gülümsemeden edemedim.Gergin ortamı dağıtmak için,
"Şimdi bana bir söz vermenizi istiyorum, hep beraber müdür beyi görmezden geleceğiz.Geçen hafta nasıl sohbet ettiysek bu hafta da o yokmuş gibi benimle konuşun ,olmaz mı?
Bu durum çocukların hoşuna gitmiş olacak ki başlarını sallayıp beni onayladılar.Masaya geçip yoklamayı aldıktan sonra onlara nasıl olduklarını sordum. Samet annesinin kendini azarlarken ki taklidini yapınca bütün sınıf kahkalara boğulduk.O esnada kapı çaldı ve müdür bey içeri girdi bana baş selamı vererek arkadaki boş sıraya gidip oturdu.Bir şey değişmemiş gibi çocuklarla hasbihal ettim ve cocuklar da bana soz verdikleri gibi tavırlarını degistirmediler.Sonra ayağa kalkıp asıl konuya girdim.
-Gençler ,bugün günümüz insanlarının sorunları hakkında biraz konuşacağız.Söyleyin bakalım günümüz insanının sorunu nedir ?
İsmet söz aldı.
'Günümüzde yaşıyor olmasıdır.Birkaç kişi güldü.Ben de içtenlikle gülümsedim.
'Biraz daha açar mısın İsmet?.
'Böyle söyleyince biraz komik durdu ama ciddiyim hocam.Kimsenin birbirine saygı duymadığı ,sevginin giderek azaldığı bir çağdayız.Bazen anneannem ve dedem eskilerden bahsederken keşke o zamanlarda yaşasaydım diyorum.
Hak vermemek elde değildi.Bir kaç öğrenci daha söz aldı .En son Zehra şunları söyledi.
'Bana sorarsanız kirletilmiş duygulara aşk demektir.Aşk deyince içim sızladı. Zehra her yönüyle hisli bir kızdı.
Onu "O zaman sen de Öyle ucuz ettiler ki her şeyi ,sözü ,erdemi ,aşkı,saygıyı,ölümü bile kirlettiler diyen Şükrü Erbaş gibisin Zehra.diye yanıtladım. Sınıf anında edebiyatıma karşılık vererek ooo sesleri çıkardı.Onlara kocaman gülümsedim.Ve söz aldım.
'Sanırım herkes fikrini söyledi.Ben de birkaç şey söyleyim.Bana göre çağın en büyük sorunu yalnızlık,çocuklar..Dedim ve sıralamaya başladım. Sorun; çin menşeyli kalpler,herkes birbirinin eski sevgilisi,herkesin birinde diğerini unutma eskitme çabası,tüketim çılgınlığı,kısa süreli arkadaşlıklar,ıssız adamlar,elektronik cihazlara olan bağımlılık,bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılık,tepesine vur ekmeğini al yine de sesini çıkarmayan ezik toplum ,Aşık olamamak,uç kesimlerde yaşayan insan tipleri,maaşı bankalar arasında bölüştürmek için çalışan beyaz yakalılar,bir haftalık tatil için 12 ay çalışmanın mantıksızlığı,sürekli soru işaretleriyle gezmek ,vücudun üçte birinin su ,geri kalanının depresyon olması,birbirine hava atmak için alınan gereksiz mobilyalar,insandan çok eşyaya değer verme,çiçeklerle otla böcekle konuşmaya başlamak,zorla evcilleştirip eve hapsettiğimiz hayvanlar,özgürlüğü çok yanlış anlayıp pöpüler kültürün eşiğinde can çekişen kızlar ,bitmek tükenmek bilmeyen egolar ve hepsinin sonucu koca bir yalnızlık..
Sınıfta bi sessizlik hakimdi ve hepsinin gözleri bana kilitliydi.
"Sizde bu saydıklarımdan hangisi var ben bilmiyorum ama siz biliyorsunuz.Lütfen kendinizi düzeltin böylece daha huzurlu ve mutlu olursunuz .
Sözlerimi bitirdiğim an zil çaldı ve o sonrasındabana kilitlenmiş bir çift koyu göz daha keşfettim..
…_…Selam arkadaşlar .Benim için oldukça uzun ve zorlu bir bölüm oldu.Daha güzel fikirler de var aklımda.Lütfen yorumlarınızı ve votelerinizi esirgemeyin.Bölüm kapak tasarımcımız güzel kalpli goccukpanda ya ithaftır.Yazım yanlışlarından yine ilkokul öğretmenim sorumludur :) goruşmek uzere,sevgiyle kalın..<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukde
General Fiction-"Ben insanın umutsuz bir aşkı ömrünün sonuna kadar kalbinde taşıyabileceğine inanıyorum ve hayatın her gün onu söndürmeksizin üfleyebileceğine." Bir okul. Yaşından büyük çocuklar. Kırık bir aşk hikayesi. Sabırlı bir öğretmen. Sabırsız bir adam. Ken...