Yemekten sonra yorgun bir şekilde derslerime çalışmak ve ödevlerimi yapmak üzere odama geçtim . Hava karardığından nesnelerin gölgesiyle oda adeta silüetler dünyasına dönmüş gibi görünüyordu. Perdesi açık pencereden içeri ağacın gölgesine eşlik eden hafif bir ışık demeti süzülmekteydi. Odanın ışığını açtığımda ise bütün atmosfer bozulmuş ve gölgeler ortadan kaybolmuştu.
Odanın beyaz duvarları , sağ tarafımda bulunan kitaplığım ,karşımda bulunan pencerenin beyaz renkte ve köşesindeki söküğü yamayla kapatılmış perdesi , sol tarafımda bulunan tek kişilik yatağın üzerinde örtülü olan yorgan , yorganın üzerindeki siyah renkteki pijamam ve yatağımın bitişiğindeki dolabım odanın ışığı sayesinde kendi görünümüne kavuşmuştu.
Çantamı yatağın kenarına bıraktıktan sonra perdeyi çekip yatağımın üzerindeki pijamamı alarak üstümü değiştirdim. Artık ödevlerimi yapmaya hazırdım fakat saniyeler geçtikçe üzerimdeki yorgunluk kat kat artıyordu . Vakit kaybetmeden yatağımın üzerine bağdaş kurup oturduktan sonra çantamı da kucağıma alıp içerisinden ödevlerimin olduğu edebiyat defterimi ve tarih kitabımın ardından düz siyah renkteki kalemliğimi çıkardım . Önceliği edebiyat ödevine vermeye karar verdim yapmam gerekense istediğim bir konuyla alakalı deneme yazmaktı .
Yarılanmış yeşil renkteki kurşun kalemimi elime alıp edebiyat defterime biraz düşündükten sonra yazmaya başladım...
Bir sabah uyanıyorsunuz ve o günün sizi paramparça edebileceği hiç aklınıza geliyor mu ? Gelmiyor değil mi ? Hayat insanı bir çırpıda yıkıyor işte ,paramparça ediyor, gelişine vuruyor ve öyle kolay kolay da toparlanamıyor insan. Ama umudumuzu yitirmemeliyiz. Unutmamalıyız ki şu hayatta bir şeyin bitişi, her zaman başka bir şeyin başlamasına sebep olmuştur.
Ve bir sabah da kalkıp bakıyorsunuz ki içinizde anlamını veremediğiniz bir boşluk ,bir arayış var ve bunu ne adlandırabiliyoruz ne de anlamlandırabiliyoruz .En azından ben yapamıyorum belki siz yapabiliyorsunuzdur.
Bilmiyorum siz de oluyor mu ama benim içimdeki boşluk gün geçtikçe büyüyor. İçimdeki anlam veremediğim boşluğu doldurmaya çalışıyorum. Hep bir arayış içerisinde düşünmekteyim.Neyi aradığımı bilmez bir şekilde yaşamaya devam ediyorum . Peki gerçekten yaşıyor muyum?Yaşamaya çalışıyorum desem daha doğru olur. Her şeye rağmen hayata tutunacak bir dal buluyor insan benim dalımda annem ve küçük kız kardeşim oldu . Ama bu arayışımın ne onlarla alakası var ne de babamın acı şehit haberiyle .
Ben bu hayata kendimi ne ait hissettim ne de dahil. Ben hep bir şeyler arıyormuşum gibi hissediyorum. Hep bir boşluktayım yalnız ve kimsesizim. Ben kendimi arıyorum ama neredeyim bilmiyorum . Önüne çıkana engel dersen, takılıp düşersin; basamak dersen, bir basamak yükselirsin.Ve ben buna engel değil basamak adını veriyorum .
Her şeye rağmen yaşamaktan vazgeçmemeye ve bu arayışın cevabını bulmaya kararlıyım .Edebiyat ödevi bittiğine göre sıra tarih ödevini yapmaya gelmişti .
Tarih kitabımı açıp müdür yardımcısının verdiği formu gördüğümde anneme bu konudan bahsetmeyi unuttuğumu fark ettim. Sonra biraz düşününce söylememenin en iyisi olduğuna karar verdim . Anneme bu acı maziyi hatırlatıp onu üzmek manasızdı acısını ne kadar gizlemeye çalışsa da kendini belli ediyordu . Ben nasıl babamı kaybettiysem o da hayat eşini yoldaşını kaybetmişti. Formdaki bilgiler dolduramayacağım düzeyde değildi, imzayı da halletmek çocuk oyuncağı zaten deyip formu bir çırpıda doldurup imzaladım. Göz kapaklarım beni yarı yolda bırakıp kapanmak istiyordu , onları daha fazla kıramayıp tarih ödevini sonra hallederim düşüncesiyle çantamı toparlayıp ışığı da kapattıktan sonra yatağa girip gözlerimi yummamla uyumuştum.
Kitaplığımın ikinci rafındaki küçük mavi renkteki çalar saatimin zırlamasıyla çoktan uyanmış ve hızlıca hazırlanmıştım. Mutfağa girip bir bardak süt içtikten sonra evden çıkıp okula doğru yol almaya başladım . Okulla ev arası 30 dakikalık yürüme mesafesinden ibaretti . Gece yağan yağmurun izleri hala sokakta vardı ve su birikintilerine basmamak için dikkatli bir şekilde ilerliyordum. Her sabah okula giderken aynı vakitlerde denk geldiğimiz çocuk ilk defa bu kadar dikkatimi çekmişti. Önceki gidişlerde yavaş ,saçları dağınık ve umursamaz bir biçimde ardımda kalan bu çocuk ilk defa bu kadar heyecanlı , üstü başı düzenli ve büyük bir titizlikle hızlı adımlarla önümden ilerliyordu . Onu izlemeye o kadar kaptırmıştım ki kendimi bir anda otuz dakikalık mesafeyi yirmi dakikada almış ve çocuğun bizim okulda okuduğunu fark etmiştim. Çocuğun cebinden su dolu beton çukurun içine bir kutu ve bir kağıt düştüğünü gördüm . Arkasından seslendim fakat okula gelen öğrencilerin uğultusu benim sesimi duymasını engelliyordu . Kağıtla kutuyu kaptığım gibi omzuna elimi koymam bir oldu .Beni tanımayan bir ifadeyle suratıma baktı . Bunlar senden düştü sanırım diyerek elimdekileri uzattım . Çocuk bir anda sevinerek bana sarıldı ve "Sağol dostum çok teşekkür ederim , acele etmeliyim ." diyerek merdivenleri hızla çıktı. Biraz ayrıntılı düşününce elindeki kutunun kurdeleli bir hediye kutusu olduğunu ve düşen kağıtta da "sevdiğim " kelimesi olduğu aklıma geldi. Ya o çocuk sevdiğine açılmaya gidiyordu ya da sevgilisine hediye almıştı. Ben bunları düşünürken sınıfın kapısına gelmiş ve içeri girdiğimde gözlerime inanamadım. Mert 'in burnu kanamış yüzünde ara ara morluklar bulunurken her zaman ütülü ve jilet gibi olan beyaz gömleği kan kırmızısına bulanmıştı. Hemen yanıbaşında olan Özen burnundan akan kanı sürekli temizlerken sınıftaki bir kaç kişi kanı görmüş ve bayılmış . Bir kesim bayılanlara yardım ederken bir kesimde ne oldu soran gözlerle Mert ve Özen ' e bakıyordu .
Kendimi sıraya attım ve kardeşim ne oldu , kim yaptı bunu sana dedim . Mert gülmeye çalışarak "Yüzümü yıkamadığım için gözümü açamadım ve kapıya çarptım." dedi . Söylediği yalanı küçümsercesine ciddiyetimi bozmadan bu yumruklarıda kapı kolu mu attı dedim . Özen , gerçeği söylesene diyerek Mert'e çıkıştı ve tam o esnada büyük bir hışımla içeriye okul müdürü girdi .
![](https://img.wattpad.com/cover/154345814-288-k967097.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ BOŞLUK
Подростковая литератураBen bu hayata kendimi ne ait hissettim ne de dahil. Ben hep bir şeyler arıyormuşum gibi hissediyorum. Hep bir boşluktayım yalnız ve kimsesizim. Ben kendimi arıyorum ama neredeyim bilmiyorum . Önüne çıkana engel dersen, takılıp düşersin; basamak ders...