4.BÖLÜM

127 26 5
                                    

Müdürün yanında nefes nefese kalmış yalaka Büşra vardı . Her zaman ki gibi olup biteni müdüre yetiştirmişti. Büşra derin derin nefes alırken müdür sinirli bir şekilde

"Ne oluyor burada , bu çocuğun hali ne ?" dedi .

Mert dayak yemenin stresiyle titreyerek ayağa kalktı ve kekeme bir ses tonuyla

"Hocam okula gelirken önümü kestiler ve beni dövüp harçlığımı aldılar . " dedi Özen de o esnada Mert'e dirsek attı ve sadece bizim duyabileceğimiz bir şekilde "Gerçeği söylesene oğlum ne saklıyorsun." dedi . Müdür Bey cevaben

"Derhal odama gelin ve olayın iç yüzünü anlatın. " dedi .

Mert ve Özen müdürün peşinden ilerlerken Özen'i kolundan tutup sen kal ben giderim diyerek çantamdaki  formu alıp gösterdim ve  zaten bunu vermem gerekiyordu aradan çıksın dememle Özen tamam sen git dedi. Ben Mert le beraber müdürün odasına doğru giderken Özen de sınıfta kalmıştı.

Müdür Mert'e  dönerek "Oğlum önce tuvalete gidip bir elini yüzünü yıka ." Bana da dönerek Evladım sende arkadaşına yardım et .dedi ve " Sonrada hemen odamda olun." diyerek ekledi .

Mert'i hızlı adımlarla tuvalete soktum . Mert de bu esnada

"Ne yüzmüş kardeşim bir bitmediniz ."diyerek gülüyordu.

Mert musluğu açıp yüzüne soğuk su çarptıktan sonra bana dönerek "Oldumu kanka muradınıza  erdiniz mi?"dedi ve sinirlerimiz boşalırcasına gülmeye başladık. Sonrasında Mert'e sarıldım ve dedimki ;

Kim yaptı bunu sana ?

Mert "Söyleyeceğim kanka ama baştan söz ver kimseye söylemek yok tamam mı ?" dedi.

Yavaşça elimi omzuna koydum ve teselli edercesine ,kardeşim sen önce ne olduğunu söyle , bırak da başkalarına söyleyip söylemeyeceğime de ben karar vereyim dedim .

İki elini yumruk yaparcasına sıktı ve bir an için tedirgin oldum . Sertçe "Bu öyle kolay bir mesele değil Yusuf anlamıyorsun ama anlatacağım ."dedi ve anlatmaya başladı .

"Ablam Derya 'nın eski sevgilisi Yarasa Hakan , ben okula giderken arkadaşlarıyla beraber önümü kestiler. Zorba bir tavırla ne yapıyor lan benimki , niye okula gelmiyor, telefonlarıma da cevap vermiyor gibi benzer sorular sorarken bir yandan da ceketimin yakasından tutmuş beni sarsıyordu. O esnada yanındaki çocuklardan kısa boylu olan gülerek "Bırak ağabey onun bunun çocuklarını sana kız mı yok ? "söyleminde bulundu ve ben o an kendimi kaybedip çocuğun üstüne atıldım . Ben çocuğun suratını dağıtırken hepsi birden bana vurmaya başladı . Ben çocuğa öyle bir kenetlenmiştimki zamandan ve acıdan muaftım sanki. Adeta şalterlerimin hepsi inmiş koskoca bir karanlığa bürünmüş , gözlerime perde çekilmiş ve yumruklarımı hissedemez olmuştum . Kendime geldiğimde yerde yatıyordum ve her tarafım acıyordu. Gözlerim direk o kısa boylu çocuğu aradı , bulduğumda baygın halde kaldırımın üstünde yatarken ağzından litrelerce kan boşalmış ve o gri kaldırım taşlarını kırmızı renge boyamıştı. Adeta bir ölü gibi yatıyordu. Beni korkutan başıma gelenler değil o çocuğa yapmış olduklarım ve şu an o çocuk ne halde bilmiyorum. Ve müdür sorduğunda bir kaç kişinin önümü kesip paramı almak için beni dövdüklerini söyleyeceğim sende beni desteklersin. "

dedi ve yavaşça kapıya doğru yöneldim , o da istemsizce peşimden geliyordu. Mert in yüzünde bir korku vardı bu korku ne Hakan'ın korkusuydu ne de okuldan alabileceği herhangi bir disiplin cezası korkusuydu, Mert'in yüzündeki o korku o kısa boylu çocuğun ölmüş olabilme ihtimalinin korkusuydu.Ben bunları hissederken diğer yandan da o çocuğa ne olup olmadığını nasıl öğrenebiliriz diye düşünüyordum.Aklıma Nazlı Hanım geldi . Yanlış hatırlamıyorsam Nazlı Hanımın molalarında sürekli yemek yediği , beraber takıldığı ilk okul arkadaşı , Fatih'te devlet hastanesinde hemşireydi. Eğer Nazlı Hanım yardım edebilirse bugün gelen hastalar üzerinden o kısa boylu çocuğun durumunu öğrenip nasıl davranacağımızı planlayabiliriz ve hiç değilse kardeşim Mert' in gözlerindeki o korkuyu silip merdivenlerden titreyen adımlarla inmek yerine kendimizden emin yaptığımızda haklı ve dik bir şekilde inebiliriz .

İÇİMDEKİ BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin