0.6

781 64 42
                                    

Gelen mesajı bir kez daha kontrol ettiğimde midemin bulandığını hissettim.

Bu gerçek miydi? Gerçekten aşık olduğum adam beni fark etmiş miydi? Gelen mesajı bir kez daha kontrol etmek istedim ama ellerim titriyor,görüş alanım bulanıklaşıyordu. Kalbim son sürat giden bir roller coster'ın en önünde gibiydi, çarpıntıları göğüs kafesimi delip geçmeye niyetlenmişti. Bu bir rüya mıydı? Eğer bir rüyaysa sonsuza dek prensini - Tom'u - bekleyen bir "uyuyan güzel" olarak uyuyabilir miydim? Evet, kesinlikle çok saçmaydı. Tamamen saçmaladığın farkındaydım. Elim ayağım titriyordu, midemi birileri bilendir'a koymuş olabilir miydi?

Tamam... Gözlerimi uzun süre kapatıp dinlenmeliydim. Ancak bu şu anda yapılacak en mantıksız şeydi - sanki şu an her şey çok mantıklıymış gibi, bunu neden saçma buluyorsam...

Thomas Stanley Holland bana mesaj atmıştı.

Thomas...

Buna inanabiliyor muydum?
Kesinlikle hayır.

"Jane Austen midir - artık her kimse - onun hakkında Edebiyat sunumum var, sende onun şu salak aşk romanlarından biri vardı değil mi?" dedi Martin - dünyada görüp görebileceğiniz en saçma ağabeyin ta kendisi...

"Hey! Artık herhangi bir yaşam emaresi gösterebilir misin Mia? Antik dönem Yunan heykelleri gibi kaldın..."

Hiçbir şekilde kıpırdamaksızın mavi göz bebeklerimi umarsızca kütüphanemi dağıtan Bay Gıcık'a baktım.

"Çünkü canlı bir Yunan heykelinden mesaj aldım..."

Bir anda yaptığı - saçma sapan dağıtma - eylemini duraklattı, usulca başını bana doğru çevirdi ve tek kaşını anlamsızca kaldırarak adeta "sen yine ne haltlar karıştırdın?" adlı sanatsal bakışını attı.

"Aşağıdaki - şömineli odadaki - büyükannenin sallanan koltuğunda "Emma" var, Austen'in bir kitabı hani..." dedim, kısaca kendisine hiçbir şeyi açıklamak istemediğimi ima etmek isterken.

"Tamam..." dedi, yere fırlattığı kitap kalabalığı üzerinde doğruldu, kapıya yöneldiğinde birkaç kitabımı hunharca ezdi. "Hey!" diye haykırdım, "Biraz daha dikkat et seni Şam Şeytanı!"

"Tamam, su samuru!" Diye bağırdı kapımı çarparken.

"Kitabıma da zerre zarar verme seni anakonda kertenkelesi!" Resmen boğazım bağırmaktan yanmıştı.

Ve şimdi...
Zemini kitaplarla dolu - resmen şehir çöplüğü - bir odada, insanı delirtecek bir sessizliğin ortasında bir başıma yatağımın üzerinde oturuyordum.

Hemen yatağımın yanındaki komidinin üzerindeki çalar saate baktım...

"Bana mesaj atalı bir gün oluyor... Benimse mesajı okuyalı sadece bir saatim..." Neden daha önce görmemiştim ki? İsyankarca iç çekerek kendimi yatağıma gürültüyle bıraktım. Her ne kadar babam onun hakkındaki her şeyi paramparça etmiş olsa da daha iki gün önce ondan bir parça geçmişti elime, evet - tavanımda onun son turnesi için özel üretilmiş koskocaman bir posteri vardı - büyük hayranı olduğumu bilen arkadaşlarım Doğum günümde benim için almışlardı - ki sadece onu bile görmek daha henüz dinginliğe ve huzura nail olabilmiş toy yüreğime ağır bir tsunami etkisi bırakmaya yetmişti - çığlıklarımı bastırsın diye yatağımın üzerinde duran renkli yastıklardan birini kaptığım gibi yüzüme kapattım.

Kısa sürdü. Yastığı aldığım gibi tavana fırlatıp doğruldum, yeniden ve yeniden okudum mesajını seslice, kıkırdaya kıkırdaya...

"Seni görüyorum."

Kocaman gülümsedim. Kesinlikle şu anda çok aptal görünüyor olmalıydım. Heyecanla en yakın arkadaşımın yuvarlağına tıkladım.

@90sofmia: Reby?

@firstrebecca: Bebek?

@90sofmia: Mesaj attı.

Yazıyor gibi göründü ama sonra nedense yazmaktan vazgeçmişti. Dudağımı ısırdım, heyecanımı da ısırmaya çalışırken...

@90sofmia: Malum kişi!

Kesinlikle gördüğünü biliyordum.

@90sofmia: TH desem??

@firstrebecca: OHA!

Tebessüm ettim.

@firstrebecca: Bak Mia, eğer bu bir şakaysa hiç hoş değil!

@firstrebecca: Şakaysa söyle!

Gülümsemiştim.

@firstrebecca: Yoksa tez kellesi uçurula!

Hayvanca sırıttım, Rebecca yaşayan en egoist insan olabilirdi. Sıradan bir ailesi olmasına karşın o kendisini İngiliz kraliyet ailesinin Elizabeth'ten sonra sıradaki taç giyecek varisi sanıyordu - bunun da farkındaydı, tiye alıyordu hayatı işte...

Belki de bu şımarıklığının sırrı yıllar üzerine doğan ilk ve son çocuk olmasıydı.

Heyecanla Tom'la olan konuşmamın ekran görüntüsünü almak üzere onun sohbetine girmemle "o" bana mesaj attı.

O!

@tomholland: Ve beni gördüğünü de biliyorum... Sonunda hesabını yeniden açtın, Sofia Mia Miller :)

never say never :: tom holland |textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin