Bir sonraki gündü artık, uykusuz geçen bir gecenin ardından...
Neden uykusuz olduğumu soracak olursanız, size sadece şunu söyleyeyim:
"Neden olmayayım?"O son mesajlardan sonra tavanındaki posterin gerçekten de beni bir şekilde izlediği kanısına varmış, posteri "hiçbir şekilde zarar görmemesine muazzam bir titizlik içerisinde öpe koklaya" olduğu yerden çıkarıp rafa kaldırmıştım.
Bu bile canımı yakmaya yetmişti.
Niye yetmesindi ki?"Nerde benim Mi - Mia'm!" Matematik sınıfından tanıdığım arkadaşım Scarlett, arkamdan hızla geldi ve o uzun, sivri kollarını boynuma doladı.
"Ah! Lettie, ölüyorum!"
"Oo, pardon meleğim!" Dedi kollarını benden çekip yanağıma sert bir öpücük kondurduktan hemen sonra hemen yanıma atlayarak. Uzun mu uzun bir öğle arasındaydık ve depresyonda bir adet Mia için bu uzun süre daha da uzamıştı sanki.
Depresyon konusuna gelince... Aşırı dingin bir hayatım varken bir anda zalimin oğlunun bana yaşattığı kalp krizlerinden sonra, nasıl her şey yolundaymış gibi yaşamaya devam edebilirdim ki? Tabii ki de depresyonda olacaktım!
"E, neyin var senin Mi - Mia'm? Tüm gün sessizdin, yetmedi, önünden en az yedi tane modern zaman Yunan Tanrısı geçti ve sen..."
Sözünü kestim:"Ne? Ciddi misin sen?" Ben, ben ki yüzyılın 'seri kesicisi'!
Yüzü ekşidi, sol kalın kaşı kalktı alnının ortasına doğru:
"Sen cidden iyi misin bebek?"
İç çektim.
Lettie, benim aynı sokakta büyüdüğüm bir kızdı da aynı zamanda, nâm - ı değer "komşu kızı"...
Hayatımın neredeyse her anını zaten bilen birinden nedense bu aşırı kalp krizi geçirten mesaj ve aramalar silsilesini saklamak saçma gelmişti.Tereddüt etmedim, belki de çok aptalca bir şey yaptım ama ona anlattım. Her şey tek nefeste bitmişti, gerçi anlatılacak çok da bir şey yoktu ama...
Abartan bendim, biliyorum. Hem de her şeyi fazlasıyla abarttığını...
"Mi - Mia'm, gerçekten de fazla abarttığını biliyorsun musun?" Dedi ciddi bir ifadeyle.
"Biliyorum."
"Öyleyse? Onun hayranı olduğunu biliyorum ama... Gerçekten "o" olduğuna emin miyiz?"
Ona tuhaf bir bakış attım, "Hesabında, adının yanında, mavi şeyden var."
Durdu, biraz düşündü. "Ya hacklendiyse?"
"Ne?" Dediği bir an için soğuk duş gelmişti, rüyamdan uyandırılmak üzere sarsılıyor gibiydim.
"Evet, neden olmasın?" Dedi kendinden emince, "Tom Holland'dan bahsediyoruz burada, ünlü ve epey yoğun birinden! Tutup da DM mesajlarına bakacak değil herhalde? Onu geç, haydi baktı diyelim, adama günde en az bin kişiden yüz bin mesaj alıyor, seni onun nazarında özel kılan ne olsun?"
Kekeledim, "B - Beni?"
"Ya aşkım, kötü anlamda demiyorum elbette! Ama adamın etrafı Victoria's Secret mankenleri kadar güzel ve ünlü birçok kadın ile dolu. Sen ise kendi halinde yaşayan sıradan bir lise son öğrencisisin!"
Sözleri kalbime hançer gibi saplanmıştı.
Ve kahretsin ki ona karşı herhangi bir savunma duvarım, beni rüyama geri döndürecek bir dayanağım yoktu. Cambridge'i kazanmış da reddedilmiş gibiydim, çaresiz..."Haklısın." Diyebildim sadece.
"Onu geç de şekerim..." Dedi heyecanla omuzunu sarsarken, "Senin şu gri göz Shawn'dan n'aber?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
never say never :: tom holland |texting
Fanfiction@90sofmia:Beni görmeni beklemiyorum zaten. @90sofmia:Ben sadece aptal bir hayranınım. @tomholland2013:Seni görüyorum.