Sonunda temizliği bitirmiştik. Ama bizde bitmistik. Koltuğa attık kendimizi. Ben her tarafını citlatirken Youngdan ses yoktu. Donup ona baktığımda uyumustu. Bu haline gulumseyip onu durtukledim ama kalkmadı (ne saniyin o Yoonginin esi)
Bende onu orda bırakıp odama çıktım. Üzerime giydigim eski kıyafetlerden kurtuldum ve pijamalarimi giydim. Yatağa attım kendimi. Bir kaç dakika sonra da uyumusum. Uyandigimda odanın içinden tikirtilar geliyordu. Bir an kapıyı kilitlemeyi unuttugum geldi aklıma. Jimin bu, fırsatçı dedim kendi kendime. Evet Jimindi. Bir şeyler yapıyordu. Yanina.gittim.-Ne yapıyorsun?
Beni görünce sıçradı. Onun bu haline güldum.
-Korktum.
-Fark ettim. Özür dilerim. Neyse sen.ne yapıyorsun burada.
-Cüzdanına nakit para koyuyorum.
-Neden?
-Benimkinde yer kalmadı yirtiliyordu ondan.
-Hmm
-Sabir ya!
-UF Jimin doğru düzgün söyle. Ben dolaylı yoldan anlatılan şeyleri anlamıyorum.
-Beyninde kıvrım yok ondandir.
-Sen laf mi soktun az önce bana.
-Yoo
-Tabi Jimin öyle olsun.
-Dur saka yaptım. Jae~~~.
-Küstüm Jimin
-Küsme dayanamam
-UF aman. Bir daha laf sokma bana sakın.
-Tamam tamam. Bu arada haftaya belgeleri imzalamaya gideceğiz.
-Neden ki
-Evleniyoruz ya Jae ondan.
-Hee
-He ya he.
-Ne yani ben gelinlik giyemicem mi?
-Giymek istiyon mu?
-Hayır
-O zaman?
-UF Jimin şimdiden biktim senden.
Deyip salona gittim. Kimse yoktu. Sonra Tae geldi. Benim manyak öğrencim.
-Jae
-Efendim
-Noldu niye surat asiyon.
-Salak Jimin yüzünden.
-Salak deme carpilirsin.
-Ya sende mi? Burada normal biri yok mu?
-Kızları sevmedin sanırım.
-Onlar dışında. Kızlar hep normaldir ama özeldir.
-Oww güzel lafmis.
-Laf değil öğüt. Anlayana.
-Aman boşver canım. Sen alıştın mi buraya?
-Evet. Ama sadece size. Yani ne bileyim. Hyunglara Alışamadım.
-Hmm. Onlar çok çılgın değildir. Hosik dışında. Ama Hope bu aralar çok yoğun yarin bitiyor yoğunluğu. O da çok eğlencelidir. Aslında hepsi öyledir. Ama her an değil.
-Anlıyorum
Burada da canım sıkılınca odama attım kendimi. Uzerimi degistirdim
Sinirle dışarı attım kendimi. Burada yapilacak hic bir şey yoktu. Jiminin bana aldığı arabaya binip bosca sürmeye başladım. Önüme gelen yolda ilerliyordum. Nereye gittigimi bilmiyordum. Sonra önüme Han nehri çıktı. Burayı çok severdim. Han nehrinin yanindaki o park. Oraya gidip bir banka oturdum. Gözlerimi kapattim. Havalar iyice soğumaya başlamisti. Üşümüştüm. Sonra arkadan biri ceketini üstüme geçirdi. Park Jimin!-Jimin!
-Evet
-Ne isin var burada?
-Müstakbel karımı yalnız bırakmak istemedim.
-Yha Jimin~~~.
Yazar'dan
Tebessüm etti Jimin."Çok tatlı gözüküyor" diye gecirdi icinden Jae. Ama kim bilebilirdi ki o tatlı adamın aslında o kadar da masum olmadığını. İçinde bir canavar yattığını. Bunu Jae'de bilmiyordu. Zamanla öğrenecekti her şeyi. İşte o zaman belki de boşamak isteyecekti Jimin'i. Belki de bir daha hiç görmek istemeyecekti. Ama bunların hiç biri mümkün olmayacaktı. Her şey için gec olacaktı. Zaten Jae artık dönüşü olmayan bir yoldaydi. O belgeyi imzaladığı anda her şey bitecekti. Ama o şuan bunlardan habersiz Jimin'in o tatlı tebessümünü izliyordu. İstemsizce o da tebessüm etti. Jimin yanina oturdu Jae'nin. Seviyordu onu. Büyük aşk duyuyordu hatta. Ama tabii ki gerçek yüzünü asla ona göstermeyecekti. O göstermese bile Jae Jimini başkasına öyle davraninca görecekti. Jimin asla onu birakmamasini umdu. Aklına gelen ilk fikir ile konuştu.
"Yemeğe gidelim mi?"
"Şimdi mi Jimin?"
"Niye olmasın?"
"Demek istediğim kıyafetlerim uygun değil."
"Benimde değil. O zaman gel eve gidip hazırlanalım."
"Tamam."
Jimin elini Jae'nin omzuna attı. Ön kapıyı açtı ve Jaenin oturmasını bekledi. Jae oturunca Jimin kapıyı kapattı ve kendi de sürücü koltuğuna gecip arabayı çalıştırdı. Eve geldiklerine ikisi de hemen odalarına gitti.
Jae
Jimin ise lacivert dar bir gömlek ve siyah takim elbise giydi. Koşarak arabaya gitti ve cool bir şekilde Jaeyi beklemeye başladı. Jae de asagiya indi. Jiminin birden gözleri büyüdü ve ağzı açık kaldı. Onu ilk defa boyle görüyordu."Pemde huh?"
"Evet"
"Çok yakismis"
"Teşekkürler sende çok yakışıklı olmuşsun"
"Saol. Geç hadi."
Kapıyı açtı. Jae nazikçe bindi arabaya. Jimin de bindi. Bildiği ünlü bir restorant vardı. Jae'yi oraya götürecekti. Geldiklerinde Jimin indi ve Jae'yi de centilmence indirdi. Birlikte içeriye geçtiler. İki kişilik bir masaya oturdular. Garson gelince siparişleri verdiler. Hiç konuşmadılar. Siparişler gelince yine sessizce yediler. Yemekler bitince Jimin hesabı istedi. Garson getirdi. Jimin hesabi gördü. Cebinden bir tomar para çıkarıp kutuya koydu. Jae ise gözleri açık bir şekilde ona bakıyordu.
"O kadar pahalı bir yere gelmemize gerek yoktu."
"Sana bu yakışır."
Jae utanmıştı. Konuşmadı ve başını eğdi.
Eve geldiklerinde Jae direk kendini banyoya attı. Çok yorgundu. Sıcak bir duş alıp üzerine pijamalarini geçirdi. Yatağa yattı ve bugün olanları düşündü. Jimine feci aşık oluyordu. Bu iyi miydi yoksa kötü mü bilmiyordu. Nolursa olsun onunla evlenecekti. Hayatının mutlu geçmesi için bu iyi bir şey diye düşündü. Sonuçta nefret ettiği biri ile mutlu olamazdı. Bunları düşünürken uykuya daldı. Yarın yasayacaklarindan habersiz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bunlar Gerçek Mi? {PJM}
Fanfiction"Ben mi ölüm mü?" "Sanırım ölüm" "Beni sevmiyorsun yani" "Bilemiyorum"