H

5.7K 315 58
                                    

Birkaç gün sonra, Jimin tribünlere gitmesini söyleyen bir mesaj aldı. Bu yüzden gitti. Yoongi'yi tribünlerin en üst sırasında donmuş gibi otururken buldu. "Mesajımı aldın mı?" diye sordu, Jimin onun yanına lap diye otururken.

"Pekâlâ, işte buradayım. Benden istediğin üzere." Jimin omuz silkti.

Yoongi başıyla yavaşça onayladı. "O mesajı kastetmiyordum, diğer mesajı kastediyordum, ama şimdi burada olduğuna göre sanırım sana söyleyebilirim." dedi. "İlk olarak, neden burada olduğunla pek alakası olmasa da, hızlı bir soru. Eğer kız arkadaşın olsaydım, şu an ne yapıyor olurdun?"

Jimin paniklemeye başlamıştı. Annesi ona her daim hediyelerin anahtar olduğunu söylerdi. "Sana... sana- ona bir hediye verirdim." Jimin kekeledi.

"Bir hediye mi?" diye sordu Yoongi. "Eğer hediyen vereceğin sıcaklıksa, bu söylediğin kabul edilebilir." Alay edip kendi kendine sarıldı.

"Oh, anladım." Jimin iç çekerek onayladı.

Yoongi kızgınca Jimin'e bir bakış attı. "Hâlâ üşüyorum." deyip Jimin'in kolunu çekerek ısınmak için kendi etrafına sardı.

"Üzgünüm, farketmedim." Jimin mırıldandı. En azından Yoongi'yi biraz daha ısıtmak için çabalıyordu.

"Tabii ki de farketmezsin, sen gördüğüm en kötü erkek arkadaşsın." Yoongi derin bir nefes aldı.

"Ben senin erkek arkadaşın değilim. Neyse, yalnızca içeri giremez misin?" diye sordu Jimin.

"Um, hayır?" Yoongi cevapladı. "Dersim var, ve şu moron beni izleyip durduğundan içeri giremiyorum." Açıklayıp, tamamen spor takımı giyinmiş bir halde sahada dolanan, orta yaşlı beden öğretmenini işaret etti.

"Şimdi buraya oturmak zorunda mıyım?" Jimin sordu.

"Evet, sana bir şey söylemem gerektiğini daha yeni hatırladım." dedi Yoongi, Jimin başını salladı. "Çalışma saati hazırlamalı mıyız? Tüm bu 'bana nasıl erkek olunacağını öğret' şeyleri için?" Sordu.

Jimin programlarının tarif ediliş şekli yüzünden birazcık darbeye uğramış hissetti. Tarif edilişi oldukça iyi olsa bile. "Pazar ve Perşembeleri gelemem, pratiğim var." dedi Jimin. Yoongi kaşlarını çatıp, bahanesi hakkında düşündü. "Dans pratiği." Jimin aydınlattı.

"Ne tür bir dans?" Yoongi şakalaşıp kaşlarını oynattı. Onunla birazcık konuştuktan sonra Jimin çabucak onun hangi konuda şaka yapıp yapmadığını anlamaya başlamıştı. Bazen anlaması zor olsa da.

"Kapa çeneni, Yoongay." Jimin alay etti. Yoongi takma adına karşı seslice gülmeye başladı. "Ne demek istediğimi biliyorsun."

"O halde, Salı ve Cuma?" diye sordu Yoongi. "En azından sana bir gün tatil veriyorum." Kıkırdadı.

"Olur." Jimin omuz silkti. "Bana uyar, eğer bir aksilik olursa mesaj atarım." Gülümsedi. Uzaktan, Yoongi'nin öğretmeninden yükselen bir ıslık duyuldu.

"Sonunda." Yoongi inleyip onu takip eden Jimin ile, tribünden inmeye başladı. "Sanırım ilk planlı dersimiz iki gün içerisinde olacak." Okulun içerisine olabildiğince hızlı bir şekilde yürüdüler.

"Senin evinde mi buluşacağız?" diye sordu Jimin.

Yoongi tekrar gözlerini devirmişti. "Tabii ki benim evimde buluşacağız aptal. Bu sefer odamı kullanabiliriz, çünkü görünüşe göre artık odamızı temizleyen bir hizmetçimiz var. Okul dönüşü eve geldikten sonra odamın temizlenmiş olduğunu hiç farketmemem biraz korkutucu." dedi Yoongi.

"Pekâlâ. O zaman Cuma görüşürüz?" Jimin dudaklarını büzerek söyledi. İkisi de kendi yoluna gitmeden önce Yoongi onaylayıp, Jimin'den karşılık alacak şekilde gülümsedi.

-

©yoongisdicc.

teach   me [tr]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin