•|°1°|•

12K 715 692
                                    

Bu fic uke Namjoon içermektedir. Nihayetinde fiziksel özellikler de gerçeğe göre farklılık içerecektir.

["Namjoon Hoseok'tan kısa mı ahahahah?", "Uzun olan Yoongi değildir skskkssk." , "Namjoon 181 boyunda yalnız 😅"  , "senden uzun adamı??"] tarzı yorumları artık görmek istemiyorum.

Namjoon'u kısa boylu düşünemeyecekseniz okumaya başlamayın. Teşekkürler.

________________________________________

Soğuk bir zindanın içinde tüm 18-22 yaşındaki orta seviye erkekler bekliyorduk.

Tek sıra hâlinde dizmişlerdi bizi. Ortamın tıkışıklığından ve ter kokusundan midem bulanırken o şiddetli ses yine yankılandı.

"Kimse itiraf etsin ve çıksın ortaya. Bu size yaptığımız son uyarıdır. Yapan kişi kendi isteği ile ortaya çıkmazsa hepiniz teker teker  50 adet kırbaçtan geçirileceksiniz!"

..

Olanları anlamanız için kısaca baştan anlatayım.

Kim Krallığı'nda insanlar dörde ayrılır.

Köle, orta, zengin ve kraliyet soylusu.

Adım Kim Namjoon. Ben ailemle mutlu bir şekilde yaşayan, zekamdan ve çizim yeteneğimden dolayı çevrem tarafından ilgi duyulan, çoğu ajummanın kızları için ideal tipi olduğum düşünülen melez bir orta sınıftım.

Kölelerin aksine zenginlere itaat etmek yerine tarım ile uğraşırız.

Krallığımız derste öğretilenlere göre Dünya'nın onda birini kaplar vaziyetteydi.

Ama tabi ki de Kim Krallığı'da  köle ve ortalara yaşam alanı olarak tüm toprak varlığının sadece %20'si verilmişti. Ne kadar kalabalık olsak da toprak herkese yetiyordu.

Geri kalan %80'lik kısım ise zenginler ve kraliyet soylularına aitti.

Halkın çeyreğini bile oluşturmayan bu insanlara bu kadar toprak verilmesi krallığımızın tek kötü yönü olan insan ayrımcılığının bir hususuydu.

Dünya'da 20 tane krallık vardı. Ve size Kim Krallığı'nın en saygı duyulanlardan ve korkulanlardan bir tanesi olduğunu söylemeliyim.

Niye mi? Çünkü Kim Krallığı diğer krallıklar gibi haremi ve cariyeleri ile değil sadece Kim soyununa ait olan özel yeteneklere sahip olması ile ünlüydü. İsterseniz Kut inancı deyin ya da başka şey. Ama bize öğretilen kesinlikle bunların üstünde bir güce ve kudrete sahip oldukları idi. Diğer krallıklar bu yüzden krallığımızdan çekinir ve aralarını bizimle iyi tutmak isterlerdi.

Krallık derslerimiz vardı. Ve okul çağında olan herkesin hangi mertebede olduğu fark etmeden bu dersi görmesi zorunluydu. Matematik gibi yani. Haftada beş ders olan bu derste Kim Krallığı'nı hakkındaki şeyler anlatılırdı bize. En çok da Kral Kim Seok Jin'den bahsedilirdi. Krallık dersi hocalarımız yere göğe sığdıramazdı onu.

Süt kadar beyaz bir teni varmış. İri kahverengi gözleri bakana tekrar bakma isteği uyandırırmış. Uzunmuş ve kocaman geniş omuzları varmış. İpek kadar yumuşak olan saçlarını arada sırada boyar ve saçını her boyadığı renk başka bir anlam temsil edermiş.

Her Kim ailesi mensubu-kısaca bunlar kraliyet soyluları- kendine özel 1 güce sahipmiş.
Ama Kral Kim Seok Jin'in 50'den fazla olduğu söylenmişti bize. Bir nevi halka ilah gibi enfoze edilmeye çalışan bu adam umurumda mıydı? Açıkçası hayır. Tek benim için değil. Hiçbir köle ve orta onları umursamıyordu. Sadece kurallara uygun yaşamaya çalışıyorduk.

Halkıyla ilgili olduğu söylenemezdi kral Seok Jin'in. O yüzden biz ortalar kendi halimizde yaşar giderdik.

Kölelere ise diğer zenginler tarafından zevk için işkence yapılırdı. Bu her ne kadar vahşi bir şey olsa da köleler açlıktan öleceklerine bir zengin tarafından öldürülmeyi yeğeliyor ve karşı çıkmak yerine istekleri ile gidiyorlardı ölüme. Kendi ayakları ile...

Prens Kim Taehyung. Onun hakkında bildiğim tek şey masum olduğuydu. Ağabeyinin aksine halkı ziyaret eder ve bir sorun olursa kendine bildirilmesini isterdi.

Dün gece Prens Kim Taehyung her zaman olduğu gibi dışarı çıkıp halkı gezerken ortaların yaşam alanına geldiğin de saldırıya uğramıştı. Sıkıştırılmış hatta taciz de bile bulunulmuştu.

Hangi manyağın kralın kardeşini taciz ettiği ise kafalarda koca bir soru işaretiydi.

Ağabeyine anlattığına göre 18-22 yaşında erkek bir orta seviyeymiş onu bu zor duruma sokan.

O yüzden sayamadığım kadar çok olan zindanların içinde duruyorduk. Daha doğrusu durmaya çalışıyorduk.

Başıma giren migren ağrısı canımı iyice sıkarken prensi taciz eden salağın ortaya kısa sürede çıkmasını umuyordum.

Benim olduğum zindanda olduğunu düşünmüyordum. Ortalama 300 tane zindan odası olduğundan bu ihtimal üç yüzde birdi. O yüzden rahattım. Sadece evime gidip uyumak ve sonra kalkıp toprağı eşelemek istiyordum.

"10'dan geriye sayacağım. Kim yaptıysa bu zaman dilimi içerisinde itiraf etsin. Yoksa toplu cezalara başlanacaktır.

10...9..8...7...6...5...4..-"

50 kırbaç cezası sizi sakat bırakabilir hatta öldürebilirdi.

Aile değerlerine ve bireylerine bir hayli düşkün olan bu krallıkta kral bu cezayı rahatlıkla verirdi ama.

İçimden dua etmeye başladım.

'Tanrım ne olursun bize yardım et.

Ne olursun , lütfen lütfen lütf-'

"Durun! Kabul ediyorum. Ben yaptım."
______________________________________

Baştan açıklığa kavuşturmak isterim.

Bu kitabın konusu her ne kadar krallık olsa da tarihsel ögeler içermeyecektir.

Belirli bir zamana ait olmamakla beraber günümüzdeki bazı şeyleri de kapsamı altına alacaktır.

Ayrıca kitapta uke Namjoon olacağı için fiziksel özelliklerini değiştireceğim. Zaten ileriki bölümlerde fark edersiniz .

Cousin gibi uzun olmayacak. Tadında bırakmak en doğrusudur. 

Çok ciddi oldum neyse,

Umarım bu hikâye ile yıldızınız barışır.  Cousin bittikten sonra diğer bölümleri atmaya başlayacağım.

Sizi seviyorum.

Namjinle kalın ve bekleyin

Güzel şeyler olacak.



Kim's Kingdom | NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin