•|°9°|•

4.3K 437 194
                                    

"Hoseok, burada neler oluyor?"

Cevap vermeden giden Hoseok'un üzerine ağlayan prens de göz yaşlarını silerek koşarak uzaklaşmıştı.

Jin kardeşinin peşinden koşarken ben de Jungkook'un kolundan çekiştirerek odama getirmiştim.

"Her şeyi baştan anlatıyorsun Jungkook, hemen."

"Pekâlâ, sen istedin.

Annemi kurtarmak için her yeri dolaştığımı biliyorsun. Bu sana da biraz imkansız gelmedi mi? Kendi başıma tüm koskoca krallığı dolaşmam yani.

Eşyalarımı toplayıp yola çıktığım da sadece 4 gün dayanabildim. Geri dönecekken karşıma Hoseok çıktı işte. Yardım etti bana. Uzun zaman boyunca onunla beraber kaldım.

Ona minnettardım Namjoon. Ama bu daha sonra aşka dönüştü.
Kendimi onu düşünürken buluyorum istemsizce. Prensle evleneceğim emri gelince uzaklaştık birbirimizden.

Saray her ne kadar büyük olsa da birbirine atan kalpler için o kadar küçüktü.

Her zamanki gibi halkı denetlemeye gidecekti Hoseok, peşinden koştum ve ona sarıldım, öptüm. Dayanamadım; özlemiştim onu. Hem kimsecikler de yoktu.

Birbirimize sarılı kalmışken birden bire hıçkırık sesi duydum.
Taehyung dolu gözleri ile bize bakıyordu.
Hoseok sinirlendi hem prense hem de kaderine.

Sonra sen geldin kral ile işte."

"Tanrım, cidden. Jungkook bunları bana nasıl anlatmazsın? Sana yardım edebilirdim. Kral çok sinirlenecek. Off."

"Hey! Sakin ol. Basılan biziz ama stresini sen yapıyorsun. Kral Seok Hoseok'u sever, çok kötü bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Ama aklıma birkaç şey takıldı."

"Durma, dökül hemen."

"Saray girişinin sol kısmı çok tenha olur. Kimse geçmez gibi bir şey. Taehyung'un oradan tesadüfen geçmesi bana hiç inandırıcı gelmiyor. Birileri bizi görüp ona söylemiş olabilir. Bu da bu sarayda taraflılığın ve koz avcılığının olduğunu gösterir.
Ayrıca evet prensin üzülmesi gayet normal. Ama tanrı aşkına beni sadece 7 gündür tanıyan biri bana sular seller gibi aşık olamaz. Onu bu kadar ağlatacak başka bir şey olmalı."

..

Jungkook'la konuştuktan sonra biraz temiz hava almak için bahçeye çıkmıştım.

Jin'i ise prensin peşinden gittiğinden beri görmüyordum.

Gergin olan ortam, sükûnetli bir saray getirmişti.

Tatlı tatlı esen rüzgar beraberinde hafif de olsa nane kokusunu getiriyordu.

Dibine oturduğum ağaca doğru gelen açık mavi kağıt parçası tam da kucağıma düşmüştü.

Buram buram nane kokan bu kağıdın ne olduğunu çok merak ettiğimden hızlıca açtım.




"Kuzey Krallığı'nın 105 yılda bir düzenlediği geleneksel törene davetlisiniz."

_____________________________________

Hafta sonu da bölüm yazacağım ve o bölüm için o kadar mükemmel fikirlerim var ki.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Sizi seviyorum,

Namjin'le kalın.🕊

Kim's Kingdom | NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin