İşimi seviyorum. Bilgisayarların arkasına saklanarak semboller ve yazılardan, görsel harikalar yaratan programlar tasarlamayı da seviyorum. "BringitUP", yani çalıştığım firma, 100 kişilik bir web tasarım firması. Kurumsal, bireysel fark etmeden müşterilerimize gerçekten de çok havalı web siteleri ve çeşitli uygulamalar tasarlıyoruz. Hatta senede bir defa "Dahiyane Fikirler" yarışması düzenleniyor ve gerçekten ama gerçekten yaratıcı olduğuna inanılan bir fikir desteklenerek uygulama haline çevrilip satışa sürülüyor.
Ama nedense bu sabah hiç işe gidesim gelmedi. Evden çıkmadan önce, 15 dakika boyunca en profesyonel iş kadını kimliğim ile ayna karşısında "Merhaba" diyerek havaya girmeye bile çalıştım ama işe yaramadı.
Ofisten içeri adımımı atar atmaz da, Ahmet Bey, patronum olur kendisi, beni odasına çağırdı. Şimdi de karşıma geçmiş çok dingin bir ritimde konuşuyor da konuşuyor. Oysa benim düşündüğüm tek şey şu kırmızı pufun üzerine uzanmak. Şöyle bir ayaklarımı uzatsam, sonra bir de kafamı şöyle bir yaslasam, bir dalsam, bir altı ay sonra bu düğün telaşı ve kalp çarpıntısı bitince uyansam...
"Dinliyor musunuz Leyla Hanım?"
"Tabi dinliyorum, sizdeyim" diyorum duruşumu dikleştirerek.
Dinliyorum da hiçbir şey anlamıyorum Ahmet Bey, Yorgunum anlıyor musunuz? Ayrıca kayınvalidemin benden nefret ettiğinden şüpheleniyorum ama ispat edemem. Ayrıca bence nişanlım da benden pek haz etmiyor. Hem zaten son zamanlarda kendimden ben bile pek haz etmiyorum, o neden etsin ki?
"O halde bu şekilde devam ediyoruz" diyor Ahmet Bey.
Muhtemelen ediyoruz. Çok kararlı baktığına göre zaten hayır etmiyoruz desem de faydası olmayacak o nedenle neye ne şekilde devam ettiğimizi pek anlayamadan "Tabi Ahmet Bey" diyorum. "Aynen bu şekilde devam ediyoruz."
Ahmet Bey'in odasından çıkıp koridorda ilerlemeye başlıyorum. 29 yaşındayım ama kesinlikle 35 gibi hissediyorum. O kadar ki bence ben ömrümün %80'ini falan tamamladım. Yani aslında düğün hazırlığından önce %30 unu tamamlamış gibi hissediyordum ama düğün hazırlığı ve evlilik stresi %50 sini birkaç ayda sömürdü. Bana da şu an itibari ile %20 ile yetinmek kaldı. Gördüğünüz gibi bir matematik dehasıyımdır. Boş yere bilgisayarların arkasına saklanmadım ben.
Tam odama geçip, masama yerleşmek üzereyken de, yuvarlanan cisim Hasan bir anda tüm anlamsızlığı ile odama dalıveriyor.
Lütfen Hasan ile tanışın.
1.10 boylarında, boyuna dar gelen kasım kasım gerilmeleri, isminin ve soyadının baş harflerinden oluşan her daim ceketinin cebine iliştirilmiş rengârenk mendilleri, bezelye boyutlu beynine bile bol gelen düşünceleri, her an bir milyon dolarlık bir iş yakalama üzerindeyim hissiyatı vermeye çalışan biri anyaya biri konyaya bakan kaşları ve yamuk suratını daha da yamuk kılan yan yan gülümsemeleri ile ayaklı kurumsal kâbusuma merhaba diyebilirsiniz.
Ben de kendisine merhaba demek zorundayım galiba çünkü şu an gözlerini dikmiş bana bakıyor ve hiçbir yere gidecek gibi durmuyor.
"Merhaba Hasan" diyorum isteksizce. Kesin yine benim kuyumu kazacak bir hareket yaptı ve ben de her zamanki gibi ayvayı yedim. "Toplantıyı kaçırdın" diyor yayık yayık gülümseyerek. Vay pislik! Muhtemelen sabah yine bana haber vermeden bir toplantı ayarladı. Bunu daha önce de yapmıştı ve Aysel Hanım'dan çok rahatsız edici bir azar işitmiştim.
Omuz silkip, "Hangi toplantı?" diye soruyorum sanki çok önemsizmiş gibi.
"Bugün ekiplerimizin bu sene ele alacağı yeni yazılım programları, destekleyen teknolojiler ve ekip oluşum modelleri hakkında konuştuk" diyor sırıtarak. Hangi oluşum modeli Hasan? Sen daha kendin oluşmadın ki bir model oluşturasın? Evet, Cem Yılmaz'ın esprisini çaldım, ne olacak? Ayrıca Hasan söz konusu olduğunda benim için bu cümle bir espri değil. Gerçekten Hasan'ın kromozom sorunu olduğundan düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jüpiter Uranüsü Seviyor...
RomanceLeyla'nın yıldız haritasında Merkür ve Uranüs kavuşumu olan bir birinci evi var. Normal şartlarda dahi olması gerekiyor ama galiba değil. Evlenmek üzere ama evlenmek istediğinden de emin değil. Gerçi o emin ama yıldızlar Leyla'ya aksini söylüyor...