6. BÖLÜM "KORUMA"
|Bu hayatta korkun ile yüzleşmek, bir uçurumdan atlamaktan daha zordur. Çünkü korkun ile yüzleşmek demek ruhunu öldürmek demekti. En azından uçurumdan atladıktan sonrası yoktu.|
Korku hücrelerimize dolar bazen hayatımızda. Hiç olmadığı kadar adrenalin depolar ve korkuyu nükseder bedenimiz. Beden içinde nükseden o korku size bazen düşünme yetkinizi kaybettirir, hiç olur olmadık kararlar verdirebilirdi. Ne zaman korkar iseniz kendinizi köşeye çekin ve sakinleşin. Yoksa hayatınız hiç olmadığı kadar karışarak sizi hayatınızın uçurumuna sürükleyebilir.
"Aaaağğğğ"
Odamdan kaçarken neden acaba bu düşünce aklıma gelmemişti ki. Tabi ya balkondan baktığımda kimse yoktu. O yüzden aklıma gelmemişti.
Ah ama şimdi ki durum ise nasıl ona dikkat etmem gibi düşünceler beni suçlamaya bile başlamıştı.
Ah hayır bu olamaz?! Şimdi daha da kötü olacak ve olaylar çıkmaz olacaktı. Sanırım bu olaydan daha fazla ruhum hasar alacaktı. Ruhum yeniden enkaz altında kalacak ve bir an önce kurtulmayı umut edecekti. Peki ben bu sefer ruhumu koruyabilecek miydim?
Yoksa ben ruhumun katili mi olacaktım.
Benim küçük diye ama bir başkasının adlandırması ile büyük diye adlandırdığı ağzımdan bir feryat kopmasıyla birlikte ağzımın bir anda kapatılması bir olmuştu.
Şans diye bir şey var mıydı? Bana hiç uğramadı da hayatım boyunca. Ne zaman şans bana gelecekti. Hakkını kullanan lütfen arkaya doğru geçebilir mi lütfen! Artik bana da sıra gelsin istiyorum. Bu halde de içimde oluşan düşüncelere saydırdım.
Şuan ne haldeyken ben gitmiş ne düşünüyordum. Ya sabır bana!Beni tutan kişi beni evin tenha bir yerine götürüp hiç kimsenin görmemesini sağladı. Tam olarak yüzünü seçemesemde bizim korumalarımızdan giydiği takım elbiseden anlayabilmiştim.
Korku bedenimi esir almıştı. Yıldırım amcadan kaçacağım diye başka bir engele takılmış ve kalmıştım. Hadi ama daha kaç engel aşacaktım.
Beni tutan kişiye baktığım da küçük çaplı bir şok yaşadım. Beni tutan kişi sanırım yeni gelen korumalarımızdan ismini hatırladığım kadarıyla Akın'dı. Ve ben bu zamana kadar tanıdığım korumalardan sadece akın ile diyaloga girmiştim. 'Ya tanımasaydım.' diye geçirdim içimden. Başıma neler gelirdi belkim de.
Yıldırım amca bana her zaman kötü davransa da her zaman bana yeni gelen korumaları tanıtırdı. İyiki de tanıttı. Ve bu konuda da haklıydı. Bu kadar düşmanımız varken. Yani düşmanlarımızdan biri elini kolunu sallayarak ' ben sizin yeni korumanızım yıldırım bey sizi yanına emretti. Sizi yanına ben götüreceğim.' diyerekten bize zarar verme, kaçırma gibisinden bizi kandırabilirdi.
Bu kandırma konusunda tabiki hele de annem daha çok risk taşıyordu. Benim saf, melek annem hemen inanabilirdi. Ah canım meleğim. Onu şimdiden çok özlemiştim. Yani tabi beni de kandırabilirlerdi ama annem gibi saf iyi, iyi niyetli birini kandırmak daha kolaydı.
Ama ben peki balkonumdan kaçarken etrafta neden tek bir koruma bile yoktu Nerede idi peki bu korumalar?
Şimdi bunları düşünmemin sırası değildi. Evet biliyorum. Ama içimi kemiren bu düşünceleri de kafamdan kovamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT-I İNCİ
Подростковая литература"Neden kendini korumak için ördügün o pembe duvarlarını şimdi siyaha boyamak istiyorsun?" "Çünkü ruhum bir gölgenin esareti altındayken o duvarların buna dayanacağını zannetmiyorum." ### •Vuslat-ı inci adında ilk kitap|hikâye|dir.•