Koskocaman dört yıl! Bu ne kadar gurur verici öyle değil mi? Onlar gün geçtikçe büyüyorlar, biz de onlar ile büyüyoruz. Ve zaman o kadar çabuk geçiyor ki..
Ağh, biliyorum biliyorum. Çok geciktirdim! Ancak bölümü yazmaya bir türlü vakit bulamadım. Aslında birkaç gün önce yayınlayacaktım ancak acil bir işim çıktı.
Ah ve bu arada hikayenin geçtiği zamanı bilmeyenler var sanırım aranızda. Hikaye bir yıl ileriden geliyor, şuan 2015 yılının ocak ayındalar.
Hepinize iyi okumalar!
~~~~
~17. Bölüm~
Harry'nin bana attığı mesajdan sonra ve Lux ile parkta bir süre oynadıktan sonra günümü nihayet evimde sonlandırmıştım. Annem evime gelmek yerine parktan sonra Lou, Lux ve Tom ile birlikte benden ayrılmıştı. Harry'nin attığı mesaja bilerek cevap vermemiştim, ukalalığı ile beni her zamanki gibi gıcık edecekti çünkü. Onun dışında ona Lux'ın parkta bir videosunu atmıştım.
Evde yarım saat boş boş takılmamın ardından Zayn'i aramaya karar verdim. Görünüşe göre akşama bir işim yoktu ve belki birlikte biraz kaykay sürebilirdik. Ah evet, kaykaya bayılırım. Çoğu kızın aksine paten yerine kaykay ile ilgilenmişimdir her zaman. Şey, her konuda olduğum gibi bu konuda da erkeksi olduğumdandır belki.
Daha önce söz ettim mi bilmiyorum, Harry'den çok daha iyi futbol oynayabiliyorum. Hatta beni genellikle Louis ve Niall futbol konusunda zorlamıştır. Zayn ve Liam hakkında çok konuşmayayım ama Harry bildiğiniz kız gibi futbol oynuyor. Yani aslında benim oynamam gereken futbolu o oynuyor. Aslında sağı solu her konuda olduğu gibi futbolda da belli olmuyor. Mesela geçen yılın ortalarında olan Niall'ın hayır maçında bir penaltıyı çok güzel kullanmıştı. Ondan önceki sene için aynısını söyleyemeyeceğim. Live While We're Young'ın klibinde bacaklarının arasından geçen top gerçekten de tesadüf değildi.
Üzerime sırt dekolteli bluzumu, altıma da kotumu giydim. Üzerimden çıkardıklarımı dolaba koyduktan sonra siyah raybanlarımı da elime aldım. Aynı zamanda Zayn'i arıyordum.
"Nihayet rampa saçlı!"
"Telefonu genelde 'Alo' diye açmak her zaman daha normaldir aslında huysuz." dediğinde resmen gözlerini devirdiğini hissettim.
"Ne yapıyorsun?" demeden önce ağzımdan ufak bir kahkaha salıverdim.
"Lou, Ash, Cal ve Harry birliktelermiş. Benimde işlerim bitti, onların yanına gideceğim. Sen ne yapıyorsun? Günlerdir beni aramadın."
"Sen de beni aramadın ama rampa. Ah, ben de evde çok sıkıldım. Seni kaykay sürmeye çağıracaktım." Hadi beni de davet et, lütfen.
"Sen de gelmek ister misin? Seni alayım mı?" EVET! AHAH! Harry'i göreceğim! Tabii ki ona böyle demedim.
"Oluur, hem Ash ve Cal ile bayadır görüşmüyorum."
"On dakikaya kapıda ol."
"Tamamdır."
Telefonu kapattıktan sonra ufak çaplı bir çığlıktan sonra çizmelerimi ayağıma geçirmek için kapının önüne gittim. Beş altı dakika sonra Zayn kapıda olduğuna dair bir mesaj atmıştı. Son kez aynaya baktıktan sonra çıktım. Kapımı kitledikten sonra kapıda duran Zayn'in arabasına ilerledim. Ön kapıyı açıp içeri girdiğimde Zayn gülümsedi.
"Nasılsın huysuz?" diyerek bana sarıldı. Onu özlemiştim.
-Harry'nin Ağzından-
Çocuklarla Louis'e uyup bowling oynamaya karar vermiştik. Tabii bu tamamen bir katliama dönüşmüştü. Hatta belki de bu geceyi burada geçirmemize yol açabilecek bir katliam. Bu fikri ortaya sunduğu için Louis'i bir kere daha tebrik etmeliyim. Aslında ona uyduğumuz için bize de bir alkış lütfen. Calum bowling topunu almış atışını yapıyordu. O sırada Ash ve onun sırasıydı. Louis ile masalardan birinde oturuyorduk. Masanın üzerindeki telefonum çalmaya başlayınca telefonumu elime aldım. Zayn arıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friendship And Love (Harry Styles Fanfiction)
Fanfiction"El, olmuyor. Yapamıyorum. Artık senden nefret ediyormuş gibi davranmaktan bıktım." Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde karşısında dikiliyordum. Ona karşı kendime bile itiraf edemediğim şeyler vardı. Ellerini sıkıntı içinde buklelerinden geçirip gözle...