//BÖLÜM 9//

2.2K 103 64
                                    

//Yazar'dan//

Defne anlamsız bakışlarını Ömer'e atarken havalandığını hissettiğinde küçük bir çığlık kaçırdı ağzından. Onu kucağında taşıyan Ömer'e şaşkınlıkla baktı.

"Ya indirsene beni." Ömer defneyi umursamadan onu banyoya soktu ve dolaptan çıkardığı iç çamaşırlarını ayrıca geceliğini Defnenin eline verdi.

"Duş al sonra giyin ve gel. Ama giyinmeyedebilirsin. Sonuçta görmediğim bir şey değil." Defne öfkeyle baktı Ömer'e. Elindekileri alıp onun dışarı çıkmasını bekledi. Çıkınca hemen kapıyı kilitledi ve elbisesini çıkardı. Suyun altına girdiği anda gözlerinden yaşlar boşanmaya başlamıştı. Sesi duyulmasın diye ellerini ağzına kapatsada hıçkırıklarına engel olamıyordu.

Sevdiği adam olarak nitelendirdiği Ömer'in bunları yapması onu paramparça ediyordu. Yavaşça diz çöktü ve bacaklarını kendine çekip küçük bir çocuk gibi büzüldü oraya. Başından akan sular göz yaşlarına karışmıştı.

"Ben seni çok sevdim Ömer. Ama değmiyorsun, lanet olsun neden bitmiyor bu sevgi?! Neden kurtulamıyorum ve aptal gibi bana her yaklaştığında heyecanlanıyorum!" Başını arkadaki fayansa yasladı ve gözlerini kapattı.

Bir süre öylece durduktan sonra kapının tıklanmasıyla kendine geldi.

"Defne, acele et bütün gün seni bekleyemem!" Defne acıyla gülümsedi. Önceden sevdiği adama birde şimdiki caniye baktığında aradaki uçurum elbette gözle görülüyordu. "Defne sana diyorum." diye öfkelenen bir ses daha duyduğunda kendini toparladı.

"Geliyorum!" Vücudunu yıkamaya başladı aceleyle. Daha fazla bağırmasını istemiyordu.

Üzerindeki havluyla bir güzel kurulandıktan sonra üzerine iç çamaşırlarını ardında da kırmızı geceliği giydi. Fazlasıyla kısa ve açıktı ama bunu umursamadı belki de Ömer işini bitirdikten sonra bırakırdı onu.

Bir tarafı bu durumdan ne kadar rahatsızlık duysada burada onunla kalması doğru olmazdı artık. Ömer başka tenlerde kirlenmişti onun gözünde. Aklına bir anda hastanede gördüğü o haberler geldi. Bir kez daha iğrendi ondan.

Defne banyodan çıkıp içeri girdi. Ömer de üstünü değiştirmişti ve defneyi süzüyordu yataktan. Gözleri arsızca vücudunda gezerken konuşmaya başladı.

"Sen böyle karşıma çıktıysan eminim altıma da yatarsın." Defne gözlerini kıstı ve sinirle baktı Ömer'e.

"Eğer beni bırakacaksan neden olmasın." Karşısındaki adam gülümsedi ve yatak başlığına dayadı sırtını.

"Pazarlık yapıyorsun..." dedi parmağını şıklatıp bir şeyler düşünürken. "Ama bu senin açından zararlı bir teklif." dediğinde defne bir adım ileri gelip konuştu.

"Aksine, iki tarafında karlı çıkacağı bir teklif." Ömer yataktan çıktı ve Defnenin önünde durdu. Defnenin gözü Ömer'in çıplak üstüne kaysada hemen topladı kendini ve yeniden gözlerine dikti gözlerini.

"Sen benim altıma yatsan da yatmasanda gidemeyeceksin buradan." Defne bıkkınlıkla baktı Ömer'in gözlerine.

"Neden yapıyorsun bunu?" Ömer ona bir adım daha yaklaştı. Artık sıcak nefesini yüzünde hissediyordu defne.

"Bugüne kadar kimse beni yatakta bırakıp gitme cüretine ulaşamadı."

"Ben hariç." dedi defne alayla.

"Kendini bilmen güzel şimdi yürü yat. Yarından itibaren çok başka bir hayatın olacak." Kaşlarını çattı defne.

"Bu ne demek?" Anlamayan gözlerle Ömer'e bakarken ondan bir cevap beklediği barizdi. Ömer Defnenin sorusunu umursamadan yatağa geçti ve uzandı. Defne de peşinden gitti ve yatağın en dip köşesine uzandı. Böylece yanındaki adamdan uzak olacaktı. Tabii Ömer'in kollarını kendine dolamasıyla tüm bu amaç hüsran oldu.

"Çek şu kollarını. Ahtapot gibi yapıştın." İnatla beline dolanan kolları itmeye çalışan defne bunun imkansız olduğunu biliyordu elbette.

"Uyu!!" Öfkeli sesle irkilen Defne Ömer'in kollarından bir süre daha kurtulmayı denedi ama olmadı. Sonunda pes etti ve uyumaya çalıştı.

Sabah uyandığında Ömer hala uyuyordu. Şimdi kaçmanın tam zamanı diye düşündü. Hızla üzerine elbisesini geçirdi ve odadan çıkıp bahçe kapısından dışarıya yöneldi. Korumalar onu fark ettiğinde pes etmedi ve koşmaya başladı. Bir ihtimal kurtulurdu bu adamdan belki de.

"Dur!!" İkazı umursamadan koşmaya devam etti. Ama bahçe kocamandı ve elbette ki adamlar anında etrafını sarmıştı. Bir çemberin ortasında kalınca kurtulabileceği bir yer aradı ama yoktu.

Adamların arasından gelen Ömer, hızlı adımlarla Defnenin yanına geçti. Sinirle ona bir tokat attı. Defne çoktan yere düşmüştü. Saçlarında hissettiği acıyla çığlık attı.

Korkuyla Ömer'in gözlerine bakarken tokattan dolayı sızlayan yanağının acısını hissetmemeye çalıştı. Karşısındaki adamdan yediği ikinci tokattı bu. Daha ne kadar ileri gidecek diye düşünsede elbette hiçbir şey görmemişti.

"Sana kim verdi lan bu cesareti? Sen istedin güzelim. Ben biraz daha bekleyecektim ama bunu sen istedin." Ömer elindeki iğneyi Defnenin koluna sapladı ve içindeki tüm dozu Defnenin vücuduna akıttı. Sonra onu kucağına aldı ve odaya getirdi.

"Neydi o iğne?" diye halsizce sordu defne. Daha ne yapacaktı bu adam? Yetmemiş miydi?

"Yakında anlarsın." Gözleri Defnenin yanağına kaydığında hafif kızardığını fark etti. Yumruklarını öfkeyle sıkarken az önceki cesaretinden gelen bu cezayı hakettiğini düşünmüştü elbette. Ömer'in yanağına baktığını fark eden defne acıyla gülümsedi.

"Bu iki oldu Ömer, alıştım artık senin bu iğrençliklerine." dedi ve ona arkasını döndü. Yatağa uzanırken bacaklarını kendine doğru çekip cenin pozisyonu aldı ve uyumaya çalıştı. Bu fazla uzun sürmemişti çünkü nereden geldiğini bilmediği bir yorgunlukla derhal uykuya daldı. Ömer de onu öylece bırakıp dışarı çıktı. Akşama kalmaz başlardı krizleri.

Kahvaltısını etti ve evden ayrıldı. Bir yanı doğru mu yaptım diye düşünmeye başlasa da ağrı basan tarafı elbette bu düşünceye engel oldu. Depoya gitti ve orada birkaç adamı hallettikten sonra akşama doğru eve döndü. Defnenin odasına girdiğinde hala uyuduğunu fark etti. Ama teni çok solgundu. Fazlasıyla solgundu. İlaç yüzünden olduğunu düşündü çünkü bir anda alması gerektiğinden fazlasını vermişti ona.

Ömer yavaşça yanına uzandı ve onu tüm kollarıyla sarıp kendini iyice bastırdı Defneye. Bundan sonra ondan ayrı kalmak istemiyordu. Çoğu zaman defne gitmek istediğinden bahsetse de asla böyle bir niyeti yoktu. Yanındaki bu kadını bırakmayacaktı.

Burnunu boynuna doğru yakalaştırdı ve derin bir nefes aldı. Kokusu huzur vermişti bir anda. Gözlerini kapattı ve bir kez daha soludu o kokuyu. Aklına onu bırakmadan hemen önceki sevişmeleri geldi. O günde derin derin koklamıştı bir daha bu kokuyu alamayacağı için. Hatta giderken kendine yenik düşüp Defnenin üstlerinden birini almıştı yanına. Bazı geceler özlerdi onu ve tişörte sığınırdı. Yanında gezen o kadınlardan hiçbirinde bulamamıştı bu kokuyu. Kimse defne gibi güzel kokmuyordu işte. Şimdi bu güzelliği soldurmaya yemin etmiş gibi sürekli zarar veriyordu Defneye. Pişman mıydı, belki. Ama geri adım atacak mıydı, asla!

Bu düşüncelerden sıyrıldı ve kadının kulağına yaklaştı.

"Bağımlı olmak bile çok yakışacak sana. Emin ol artık sadece bedenime değil sana vereceğim her şeye tapacaksın."

YB GELDİ...

KUTSANMIŞ BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin