//BÖLÜM 21~KIRGINLIK//

2.5K 110 103
                                    

//Defne'den//

Yemekten sonra Ömer salona geçmişti. Bende önce masayı toplamış, ardından hazırladığım pastayı kesip hem kendime hem de Ömer'e birer dilim koymuştum. Yanına hava sıcak olduğundan kola koyup tepsiye yerleştirmiştim.

Saate baktığımda yarım saattir mutfakta olduğumun farkına vardım. Salona doğru ilerlediğimde televizyon açıktı ama Ömer telefonuyla uğraşıyordu. Yanına oturduğumda telefonunu kapatıp bana baktı.

"Neredesin ya?! Saatlerdir mutfakta."
Gözlerimi devirdim. Fazlasıyla abartmıştı.

"Abartma sevgilim, sadece yarım saat oldu." Gülümsedi ve örgü olan saçımı eline aldı.

"Senin yokluğun bana öylesine zor geliyor ki değil yarım saat, bir dakika bile sabredemem yokluğuna." Alnıma bir öpücük bıraktığında bende sakallarını sevdim.

"Pasta yaptım ben." dedim masanın üzerine bıraktığım tepsinden onun tabağını ve kolasını alırken.

"Tam da beklediğim cevap buydu zaten sevgilim." dediğinde gülümsemiştim. Elimdekileri ona verdiğimde koltuğun kenarındaki bölüme bıraktı. Bana doğru yeniden döndüğünde bir hamlede dudaklarını öpmeye başladım. Bana karşılık verdiğinde geri çekildim.

"Seni seviyorum." dediğimde gülümsedi. "Sanırım beklediğin cevap buydu."

Beni iyice kendine çekti ve hazırladığım pastayı aldı. "Yataktaki kadar iyi bir performansın vardır umarım." dediğinde gözlerimi kıstım.

"Gayet güzel oldu." İkimizde pastaları yerken bir yandan da televizyona bakıyorduk. Ama filmin başrolündeki çocuk benim hiç hoşuma gitmemişti. Ofladım.
"Bu ne ya?! Başrol yakışıklı olsun ki izleyelim." deyip kumandayı aldım ve kanalları gezmeye başladım. Uzun uğraşlar sonucu Uyumsuz filminin olduğunu görünce hayranlıkla başroldeki çocuğa baktım. Ah, Theo James.

Bakışlarım televizyondan ayrılmazken çoktan hipnoz olmuştum. Hiçbir sahneyi kaçırmak istemezken bir anda televizyonun kapanmasıyla hızla Ömer'e döndüm. O kapatmıştı televizyonu, pislik.

"Ömer! Neden kapattın ya?!" Öfkeyle bana baktı.

"Demek o adam çok yakışıklı!" dediğinde kıskandığını anladım. Gülümsedim ve boynuna bir öpücük bıraktım.

"Senin kadar değil sevgilim. Hem adam oyuncu yani, benimle ne işi olsun!" dediğimde başını olumsuz anlamda salladı.

"Senin bu güzelliğin yalnızca benim defne. Benden başkasına yakışıklı demeyi bırak, bakmayacaksın bile. Benimsin sen." Elindeki tabağı bırakıp benim elimdekini de aldı. Beni sırt üstü üzerine uzandırdığında başım boynuna doğru eğilmişti. Kendisi de bacaklarını sehpaya uzatmış iyice yayılmıştı koltuğa. Ben ne yapacağını anlamaya çalışırken eli şortumun düğmesine gidince kıpırdandım.

"Rahat dur!" dediğinde az önceki kıskançlığın devam ettiğini anladım. Sesimi çıkarmazken, Ömer çoktan fermuarı indirip elini içeri doğru sokmuştu. O bölgem ile eli arasında sadece bir kumaş parçası vardı. Kalçamı iyice sertliğine bastırdığında boşta kalan eli göğüslerimi sıkıyordu. İnleyerek başımı iyice boynuna gömdüm.

Bacak aramı okşamaya başladığında birkaç saat önce aldığım zevk yeniden canlanmaya başladı. Bittiğini sansam da ona olan arzum her an her saniye her dakika peşimdeydi.

"Ömeer!" diye inledim. Gözlerimi kapatmıştım zaten.

"Bir başkası olamaz defne. Olmayacak!" Elleri hızlandığında ağzımdan bir çığlık kaçmıştı.

"Olmayacak. Seninim ben."

"Ama benden başkalarını beğenebiliyorsun!" Elini iyice oraya bastırdığında delirme raddesine kadar gelmiştim. Tırnaklarımı koluna geçirdiğimde hiç hissetmemişti bile.

"Ömer sadece yakışıklı dedim, abartmıyor musun?!" Sitemle kurduğum sözler onu daha da sinirlendirmişti.

"Diyemezsin defne. Benden başka hiçbir erkek hakkında yorum yapamazsın!" Bir parmağını içimde hissettiğimde inledim. Sesi yüksek çıkmıştı.

"Tamam Ömer. Dediğin gibi olsun." Parmağı içimden çıktığında boşalma raddesine gelmiştim. Ama ona kızgındım. Eli şortumdan dışarı çıktığında üstünden inmiştim. Şuan deli gibi onunla sevişmek istesemde bana bağırdığı için kırılmıştım.

Şortumun düğmesini kapatıp ayağa kalktım. Tam gidecekken beni bileğimden yakaladı. "Daha boşalmadın, buraya gel!" deyip beni yeniden altına çekti. Eli şortuna doğru gittiğinde benimle sevişeceğini anladım. Az önce kızmıştı bana şimdi onunla birlikte olacağımı mı düşünüyordu?

"Kalk üstümden!" dediğimde bakışları bana kaydı. Elini saçlarına getirdi ve tokamı çözdü. Saçlarımı bozduğunda kıvırcık duruyordu.

"Özür dilerim."

"Ömer, istemiyorum." İçimden aslında deli gibi onunla sevişmek geliyordu. Dilini istiyordum. Dudaklarını istiyordum bedenimde. Ama bana kızmıştı, hemde bir hiç yüzünden.

Üzerimden çekildiğinde bende ayağa kalktım ve yukarı çıktım. Yatağa oturduğumda bir an onun yanında gördüğüm kadınlar geldi aklıma. Ömer onların yanında bulunmuş, onlara dokunmuştu. Tamam belki birlikte olmamışlardı ama yine de dokunmuştu ona. Ben buna rağmen hiç bağırmamıştım ona.

Şimdi kendisi, olmayan biri için kızıyordu bana. Kapı sesi duyduğumda bakma zahmetinde bulunmadım. Ömer'di zaten. Hiç bir tepki vermeden yatağın üzerinde oturuyordum. Ne ona bakmıştım ne de hareket etmiştim.

Karşıma oturduğunda yine yüzüne bakmamıştım ki, çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı.

"Kırdım mı seni?" Cevap vermedim, bana bağırmıştı. Elbette kırılmıştım. Boş boş gözlerine baktığımda tepki vermedi. Derin bir nefes aldı.

"Bu zamana kadar benden gitmeni hiç istemedim defne. Seni terk ettikten sonra yerini doldurabilen kadınlar olduğuna inandım." Lafını kesip öfkeyle gözlerine baktım.

"Ben hastanede izledim seni. Yanındaki o kadınlarla sarmaş dolaş hallerini gördüm Ömer. Buna rağmen affettim seni, şimdi sen! Sen olmayan biri için kızdın bana." dediğimde başını eğdi.

"Biliyorum ama dayanamıyorum defne. Ağzından bir başkasının adını duymaya dayanamıyorum. Bir başkasını beğenmene katlanamıyorum." Son kez gözlerine bakıp yatağa uzandım. Daha fazla konuşmak istemiyordum. Ömer de derin bir nefes alıp yanıma uzandı ve kollarını belime sardı.

Onu umursamadan gözlerimi kapattım ve gelecek olan uykuyu bekledim. Arkadan Ömer'in sesini duyduğumda cevap vermedim. "Seni seviyorum."

Sabah uyandığımda Ömer hala arkamdaydı. Birazda olsa sinirliydim ona. Kıskanmasını anlıyordum ama bana kızsın istemiyordum.

Yataktan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağıya doğru indim. Salona doğru geldiğimde koltuğun kenarında duran paketlere kaydı gözüm. Belki de biraz sakinleştirirdi beni.

Sessiz adımlarla koltuğa yaklaştım. Elimi uzatıp birkaç paket uyuşturucu aldım. Bu kadarını içmem ne kadar doğruydu bilmiyorum ama içmek istiyordum. Ömer'e olan kızgınlığım geçerdi belki de.

İlk paketi açtım ve birkaç tane attım ağzıma. Bu beni rahatlatmıştı. Paketin tamamını avucuma döküp içmeye niyetlenmiştim ki bileğime yapışan eller durdurdu beni. Ömer sen niye uyandın ya!

Başımı ona doğru çevirdiğimde sinirle bana bakıyordu. Ondan izinsiz hap almayacağıma söz vermiştim. Yakalanmanın verdiği utançla başımı eğdim. Kim bilir neler söyleyecekti? Of of!

Ömer ise elimi boşluğu doğru getirip ters çevirdi ve bütün haplar yere döküldü. Alt dudağımı ısırdım ve vereceği tepkiyi bekledim. Şuan sinirliydi ve her şeyi yapabilirdi.

Bir hamlede beni altına aldı ve gözlerini gözlerime dikti. Kızgındı, sinirliydi.

"Benden izinsiz iş yapmaman gerektiğini söyledim sana. Şimdi altımda biraz kıvran da aklın başına gelsin defne!"

YB GELDİ...

KUTSANMIŞ BEDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin