Kai bir haftadır o çocuğu düşünüyordu. Güvenlik ağını kontrol ederek çocuğun nerede olduğunu izliyordu.
Jongdae ve Yifan'ın krala anlatmasından deli gibi korkuyordu. Çünkü bu o çocuğun ölümü demekti. Böyle bile olsa durmaya niyeti yoktu. Çocuk bir haftadır aynı yerde gibi görünüyordu. Hiçbir hareketi olmamıştı.
Yifan'a birkaç kez sormuştu. Gizlice çıkıp gitmesine yardım etmesini istemişti. O çocuğu görmek istiyordu. Kralla derdi neydi bilmek istiyordu. Yifan ve Jongdae çocuğun yapabileceklerinden korkuyorlardı. Krala en yakın kişiyi katletmek kralı katletmek olabilirdi. Bu yüzden Kai önemliydi.
Aynı şeyleri Minseok'a da anlatmıştı. Bir tek şey dışında.. Sabah kavga çıkaran kişiyle ormanda gördüğü kişinin aynı olduğunu söylememişti. Asla da söylemeyecekti.
Bir gün Jongdae ve Yifan'ın konuşmalarını duydu.
"Onu orada ne kadar daha tutacağız?"
"Bilmiyorum.."
"Krala neden söylemiyoruz?"
"Yerini Kai biliyordu. Onun bilgisayarından öğrendik. Onu öldürmesini mi istiyorsun?"
"Kral onu öldürmez. Öldüremez."
"Biliyorum ama söylemeyeceğim. Ayrıca B bölgesinde istediğimiz insanları tutabileceğimizi söylemişti. Diğerleri kadar ciddi cezalar uygulanmıyor. Yalnızca bize ait. Onun adamlarına.."
"Peki Kai? Her gün ısrar ediyor. Takip için koyduğu şeyi ıssız bir ormana bıraktığımızı anlarsa ne olacak?"
"Krala anlatamaz. Kendi başını derde sokmak istemeyecektir. Hem ben onu oyalıyorum."
"Korumaya çalıştığını söylüyorsun yalnızca. Sen de Minseok gibi ona aşıksın değil mi? O çocukla bir şey olmasından korkuyorsun."
"Sus Jongdae."
Kai bu konuşmayı duyduktan sonra sağlam bir plana ihtiyacı vardı. Luhan artık onun kurtarma projesiydi. İyi sandığı çalışma arkadaşlarının hırslarına kurban edilmesine asla izin vermeyecekti.