Şans veren herkese teşekkürler.
Melancholy Man - The Moody Blues
ZİRVEDE TİYATROKırmızı perdeler ardına kadar açıldı, seyircisiz salondan gürültülü bir alkış tufanı sahneye doğru yankılandı.
Munise tiyatro başlamadan önce de sahnedeydi, fakat oyuncuların aksine yüksek kumaşların açılışıyla belirmemişti, oyunun ana kadrosuna dahil edilmemişti. Daha önce yaşanmış bir anıya ışınlanan davetsiz bir misafir gibiydi, perdelerin kalkmasıyla beliren üç erkek kimsesiz karanlığı asaletle selamlarken, bir tanesi dahi dönüp ona bakmamıştı.
Oysaki sahneye yansıyan güçlü beyaz ışığın tamamı yalnızca Munise'nin üzerindeydi.
Karanlık saçlara sahip genç bir adım öne çıktı, anne karnında gölgeler düşürülen göz kapakları yorgunlukla kapanmaya çalışıyor gibiydi.
"Korkuyorum." dedi omzunun üzerinden diğerlerine bakıp. Ağzından dökülen kelimeye rağmen mert bir duruşu vardı, cesaretsizlik rolüne bütünüyle bürünememişti.
"Korkmuyorsun." Sarı uzun saçlı erkek diğerinin yanına ulaştı. "Korkamazsın. İzin vermeyiz buna. Biz burada olduğumuz sürece, kimse korkutamaz seni."
Ciddiyet her harfine işlenmişti, bastıra bastıra konuşuyordu siyah saçlı gencin zihnine cümlelerini kazımak istercesine. O ise koyu bakışlarıyla boş seyirci koltuklarını izlemeyi sürdürüyordu, kimsenin göremediği bir detayı yakalamış gibi kısılı gözleri kilitlenmişti.
Sahnenin en arkasında kalan genç erkek cebinden çıkardığı çakmağı açıp kapatıyordu, bu konuşmaya dahil olmak gibi bir niyeti yoksa da yanlarına ilerledi, başıyla onayladı güven verir bir şekilde.
Munise onlara doğru küçük adımlar attı, her seferinde ahşap zeminden güçlü bir takırtı salonun boşluğunda yankılanıyordu ama yine de bir tanesinin bile dikkatini çekmeyi başaramamıştı.
Sivri bakışları seyircilerin olması gereken karanlık hiçliğe odaklı gence yaklaştı, nefesini yüzünde hissedecek kadar yaklaşmasına birkaç karış kala ayaklarının bir nesneye takılıp tökezlemesiyle durdu.
Munise'nin ayaklarının ucunda bir adam uzanıyordu.
Genç adamın sırtı hareketsizdi, gözlüğü yüzünden fırlayıp sahnenin bir diğer ucuna yuvarlanmıştı. Vücudundaki bütün hücrelerin canlılığını yitirdiği soluk teninden okunuyordu. Herhangi bir uzvunda kan lekesi görünmüyordu, bedeni mezarına yerleştirilmiş temiz bir ceset kadar sağlamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zirvede Tiyatro
General FictionBütün hislerimi ve davranışlarımı genel yargıya uyumlu tutmak zorunda olmadığımı fark ettikten sonra yaptığım ilk şey, birini öldürmek olmuştu. Tatsız bir tesadüftü, birbirleriyle bağlantıları yoktu. Yine de artık bir katil olarak devam edeceğim hay...