"Yine mutlusun Sevgilim, ama yüzünde başka bir mutluluk var.
Sahte bir mutluluk.
Belli gözlerinden, ağlamışsın gece. Yanakların çökmüş, gözlerinde bulunan pırıltı gitmiş Sevgilim. Saçlarına da özenmemişsin.
Her zaman ki gibi gelip yanıma oturuyorsun. Kuru bir 'günaydın' diyerek gülümsüyorsun. Hiç gerçekçi değilsin Sevgilim, sen gülümsediğinde dişlerini gösterirsin, köpek dişlerini geç, arkada bulunan dişlerin bile gözükür. Sen sadece ön dişlerini gösterdin.
Kaşlarımı çatarak sana baktım o zaman. Sen de bana baktın, senin mutsuz olduğunu anladığımı anlamıştın.
Sana ne olduğunu sorduğumda geçiştirdin. Tüm gün oflayıp poflayıp işlerini yaptın. Sen yemeği seversin, ama öğle yemeğine bile çıkmadın Sevgilim.
O zaman emin oldum bir şeyler olduğuna, üzüldüğüne.
Sana kahve getirdim, en sevdiğinden. Az şekerli, sütlü kahve.
Ama içmedin.
İş çıkışı iyi akşamlar bile demeden çıktın o kapıdan. Durur muyum ben sence? Eşyalarımı alıp peşinden koştum.
Seni biraz takip ettim. Dalgın dalgın yürürken yanına bir adam geldi. Uzun boylu, siyah saçlıydı. Buralı olmadığı bariz belliydi, gözleri hafif yeşildi ve çekikti. Melezdi. Senin o narin tenine kezat, biraz siyahîleri andıran bir teni vardı. Brezilya-Kore karışımı mıydı acaba?
Onu görünce biraz sinirlendin, kolunu ondan çekmeye çalıştın. O senden güçlü olduğu için yapamadın ama en sonunda bıraktı o kolunu.
Ben duvarın köşesinden sizi izlerken, siz tartışmaya başladınız. Sesin yükselmeye başladıkça adam seni susturmaya çalışıyordu. Ama sen bayağı bir sinirliydin. Kolunu tutarak sıktığında, biri kalbimi alıp sıkmış gibi hissettim. Sinirlenmiştim. Yerimden çıkarak size doğru geldim ve adamı itekledim.
Şaşkın bakışlarınız benim üzerimde gezerken sana niye böyle yaptığını sordum.
Seni biraz arkama çektim. Adam güldü.
"Sevgilime istediğim şekilde davranırım. Sen kimsin de bize karışıyorsun?"
Dediği kelimeler beynimde gezerken gözümün seyirdiğini hissetmiştim o ara.
Söylediği iki cümle kalbime iki el silah atmış gibi hissettirirken bir darbeyi de sen vurdun Sevgilim.
"Jimin, bu bizim aramızda."
Elin koluma hafifçe değdikten sonra ona gittin, benim koluma değen o yüzel elin onun koluna değdi. Başka bir yerde tartışmanız gerektiğini söyleyerek gittin.
Ve ben, sokakta öylece kaldım. Saç dakika hesap etmedim ama hava kararmış ve lambalar yanmaya başlamıştı.
Uyuşmuş sırtımı duvardan ayırarak eve gitmeye koyuldum. Çok, çok kötüydüm Sevgilim.
Ben sana daha kıyamazken, o seni ağlatıyordu.
Ben sana kıyamazken, o sana bağırıyordu.
Ben sana kıyamazken, o senin o narin bedenini sarsıyordu.
Ondan nefret ettim."
"Hâlen daha nefret ediyorum."
#Jimin ile üzüldük, ama bu daha ne ki...
#Böyle pis kalpler için tertemiz sevginiz harcanmasın gençler. Belki siz benden büyüksünüz ama olsun, size kötü davranan biri ile birlikte olmayın, bırakın gidin. Sonra pişman olacağınız hatalar yaptırır onlar size, sevginizi kullanırlar. Ama siz, seversiniz. Başka suçunuz yoktur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Once Upon a Time 'Jimin
RomanceKeyfi yazılan bir kitaptır. Tanıtım Bir "Kapının önüne her gün gül bıraktım Sevgilim. Her gün güller aldım sana, sabahın köründe, hava aydınlanmadan en iyi, en güzellerinden alıp kapının önüne koydum. Ama sen O'nun aldığını zannettin. Ne zaman O'n...