Hayatın bizi nereye sürükleyeceğini bilemeyiz. Nelere mecbır kılacağını...
Yıllardır içimdeki intikamımın dallanıp bucaklandığı ağacının ilk yasak meyvesini verme günü.
Bugün abimin intikamını alacağım gün.9 yıl önce
Yine karşımda oturmuş her zaman ki abimi izliyordu. Bense onu izliyordum. Çok güzel değildi. Ama Çirkinde sayılmaz yüzü. İnce dudakları kahverengi gözleri uzun kirpikleri ona yakışan ince yüz hatlarına sahip yüzü.
Birde gülüşü var tabi! Ben Oturduğum beton zeminde elimdeki kuru ekmeği kemirip ayranımı yudumluyordum Onu izlerken. Bir yandan da bunları düşünmeden edemiyordum. Neden Hala neden bu lanet yerdeydik ve bu saçma hayatı yaşıyorduk anlamıyorum. Aklım 2 yıl önceki o lanet geceye gitti. 10 yaşındaydım abim gecenin bir vakti uyandırmaya çalışıyordu beni " Emir! Emir! Uyan gitmemiz gerekiyor uyan Emir!" Diye seslenip aynı zamanda sarsıyordu beni. Gözlerimi yavaşça araladım. "Efendim abi! ... bişey mi oldu?""Kalk çabuk gitmemiz lazım çabuk ol"
" Nereye? Ne oluyor abi?" Diye beni yataktan kaldırmaya çalışan abime şarkınca bakıyordum. Yataktan kalktığımda elimi tuttuğu gibi solandan çıkıp dış kapıya doğru yol aldı. Ben hala ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum. " Abi bırak elimi noluyo?" Abim bana dönüp "Emir soru sorma anlatıcağım ama şuan burdan gitmemiz lazım SORU SORMADAN YÜRÜ! " diye son sözcüklerini sert bir ses tonuyla söylemişti. Bende sesimi çıkarmadan onu takip ettim. Dış kapının önüne geldiğimizde abim hızla benim ayakkabımı giydirdi. Ve sonra kendikileri giyip kapının yanındaki hırkaları aldı. Ekim ayı olduğumuz için hava soğuk değil ama serindi.
Hırkayı bana uzattı. İtiraz etmeden giydim. Abimde daha önce hiç görmediğim bir telaş vardı. Annemler nerdeydi. Hala bi anlam verememiştim. Abime sormayada korkuyordum açıkçası. Hırkayı giydikten sonra abim elimi tutup kapıyı açtı. Dışarısı ayın ışıpınsçdan dolayı çok karanlık sayılmazdı. Abim çok aceleci bir tavırla evimizin hemen yan taraftaki orman yoluna saptı. Ve elimi bırakmadan koşmaya başladı. Yaklaşık tahimince 15 dakika boyunca hiç durmadan ormanın derinliklerine doğru koştuk. Çok yorulmuştum. Adımlarım gitde yavaşlıyordu. O sırada Ayağım bir taşa çarpıp düşmemi sağladı. Ben yere düşünce abim hemen yere eğilip beni kaldırmaya çalışıyordu. Tam o sırada uzaktan 2 el silah sesi geldi. Korktuğum için çığlık attım. Abim ağzımı kapatıp. " BİRŞEY YOK! KORKMA! SAKİN OL! " diye o otoriter sesiyle beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Beni yerden kaldırıp sırtına aldı ve tekrar koşmaya başladı. Hala ne olduğu anlamamıştım. Ve çok korkuyordum. Abimin omuzlarını sıkı sıkı tutmuştum. Ağlamak istiyordum. Abim " SAKIN AĞLAMA SESİNİ ÇIKARMA" diye beni tembih ediyordu. Abim benden sadece 4 yaş büyüktü ama bana göre daha kalıplıydı. Bu yüzden beni hiç sarsmadan. Koşabiliyordu.
Sonunda küçükken babamızla odun için geldiğimiz kulubeye geldik abim beni sırtından indirip elimi tuttu ve kulubenin kapısını açtı. İçeri geçtiğimizde. Abim beni kulubenin içindeki küçük koltuğa oturtup eski gaz lambalarından birini yaktı. Korktuğum için kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Abim yanıma oturup bana sıkı sıkı sarıldı. Belliki oda korkuyordu. Tir tir titriyordu çünki. Kafamı bacağına yatırıp. Ağlama kardeşim! Diye beni teselli etmeye çalışıyordu ama kendide nerdeyse ağlıycak gibiydi.
Kafamı dizinden kaldırıp: "abi noluyor? Neden buraya geldik? Evdekiler bizi merak eder! Diye peş peşe tiz sesimle cümleleri sıraladım.Ve Abim ASLA UNUTAMAYACAĞIM O KONUŞMASINI YAPTI.
Evdekiler artık yok. Senin benden benimde senden başka kimsemiz yok. Sadece ikimiz varız. Diyerek gözlerindeki yaşı akıtmaya başladı.
"Ne demek yok abi? " NE DİYORSUN SEN? diye sesimi yükselttim.
"ÖLDÜLER LAN ÖLDÜLER HEM ANNEMİZİ HEM BABAMIZI ÖLDÜRDÜLER. ANLADIN MI? "Diye bağırdı.
Dediklerinden hiçbir şey anlamamıştım. Ve söylediklerine inanmak istemiyordum. Bu olamazdı. Daha çok değil 5 saat önce hep birlikte gülüp eğlenerek yemek yiyorduk.
Ağlamaklı sesimle
" sana inanmıyorum!" Kim niye öldürsün onları! Diyip gözyaşlarımı serbest bıraktım. O sırada evin yakınından ayak sesleri gelmeye başladı. Derken kapı kırılıp iki siyah takımlı adam içeri girdi. Biri abimi diğeri beni sırtına aldı. Ayaklarımı onlara vurup duruyordum. Abimde adamın sırtında debelenip bağırıyordu: " BIRAKIN LAN KARDEŞİMİ DOKUNMAYIN ONA BIRAKIN! Diye hala debelenirken adam cebinden çıkardığı pamuğu abimin burnuna dayadı. Abim biraz daha debenmeye çalışsada bayıldı. " ABİİİİİ! BIRAKIN ABİMİ NE İSTİYORSUNUZ BİZDEN! Diye bağırıp daha sesli ağlamaya başladım. Bu sefer beni tutan adam ağzıma pamuk dayadı. Ve karanlığa hapsoldum.
Gözlerimi zar zor açtığımda. Başımda 9 yaşlarında olan bir kız vardı. Nasıl bu hale geldiğimi hatırlamaya çalışırken
"ABİM ABİM NERDE?" diye bağırdım."Ne kız gibi bağırıyorsun? Burda abin!" Dedi başımdaki kız.
Nasıl? İyimi? Diye sorup yattığım yerden kalkmaya çalışıyordum. Ama her tarafım tutulmuştu. Etrafıma baktığımda rutubet kokan küçük bir odadaydık. Abim hemen yanımdaki betonun üzerine serilmiş kartonun üzerinde gözlerini yeni yeni açıyordu.
Bu rutubet kokan yer yüzümü buruşturmama neden oldu.
Ne oldu beğenemedin mi ? Diye alaycı bir sesle konuştu az önceki kız
Hiç kıza cevap vermeyip kartonun üzerine oturdum. Abimde gözlerini açmış nerde olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Tutulan belimi oynatamıyordum resmen feci bir şekilde ağrıyordu.
"Ooo bizimkiler pamuk prenses çıktı baksana" diye gülmeye başladı kız.
"Nerdeyiz biz? "diye sordu abim.
Kızda kartonların üzerine oturup. Ellerini yumruk yapıp çenesinin altına koydu.
"Ben Zehir." Abime bakıp "sende Mahir olmalısın."
Bana dönüp " Pamuk prenses sende Emir oluyorsun bu durumda" diye alaycı bir şekilde konuştu.
Ellerini çenesinde indirip. "Burası BATAKLIKKKK, HOŞGELDİNİZ!" Diye göz devirerek söyledi.Şimdi siz olduğunu merak ediyorsunuz dimi. Anlatıyım: " Anne ve babanız öldü. Üzülebilirsiniz." Dedi . Alaycı sesiyle böyle birşeyi nasıl böyle rahat söyliyebilir bir insan. Ve bu kız nerden biliyor bunları
Ayağa kalkıp" Pamuk sende ağlamaya başla" diyip gülmeye başladı. Ailemin ölümünü nasıl biliyordu. Bu kızı ilk defa görüyordum. Ve kafam çok karışmıştı.
"Zehir ne biliyorsan anlatabilir misin? Yani ailemizin ölümünü biliyorsan daha fazlası vardır bizi o adamlardan kim kurtardı ?" Diye sordu abim.
"Yanlız yakışıklı burda kibarlık bir işine yaramaz. Haberin olsun.
Ayrıca kurtulduğunuzu kim söyledi. Boşuna mı Bataklığımıza hoşgeldiniz dedik." Diye gülmeye başkadı yine.Dayanamayıp ayağı kalktım." Ne gülüyorsun salak salak burda ne işimiz var bizim? Anlat artık "
Yanıma gelip omzumdan aşağı doğru baskı yapıp kalktığım yere oturttu.
"Bana bak pamuk burda bana sesini yükseltemezsin."
Abime bakıp yere tekrar bağdaş kurdu." Senin soruna gelice yakışıklı;
Anne ve babanız buranın bir parçası buranında kendine göre kuralları vardır ve uymak mecbudir ve her kuralın kendine has cezaları vardır. Bu cezalar kanıçılmazdır. Sizinkiler bu kurallardan bçrini çiğnediler ve cezaları ölüm oldu." Dedi ona onu öldürcekmiş gibi bakıyordum. bana dönüp "Bana öyle bakma pamuk bende sizdenim. " dedi. Ne demek bu şimdi."Ne kuralını çiğnemişler peki" diye sordum.
Abim hemen atılıp " ben sana sonra söylerim." DediVe Zehir denilen bu acayip kıza Söylememesi için kaş göz işareti yaptı.
Zehir lavabo var mı? Gösterebilir misin ? Diye zehiri dışarı çıkarttı.
Şimdilik öğrenmemi istemediği şeyler vardı. Ama zaten bende öğrenmek istemiyordum. Öğreneceklerimin canımı çok yakacağını tahmin edebiliyordum. Öylecece duvara dayadım tutulan sırtımı bacaklarımı kendine çekip alnımı dizlerime dayayıp. Uyku beni teslim alanakadar ağladım.